in mirasçısı kalmadığından mirasının maliye hazinesine intikal ettiği belirtilerek maliye hazinesine ödeme emri çıkartılmasını talep ettiği, kendisine borçlu sıfatıyla ödeme emri çıkartılan maliye hazinesinin şikayet yoluyla icra mahkemesine yaptığı başvuruda, takip dosyasında borçlu sıfatlarının bulunmadığını, kendilerine husumet yöneltilmesi ve ödeme emri tebliğ edilmesinin doğru olmadığını, maliye hazinesinin borçlu olduğuna dair bir iddia varsa aleyhlerine dava açılması gerektiğini belirterek haklarındaki takibin ve ödeme emrinin iptalini talep etttiği, mahkemece, takibin şekli itibariyle borca itirazın icra dairesine yapılması gerektiği gerekçesi ile istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 16/1. maddesinde; “Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir....
Ödeme emri tebliği, icra müdürlüğü işlemi olup, bu işlemin usulsüz olduğu ancak tebliğ işleminin muhatabı tarafından İİK. nun 16.maddesine göre öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine şikayet yoluyla başvurulması halinde icra mahkemesince incelenir ve tebliğ işleminin usulsüz olduğu belirlenir ise İİK. nun 17. ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihi öğrenme tarihi esas alınarak düzeltilir. Bir diğer anlatımla, ödeme emri tebliğ işleminin usulüne uygun olup olmadığı hususu icra müdürlüğünce değerlendirilemez. Bu nedenle şikayet tarihinden sonra icra müdürlüğünce tebliğ işleminin usulsüz olduğu yönünde verilen karar hukuki sonuç doğurmayacağından, aynı konuda icra mahkemesine yapılan şikayeti konusuz bırakmaz. Kaldı ki her dava ve şikayet, davanın açıldığı (şikayetin yapıldığı) andaki şartlara göre değerlendirilir....
Dairemizce yapılan değerlendirmede; Niğde İcra Dairesi'nin 2019/11751 Esas ve 2021/5298 Esas sayılı (Eski Esası 2019/11750 ) sayılı takip dosyaları ile davalı alacaklı şirket tarafından davacı borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığı, borçlunun takip dosyalarındaki ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin işbu şikayeti yaptığı anlaşılmıştır. Davacı borçlu tarafından Niğde İcra Dairesi'nin 2019/11751 Esas ve 2021/5298 Esas sayılı (Eski Esası 2019/11750 ) sayılı takip dosyalarındaki ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğünün şikayet edildiği, mahkemece takip dosyalarından 2021/5298 Esas sayılı (Eski Esas 2019/11750 ) takip dosyasının incelendiği, yenilenmeyen 2019/11751 Esas sayılı icra takip dosyası hakkında herhangi bir incelemenin yapılmaksızın karar verildiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesi uyarınca, hakim taleplerin her biri hakkında olumlu-olumsuz bir karar vermek zorundadır....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kararda ödeme emri tebliği ile kıymet takdiri tebliğinin usulsüz olduğu iddiasının incelenmediği çünkü süresinde dava açılmadığının belirtildiğini, ancak bu durumun yerinde olmadığını, müvekkilinin icra dosyasından, aynı icra dosyası ile ilgili satma yetkisi istenen dava dosyasında verilen kararın muhtar tarafından kendisine verilmesi ve kararı okuması üzerine öğrendiğini, muhtara tebliğ edilmesiyle değil muhtarın dosyaya sunduğu tebliğ evrakı ile müvekkiline kararı tebliğ etmesi üzerine okuyup öğrendiğini ve bu sebeple süresinde dava açıldığını, mahkemenin işin esasına girmesi gerekirken süreden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkeme kararında; satış kararının iptali taleplerinin esastan reddedildiğini belirttiğini, buna karar verme gerekçesinde ödeme emri ve kıymet takdirinin usulsüz tebliği yönündeki şikayeti süresinde olmadığından dinlenmemiştir dendiğini, yani mahkemece esasa girilmemiş ama esastan reddine dendiğini, aslında...
