Öcal ve oğlu... ... ile birlikte yaşadıklarını, ... ... evleneceği için kiraya çıkarak bir sokak ileriye taşındığını, sürekli olarak annesinin yanına gelip gittiğini, orada da kaldığını, ...’ın katılan ...’le evlenmesinden sonra... ve mağdurun da o eve yerleştiklerini, suça sürüklenen çocuğun annesinin ... ...ın köylüsü olduğunu, bu nedenle tanıdığını, o günlerde dershaneye gitmek için köyden geldiğini ve annesinin evinde kaldığını, suça sürüklenen çocuğun mağdura yönelik herhangi bir eylemini görmediğini, mağdurun zaman zaman yalan söylediğini bildiğini ancak mağdura tecavüz edildiğine dair herhangi bir olaya şahit olmadığını, sorulması üzerine; suça sürüklenen çocuğun o evde haftanın en fazla üç günü kaldığını, dershaneye gitmediği zamanlarda ailesinin yanına döndüğünü, ayrıca suça sürüklenen çocukla mağdurun hiçbir zaman yalnız kalmadıklarını, o odada annesi ..., kardeşinin oğlu ..., mağdur ve suça sürüklenen çocuğun hep birlikte kaldıklarını, hatta bazen o odada kendisinin de onlarla...
Asliye Hukuk Mahkemesinin 17/05/2020 tarih, 1999/872 Esas, 2000/370 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, kararın kesinleştiği, eldeki bu dosyada reşit olan müşterek çocuk Ezgi'nin vekilinin dava dilekçesinde özetle; boşanmadan sonra çocuğun tüm maddi ve manevi ihtiyaçlarını annesinin karşıladığını, davalı babanın çocuğu ile hiç ilgilenmediğini, davacının Macaristanda Pecsi Tudomanyagyetem’de Tıp fakültesine kabul edildiğini ve burada eğitim gördüğünü, annesinin çekmiş olduğu kredi ile okuduğunu ve başka bir gelirinin bulunmadığını, öğrenimine devam etmesi için davalı babasının maddi desteğine ihtiyaç duyduğunu, müvekkilinin okul masrafının harçlar ile birlikte yıllık 50.000 TL‘yi geçtiğini, okulun sadece yıllık ücretinin 16.000 amerikan doları olduğunu, müvekkilinin annesinin imkanlarının sınırlığı olduğunu, annesinin Ç.Ü....
Velayet düzenlemesi yapılırken: gözönünde tutulması gereken temel ilke çocuğun "üstün yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 3: Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi m. 1) dır. Çocuğun üstün yararı belirlenirken: onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; ahlaki değer yaşamları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını da etkilemediği ölçüde gözönünde tutulur. Müşterek çocuk uzman raporundaki beyanında annesiyle yaşamak istediğini söylemiş, uzman tarafından da isteği doğrultusunda çocuğun üstün yararı gözetilerek velayetin değiştirilmesine yer olmadığı belirtilmiştir....
Somut olayda; davalı Kurum kontrol memuru tarafından sunulan rapor ile davacı ve eski eşinin boşanmadan sonra aynı çatı altında karı-koca gibi yaşamaya devam ettiklerinin tespit edilmiş olması, özellikle davacı ile eski eşinin aynı binanın kapı numaraları farklı olan iki dairesinde oturmaları ve boşanmadan sonra dünyaya gelen çocuğun eski eş tarafından tanınması gözönünde bulundurulduğunda, davacının eşinden boşanmasına rağmen fiilen birlikte yaşadığının anlaşılmasına rağmen yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15/04/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dosya incelendiğinde, 07/08/2019 tarihli uzman raporunda boşanmadan sonra ebeveynlerin aralarındaki çatışmayı sonlandıramadığı, tarafların çocuğu bu süreçte koruyamadığı, çocuğun tarafların birbiriyle olan ilişkisini yönlendirdiği, çocuğun, bu durumu fayda-çıkar ilişkisi olarak kullandığı, bu durumun çocuk-ebeveyn ilişkisini olumsuz etkilediği, çocuğun baba yanında kalmaya yönelik direncinin kırılabilmesi için psikoloik destek görmesi ve anne tarafından çocuğun baba ve ailesini tanımasına fırsat verilmesi gerektiği belirtilirken, gerekli olması halinde bir psikolog ya da pedagog refakatinde görüşme tesis edilmesinin uygun olacağı belirtilmektedir. İdrak çağında olan çocuğun baba ile yatılı görüşmeme talebi kabul edildiğine göre kurulacak kişisel ilişkide en azından babanın babalık duygularının da dikkate alınması gerektiği açıktır....
