Yargıtay'ın hakkaniyet indirimi neticesinde, işveren bizzat kendisi tarafından yaratılan bu belirsizlikten ve ücreti zamanında ödemeyerek düştüğü temerrüt halinden yararlanmakta, mevzuatla yükümlü tutulduğu fazla çalışma ücretini ödeme ve belgeleme görevlerini yerine getirmemesi sonrasında yasal dayanağı bulunmayan hakkaniyet indirimiyle ödüllendirilmektedir. Hakkaniyet indirimi bu yönüyle iş mevzuatıyla çelişmenin yanında kimsenin kendi kusurundan istifade edemeyeceği yönündeki hukuksal ilkeye de aykırıdır. Bu indirimin pek çok davada talep olmaksızın yapıldığı, bir başka anlatımla işverenin kendisi talep etse dahi yararlanamayacağı bir indirimin talep olmaksızın uygulandığı ayrı bir yanlışlık olarak vurgulanmalıdır. (Ayrıca Bkz. ŞAKAR Muzaffer, "Hakka-Niyet indirimi", Güncel Hukuk Dergisi, Kasım 2017, sayı: 167, s. 21 vd.) Bu nedenlerle hakkaniyet indirimi talebi yerinde görülmemiştir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne .... " şeklinde karar verilmiştir....
Mahkemece bilirkişi raporunda taşınmazın boş olarak kiraya verilmesi halinde getirebileceği bedel olarak belirlenen 14.375 TL miktarı dikkate alınarak ve hak ve nesafet indirimi yapılmak suretiyle talep aşılmaksızın kira bedelinin tespitine karar verilmesi gerekirken, talep edilen miktar üzerinden hak ve nesafet indirimi yapılarak hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesi ile karar bozulmuştur. Direnme Kararı: 9. Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 05.11.2014 tarihli ve 2014/1276 E., 2014/1455 K. sayılı kararı ile; Yargıtay 6....
Davalı tarafın davacının sigortalı araçta hatır için taşındığına taşımnın iddiasına davacı tarafça karşı konulmadığına ve daha da önemlisi bu taşımanın bir hatır taşıması olmadığı, bedel karşılığında yapıldığı konusunda da somut bir bilgi belge sunulmadığına göre mahkemece belirlenen tazminat miktarında yerleşmiş yargısal uygulamalar doğrultusunda hatır taşıması indirimi cihetine gidilmiş olmasında da bir yanılgı mevcut olmadığından, davacı vekilinin bu yönü amaçlayan istinaf başvurusunun reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Ne var ki Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminatın saptanması için öncelikle zararın belirlenmesi gerekir. Bu nedenle ilk olarak zararla ilgili indirim sebepleri uygulanarak gerçek zarar belirlenecek (önce kusur indirimi, sonra yapılan ödemeler gibi) , sonra da tazminattan takdiri indirim nedenleri olan hatır taşıması indirimi (%20) ve/veya müterafik kusur indirimi (%20) uygulanacaktır....
Davalı tarafın davacının sigortalı araçta hatır için taşındığına taşımnın iddiasına davacı tarafça karşı konulmadığına ve daha da önemlisi bu taşımanın bir hatır taşıması olmadığı, bedel karşılığında yapıldığı konusunda da somut bir bilgi belge sunulmadığına göre mahkemece belirlenen tazminat miktarında yerleşmiş yargısal uygulamalar doğrultusunda hatır taşıması indirimi cihetine gidilmiş olmasında da bir yanılgı mevcut olmadığından, davacı vekilinin bu yönü amaçlayan istinaf başvurusunun reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Ne var ki Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminatın saptanması için öncelikle zararın belirlenmesi gerekir. Bu nedenle ilk olarak zararla ilgili indirim sebepleri uygulanarak gerçek zarar belirlenecek (önce kusur indirimi, sonra yapılan ödemeler gibi) , sonra da tazminattan takdiri indirim nedenleri olan hatır taşıması indirimi (%20) ve/veya müterafik kusur indirimi (%20) uygulanacaktır....
Keza davacı taraf bedel artırım dilekçesi ile alacaklarını arttırmış, ancak bu dilekçe karşı tarafa tebliğ edilmemiştir. Mahkemece bu usule aykırı işlemlerle davalının açıklama ve bilgi sahibi olması, kısaca hukuki dinlenilme ve savunma hakkı ihlal edilmiştir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı, sair yönleri incelenmeksizin, BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 05.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava konusu somut olayda; 23. madde koşullarının oluştuğunun anlaşılmasına karşısında; işveren şirketin 23. maddeye göre; tarafların kusur oranı gözetilmeksizin belirlenen ilk peşin sermaye değerinden, Borçlar Kanunu’nun 43-44. maddeleri uyarınca sigortalının kusurunun %50'sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak kurum zararının %75’ından sorumlu olduğu gözetilmeksizin, %50 kurum zararının hüküm altına alınmak suretiyle eksiz rücu alacağına karar verilmiş olması isabetsiz bulunmuştur. Mahkemece, davalı işverenin %75 kusur oranında sorumlu olduğu bedel belirlenerek fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak şartıyla taleple bağlı kalınarak karar verilmesi gerekir. O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemenin aylık kiranın tam olarak tayin ve tespitini talep etmesi üzerine bilirkişi heyeti ek raporda; aylık kiranın brüt 750,00 TL olabileceğini bildirmiş, mahkemece bilirkişi heyetince belirlenen bedel üzerinden eski kiracılık ilişkisi nedeniyle takdiren %10 oranında indirim yapılması suretiyle aylık kiranın brüt 675,00 TL tespitine karar verilmiştir....
Bu nedenle, mehkemece, rayiç bedel araştırılıp gerekirse işyerinde yemek bedellerine ilişkin fatura örnekleri getirtilerek giydirilmiş ücretin tespiti ile kıdem tazminatının buna göre hesaplanması gerekmektedir. 3-Somut olayda; davacı işçinin fazla çalışma ücreti isteklerinin kabulüne karar verilmiştir. Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır (Yargıtay 9.HD. 11.2.2010 gün 2008/17722 E, 2010/3192 K; Yargıtay, 9.HD. 18.7.2008 gün 2007/25857 E, 2008/20636 K.). Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir....
Bu husus gözetilmeden davacı yönünden yazılı şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirir. 3- Ayrıca hüküm fıkrasının hak ve nesafet indirimi uygulanarak belirlenen bedel üzerinden kurulması gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde yazılı şekilde karar verilmesi de doğru değildir. Ne var ki, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK 438/7 maddesi hükmü gereğidir....
Ancak, taraflar arasında düzenlenen poliçede ve devlet destekli hayvan hayat sigortası genel şartlarında tazminat hesabının nasıl yapılacağı belirlenmiş olup, buna göre sigorta bedeli üzerinden varsa muafiyet indirimi yapıldıktan sonra kalan zarar miktarı üzerinden müşterek sigorta tutarı hesaplanarak tazminat tutarından indirilecek ve sigorta bedeli üzerinden hesaplanan sovtaj ise bu tazminattan düşülecektir. Bu durumda, mahkemece, taraflar arasında düzenlenen poliçeye ve devlet destekli hayvan hayat sigortası genel şartlarına göre tazminat hesabının yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde, eksik incelemeye dayalı olarak sigorta bedelinden, önce sovtaj indirimi yapılarak daha sonra kalan bedel üzerinden müşterek sigorta indiriminin uygulanması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. 2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin tüm, davalı ... A.Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir....