Davalı baştan sona kadar ısrarlı bir biçimde davacı ile evli oldukları dönemde kendisinin işlettiği ecza deposunda davacının herhangi bir işi olmadığından bulunduğunu, rutin işlerin yapılması amacıyla ilaç siparişleri, bankalardan çek karnesi alınması ve diğer olağan ticari işlemler ile ilgili boş kağıtları kendisinin imzaladığını, ancak davacının bu boş kağıtlardan bir tanesinin üstünü doldurmak suretiyle sözkonusu borç belgesini oluşturduğunu, davacıdan borç almadığını savunmuştur. Tarafların şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşandıkları ve dava konusu borç senedinin de boşanmadan sonraki tarihli olduğu anlaşılmaktadır....
İcra müdürlüğü ... esas sayılı takip dosyası borç miktarı 999,85TL, ....icra müdürlüğü 2014 /... esas sayılı takip dosyası borç miktarı 728,87TL, ... ... müdürlüğü 2017/... esas sayılı takip dosyası alacak miktarı 1.048,12 TL, ayrıca ödeme emri ile takip talebinde galip edilen borç miktarları farklı olması nedeniyle takip talebinde belirtilen 653.89 TL alacak için borç miktarı 1.048,12 TL olduğu, ödeme emri ile belirtilen borç miktarı 1,307.78 TL, alacak için hesaplanan alacak miktarı 1,704,75TL, olduğu mükerrer olmamak kaydı ile açıklama yapıldığı; ....İcra müdürlüğü ... esas sayılı takip dosyası alacak miktarı 1.943,45 TL, ......
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/342 Esas, 2019/602 karar sayılı 31/12/2019 tarihli kararı aleyhine davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ve talebin süresinde olduğu anlaşılmakla; yapılan istinaf incelemesi sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA :Davacı tarafından ilk derece mahkemesine verilen dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkilinden borç istemesi üzerine sıkıntısını gidermesi için davalıya yardımcı olduğunu, müvekkilinin borç olarak gönderdiği paraların dekontlarında borç ödünç şerhinin bulunduğunu, banka dekontlarından da anlaşılacağı üzere müvekkilinin borçluya borçlunun talebi üzerine 07/11/2017 tarihinde 2.000,00 TL, 01/12/2017 tarihinde 5.000,00TL borç verdiğini, ancak kaç kere istenilmesine rağmen geri ödeme yapmadığını, bu nedenle borçlu hakkında icra takibi yapıldığını, borçlunun borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, bu nedenle bu takibe haksız şekilde itiraz eden davalının Denizli 3....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı borçlunun çalıştığı işyerine, 31.05.2010 günlü maaş haciz müzekkeresi gönderildiğini, borçlunun maaşından kesinti yapılarak dosyaya gönderilmeye başlandığını, borçlunun işyerine bildirilen borç miktarınca kesinti yapılıp bildirilen miktar bittiğinde bakiye borç miktarının tekrar borçlunun işyerine bildirildiğini, borçlunun çalıştığı Maliye Bakanlığı tarafından bildirilen bakiye borç miktarının yeniden sıraya alındığını, İcra ve İflas Yasası’nın 355. maddesi gereğince bildirilen bakiye borç miktarı sebebiyle yeniden sıraya alınmaksızın önceki sıradan kesintilere devam edilmesi gerektiğini, yeniden bakiye maaş haciz müzekkeresi gönderilmesi talebinin 18.12.2019 günlü karar ile reddedildiğini, bildirilen bakiye borç miktarı sebebiyle yeniden sıraya alınmaksızın önceki sıradan kesintilere devam edilmesine karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasına, düzeltilerek talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir....
Davacının, 24/11/2016 tarihinde banka havalesi ile davalı olan arkadaşına 20.000,00 TL borç para gönderdiği, davalının bunun 2.000,00 TL sini yine banka havalesi yoluyla kendisine geri ödediği, bakiye 18.000,00 TL yi ödemediği için icra takibi yaptığı, takibe itiraz üzerine takibin durduğu iddiasıyla elde ki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davalının cevap dilekçesinde davanın konusu olan para hakkında herhangi bir açıklamada bulunmadığı ancak Yargıtayın kökleşmiş içtihatlarına göre üzerinde ''borç'' ibaresi yazmayan banka dekontunun, borç ödemesi anlamı taşıdığını belirttiği, ikinci cevap dilekçesinde ise asıl davacının kendisine borçlu olduğu için borçlu olduğu 20.000,00 TL yi ödediği, takibe konu olan banka dekontunun bu ödemeye ilişkin olduğu kendisinin davacıya gönderdiği 2.000,00 TL nin ise aralarındaki başka bir borç ilişkisi için olduğu, davaya konu borç ile ilgisi olmadığı, birbirlerine zaman zaman borç verip, aldıklarını iddia ettiği görülmüştür....