Somut olaya gelince; Müşterek çocuk Samet Can'ın 2011 doğumlu olup idrak çağında olduğu, dosyaya 3 ayrı uzman tarafından düzenlenmiş 3 ayrı sosyal inceleme raporu sunulduğu, konu raporların tamamında çocuğun anne ile kalma hususunda görüş beyan ettiği, çocuğun yaşadığı ortamın gelişimine uygun olduğu, çocuğun 06.03.2019 tarihli oturumda annesi ile kalmak istediğini beyan ettiği, her ne kadar çocuğun davalının eşi tarafından taciz edildiği yönünde bir kısım tanık beyanları mevcut ise de bu hususta çocuğun hiç bir aşamada beyanda bulunmadığı, konu hakkında herhangi bir soruşturma/kovuşturma da bulunmadığı, bilakis çocuğun annesinin eşi ile hiçbir sorunun olmadığı yönünde beyanda buluduğu, velayeti babaya verilen Mehmet ile davalının eşi arasında anlaşmazlık olduğu, bu anlaşmazlığın Samet Can'ın velayet değişimini gerektirmeyeceği, çocuğun okul hayatının başarılı olduğu, her ne kadar Samet 14.04.2021 tarihli oturumda babası davacı ile kalmak istediğini belirtmiş ise de annesi ve yaşamı...
Sosyal inceleme raporunda; çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesinin üstün yararına olduğuna ilişkin bir tespit bulunmayıp, sadece annesinin soyadı ile değiştirilmesinin üstün yararını olumsuz etkileyecek bir durum olmadığının belirlendiği, çocuğun sosyal inceleme raporunun tanzimi sırasında soyadının annesinin soyadı ile değiştirilmesini istediği anlaşılmakta ise de; çocuğun görüşünün üstün yararına aykırı olması durumunda onun görüşüne üstünlük tanınamaz. Annenin yargılama sırasında sınıf anneliği görevini de bırakmış olup, çocuğun benzeri durumlarla karşılaşmasının da söz konusu olmayacağına göre çocuğun babasının soyadını taşımaya devam etmesinin üstün yararına aykırı olacağı hususu ispat edilemediği gibi annenin kızlık soyadı ile değiştirilmesi yönünde çocuğun üstün yararı da tam olarak ispatlanamamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Çocuğun soybağını değiştirmek HÜKÜM : Mahkûmiyet Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanık ... hakkında kurulan hükmün yapılan incelemesinde; Delillerle iddia ve savunma, duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, Sanık ... hakkında kurulan hükmün yapılan incelemesinde; Sanık ...’nin temyiz dilekçesinde, mağdur çocuğun annesinin gerçek isminin ... olduğunu beyan ederek nüfus bilgilerini ibraz ettiği görülmekle, mağdur çocuğun annesi olduğu iddia edilen... isimli şahsın araştırılarak, çocuğu sanık ...’e kimin teslim ettiği, sanık...’in çocuğun tesliminde herhangi bir iştirakının bulunup bulunmadığı hususunda ifadesi alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik...
Aile Mahkemesinde boşandıklarını, boşanma kararı ile müşterek çocuk Kayra'nın velayetinin davalıya verildiğini, çocuğuyla yaptığı görüşmelerde bir hayli mutsuz olduğunu, annesinin kendisi ile ilgilenmediğini ağlayarak anlattığını, küçüğün yanında kaldığı dönemlerde annesini sevmediğini, yanına gitmek istemediğini dile getirdiğini, boşanmadan sonra büyük çoğunluğu kendisinin yanında geçirdiğini, anne çocuğun bakım ve denetim görevini açıkça ihmal ettiğini, velayet görevini ihmal ettiğini, boşanma kararından önce ve sonra kesintisiz çocuk ile kendisinin ilgilendiğini, davalı mesleği ve yaşam tarzı nedeniyle uzun süre eve gelmemesinde ötürü çocukla ilgilenmediğini, kötü alışkanlıklarının bulunduğunu, bu nedenle davanın kabulü ile müşterek çocuğun velayetinin tarafına verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Aile Mahkemesinin 2017/127 Esas 2017/144 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, boşanmadan sonra tarafların tekrar barışıp 2017- 2021 yılları arasında imam nikahlı olarak hayatlarına devam ettiklerini, 2021 yılının başlarından itibaren tarafların fiili olarak ayrı yaşamaya başladıklarını, davalının, müşterek çocuklara ve müvekkilinin ihtiyaçlarını, bakım ve giderlerini karşılamaktan vazgeçtiğini ve yaklaşık 6 aydır müşterek çocuklara hiçbir maddi katkısının olmadığından müşterek çocuklardan Tarkan Kürü için aylık 4.000TL, müşterek çocuk Mesrure Kürü için aylık 3.000TL, müşterek çocuk Deniz Kürü için aylık 2.000TL, müşterek çocuk Yağmur Kürü için de aylık 1.000TL nafakanın hüküm altına alınmasına ve nafakaların bundan sonra her yıl Tüik'in belirlediği Üfe oranında artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, davalı vekili tarafından süresinden sonra verilen cevap dilekçesi ile; tarafların anlaşmalı olarak Adana 8....