Somut olayda, davacı borçluya gönderilen ödeme emrinin 13/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Ancak, davacı borçluya ait 34 XX 741 plakalı araç ile ilgili 20/08/2020 tarihli ve şikayete konu takip dosya esas numarasını da içeren Araç Trafikten Men/Muhafaza Altına Alma Tutanağının davacı borçlu tarafından imzalandığı görülmekte olup, davacı tarafın en geç 20/08/2020 tarihinde, takipten ve ödeme emrinden haberdar olduğunun kabulü gerekir. Ancak, davacı tarafça, bu tarihten itibaren yasal 7 günlük süre geçtikten sonra (06/09/2021 tarihinde) ödeme emrinin usulsüz tebliği şikayetinde bulunulmuştur. Yine, ödeme emrinin usulsüz tebliği şikayetinin süre aşımından reddi karşında, yukarıda belirtilen ödeme emri tebliğ tarihine (13/07/2020) göre, İİK. 'nun 168. Maddesinde belirtilen 5 günlük yasal süre geçtikten sonra borca kısmi itirazda bulunulduğu da aşikardır. Mahkemenin, bu doğrultudaki tespitlerinde hukuka aykırı bir yön mevcut değildir....
in temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davalı kiracı ... temyiz itirazlarına gelince, takip dosyasında borçlu kiracıya ödeme emrinin tebliği için çıkarılan tebligatın muhatabın tanınmadığından bahisle bila tebliğ iade edildiği görülmüştür. Ödeme emri tebliğ edilmediği halde borçlu tarafından borca itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesini istemiştir. İİK.'nun 269. maddesi gereğince, ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde itiraz sebeplerini, İİK 62. madde hükümleri dahilinde icra dairesine bildirmeye mecburdur. Davacı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde borçlu kiracıya ödeme emri tebliğ edilememiştir. Ödeme emri tebliğ işlemi yapılmadığından, yukarıda anılan maddedeki süreler işlemez. Borçlunun haricen takibi öğrenip icra dairesine itiraz etmesi, yasanın emredici hükümleri karşısında sonuca etkili değildir....
ödeme emri tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 14/06/2021 olarak tespitine, takibin durdurulması ile tazminata karar verilmesini talep etmiştir....
Bu itibarla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK'nun 353/1- a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda açıklandığı üzere davacı tarafça ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunun şikayet konusu yapıldığı anlaşıldığından, ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu şikayeti yönünden davacının ileri sürdüğü tebliğ yapılan oğlu ile aynı adreste oturup oturmadıklarının ve aralarında husumet bulunup bulunmadığının araştırılarak oluşacak sonuca göre öncelikle ödeme emri tebliği usulsüzlüğü şikayetinin değerlendirilerek bu hususta karar verilmesi, daha sonra davacının diğer itirazlarının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği anlaşılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Davacı borçluya da örnek 13 ödeme emri ile birlikte takip müstenidi kira akdinin tebliğ edildiği mazbatadan görülmüştür. Davacının bunun aksi yöndeki iddiaları, kanuna muhalif memur muamelesinden doğan şikayet olup İİK 16 maddesine göre 7 günlük müddete tabidir. Ancak açıkça bir usulsüz tebliğ şikayeti olmadığından ve davacıya ödeme emri ile takip müstenidi tebliğ edildiğinden bu yöndeki şikayet yerinde görülmemiştir. İcra dosyasında takip öncesi faiz istenilmemiş olup toplam kira alacağının hangi kira devresi ve ayına ait olduğu, kira artış farkının ne kadar olduğu itirazları ile faiz miktarı ve başlangıcının gösterilmediğini, davalı tarafından İstanbul 2 icra dairesinin 2020/18960 numaralı dosyasında da kira alacağı takibi yapıldığı, bundan dolayı mükerrer takip yapılması ihtimali, dolayısıyla derdestlik itirazı ise borca itiraz olup örnek 13 ödeme emrinin tebliği üzerinde müddeti içinde icra dairesine bildirilmelidir....
Davacı Ahmet Zeybek'in ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayeti yerinde olmadığı gibi, davacı şirketin 15/12/2020 tarihinde takipten haberdar olması karşısında, davacı şirket yönünden usulsüz tebligat şikayetinin yasal süresinde olmadığı anlaşıldığından, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Davacılar vekili dava dilekçesinde, usulsüz tebligat şikayeti yanında, takip talebine aykırı ödeme emri düzenlenmesi ve ödeme emri ekinde takibe dayanak belgenin tebliğ edilmemesi nedeniyle ödeme emrinin iptalini istemiştir. İlk derece mahkemesince, sadece usulsüz tebligat şikayeti hakkında karar verilmiş olup, davacıların diğer istemleri hakkında olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmadığından, karar usul ve yasaya uygun değildir....