Mahkemece, ''Sinop İcra Müdürlüğü'nün 2020/1142 takip sayılı dosyası incelendiğinde, dosyamız davacısının alacaklı, dosyamız davalısının borçlu olduğu, 32.500,00 TL havale bedeli ile ilgili takip yapıldığı, borçlunun itirazı ile takibin durduğu, davacının davalıya 32.500,00 TL havale yaptığı, dekontun açıklama kısmında borç ibaresinin bulunduğu anlaşılmıştır. Ancak bu açıklama tek başına borç olarak havale edildiğini ispata yeterli değildir. Davacının alacağını ispat etmesi gerekir. Çünkü tek başına havale, karine olarak bir borcun ödenmesidir. Makbuzdaki 'borç' kelimesi de borç olarak gönderildiğini ispata yetmez. Dosyada başkaca delil bildirilmediğinden, davacı yemine de dayanmadığından davacının davasının reddine karar verilmiştir.'' şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir....
Dosya kapsamından; Davacıya toplam 79.610,36 TL miktarlı borç bildirim belgesi ve davacının beyanına göre ;dava açtıktan sonra itirazı üzerine ,30.272,86 TL miktarlı borç bildirim belgesi gönderildiği,borç bildirim yazılarında borç tahakkuk dönemleri ve faiz başlangıçları belli olmadığından 79.610,36 TL miktarlı borç tahakkukunun 13.11.2012 tarihinden itibaren yersiz ödenen aylıkları mı yoksa 65 yaşın tamamlandığı 01.05.2015 tarihinden itibaren ödenen yersiz aylıkları mı kapsadığı,borç tahakkuk işleminin 5510 Sayılı Kanunun 96/A bendine göre mi yoksa 96/B bendine göre mi yapıldığı,davacıya bildirilen 30.272,86 TL bildirilen borç miktarının ;borç tahakkuk dönemlerinin ve yasal dayanağının değişmesinden kaynaklı mı olduğu,yoksa aylık değişiklik kararıyla davacıya yeniden bağlanan birikmiş emekli aylığının Kurum alacak miktarından mahsup edilmesi neticesi bakiye kalan borç miktarı mı olduğu anlaşılamamaktadır....
KARAR Davacı, davalıya 28000 TL borç verdiğini geri ödenmediği için yaptığı icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalıya banka havalesiyle 28000 TL’yi borç olarak gönderdiğini belirterek, itirazın iptali talepli davayı açmış; davalı ise, gönderilen bu paranın kendisine olan borcun ödenmesi olduğunu savunmuştur. Davacının borç olarak gönderdiğini iddia ettiği paraya ilişkin banka dekontu üzerinde, paranın borç olarak gönderildiğine dair bir açıklama yoktur. Davacı davasını yazılı delillerle ispatlamamış, davalıya yemin teklif etmiş, davalı da bu paranın borç olarak gönderilmediğine yemin etmiştir. Davacı davasını ispatlayamadığına göre, davanın reddi gerekirken; mahkemece, yazılı şekilde davanın kısmen kabulü usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
KARAR Davacı davalının banka hesabına toplam 11.450,00TL'yi borç olarak gönderdiğini, davalının borcunu ödememesi üzerine tahsili için icra takibinde bulunduğunu, borçlu davalının başlatılan icra takibine haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, davalıya borç olarak havale yoluyla gönderdiği paranın tahsili için yapılan takibe yönelik davalının itirazının iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı icra takibine yaptığı itirazı sırasında banka hesabını bizzat kullanmadığını, bu nedenle takibe konu bedelleri almadığını savunmak suretiyle gerekçeli inkarda bulunmuştur. Havale borç ödeme belgesidir. Davalı borç ilişkisini inkar ettiğine göre davacı, davalıya borç para gönderdiğini ispat etmelidir....
İcra Müdürlüğünün 1999/2679 sayılı dosyasından takibe geçildiğini, takibe itiraz üzerine itirazın kaldırılması talep edildiğini ve icra mahkemesince itirazın kaldırılmasına karar verildiğini, müvekkili kooperatifin davalıya borcu bulunmadığını, davalılardan borç para alınmadığını, kooperatif ortağı olan davalıdan borç para alınmasının kooperatifin gayesine uygun olmadığını, böyle bir borç alınmış olsa bile kooperatif için harcanmadığını ileri sürerek müvekkilinin 21.000 DM bedelli senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, dava konusu senette kooperatifin yetkili temsilcilerinin imzası bulunduğunu, davalıdan borç para alındığının kooperatif kayıtlarında yer aldığını, davalıdan alınan paranın kooperatifin gayesine uygun olarak yapılan inşaat imalatında kullanıldığını, yönetim kuruluna üyeler adına borçlanma yetkisi verildiğini belirterek davanın reddini istemiştir....