Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İdari Dava Dairesi'nin 2017/1785 Esas, 2017/1829 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; istinaf incelemesine konu dava, 3194 sayılı Kanunun 17. maddesine göre belediyeye ait hissenin belirlenen bedel üzerinden satışına ilişkin kararda yer alan bedelin düşürülerek, düşürülen bedel üzerinden satış bedelinin tespit edilmesine karar verilmesi istemiyle açılan bir davadadır. 3194 sayılı Kanunun 17. maddesi uyarınca belediyelerin kendilerine ait olan hisseleri, bitişiğindeki arsa veya bina sahibine bedel takdiri suretiyle satabileceği, komşu gayrimenkul sahibi takdir edilen bedelle satın almaktan imtina ederse, şüyulandırıp satmak suretiyle imar planına uygunluğunu temin edeceği, ayrıca belediye veya valilikler ile şüyulu olan müstakil inşaat yapmaya müsait bulunan imar parsellerinde, belediye veya valiliklerin, hisselerini parselin diğer hissedarlarına bedel takdiri suretiyle satmaya, ilgililer satın almaktan imtina ederse, şüyuun izalesi suretiyle sattırmaya yetkili olduğu, bedel takdirleri...

"B) Özel Bütçeli Diğer İdareler" bölümüne "42) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü" sırası eklenmiştir” hükmü uyarınca yapılan düzenleme ile özel bütçeli idareler kapsamına alınan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün 492 sayılı Harçlar Yasasının 13/J maddesi hükmünden kaynaklanan yargı harçlarından muafiyetinin ortadan kalktığı gözetilmeden harç alınmasına yer olmadığına karar verilmesi, mahkemenin ilk kararında tespit edilip idarece davalı adına bankaya yatırılan bedel ile bozmadan sonra saptanıp hüküm altına alınan bedel arasındaki farkın (idarece fazladan yatırılmış olan paranın) davalı tarafça bankadan çekilmesine kadar varsa işlemiş olan mevduat faizi ile birlikte davacı idareye ödenmesine karar verilmemesi ve maddi hata sonucu davacının 4394 parselde 3/16 (84,92 m²) hissesine karşılık gelen bedel 1.071,69 TL olduğu halde 88,07 m² üzerinden 1.111,00 TL bedel hesaplanması ve 4396 parselde 3/16 (69,38 m²) hissesine karşılık gelen bedel 875,57...

    , kıymet takdirinde idarece belirlenen bedelden düşük olduğundan ilk karar ile tespit edilen 3.301,83 TL'ye 17.11.2012 tarihinden ilk karar tarihi 13.12.2013'e kadar, kıymet takdir raporunda belirlenen bedel ile bozma öncesi tespit edilen bedel arasındaki fark olan 47.095,87 TL bedel ise ikinci karar tarihinde ödenebilir hale geldiğinden 17.11.2012 tarihinden 29.03.2019 tarihine kadar faiz işletilerek, 2942 sayılı Kanunun 7139 sayılı Yasa ile değişik 10. maddesi uyarınca bu kısmın kararın kesinleşmesi beklenmeksizin davalıya ödenmesine, bozma sonrası tespit edilen bedel ile kıymet takdirinde belirlenen bedel arasındaki fark 387.584,30 TL bedelin ise, kesinleşen karara göre davalıya ödenmek üzere 3'er aylık vadeli hesapta nemalandırılmasına karar verildiğinden ve fark bedel davalıya karar tarihi itibariyle ödenemeyeceğinden, 17.11.2012 tarihinden kararın kesinleşme tarihine kadar faiz işletilerek kararın kesinleşmesi ile davalıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm...

      Davacı idare kamulaştırma oluru 1985 yılında alınan taşınmaza ilişkin kamulaştırma evraklarını malikine usulüne uygun tebliğ etmeyerek taşınmaz hakkında 2004 yılında tezyidi bedel davası açılmasına sebep olmuştur. Bu husus olayda davacı idareninde kusurlu olduğunu gösterir. Bu itibarla, davacının kamulaştırma işlemlerini azami özen ve dikkat göstererek ve süresinde yapsa idi dahi açılacak tezyidi bedel davası nedeniyle bir fark doğup doğmayacağı belirlenerek sonuca gidilmesi zorunludur....

        ın dava konusu taşınmazlar hakkında tezyid-i bedel davası açmadığı gibi, ... dışındaki davacıların da bir kısım parseller yönünden tezyidi bedel davası açmadıkları anlaşıldığından, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının incelenerek davacıların veya murislerinin malik olduğu tespit edilen ve bedel artırım davası açılmamış bulunan taşınmazlar yönünden varsa kamulaştırma belgelerinin tümünün davalı idareden ve kamulaştırma tarihindeki malike kamulaştırma evrakının tebliğine ilişkin noter tebligatının ilgili noterlikten, bankaya bloke edilen bedel var ise bu bedelin kamulaştırma tarihindeki tapu maliklerine ödenip ödenmediğinin davalı idare ile ilgili banka şubesinden sorularak usulüne uygun kamulaştırma olup olmadığı belirlenip kamulaştırmanın usulüne uygun olması halinde davacılar yönünden tezyidi bedel davası açmadıkları parseller hakkında davanın reddine aksi halde kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, Doğru görülmemiştir....

          Hal böyle olunca, davacının muvazaalı bedel iddiasının bu değer üzerinden hesaplanması gerekir. Bu durumda iddia olunan bedel (m2’si 150 TL’den hesaplanan bedel) ile mahkemenin kabul ettiği önalım bedeli(184.474,42TL) arasındaki fark üzerinden davada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti takdiri ile yargılama giderinin bu orana göre paylaştırılması gerekirken, davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi ve yargılama giderlerinin tümünün davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazları açısından; mahkemece, davalının kabul beyanı gerekçe gösterilerek, ödenmesi gereken harcın 1/3’üne, vekalet ücretinin ise tarife üzerinden hesaplanan tutarının 1/2’sine hükmedildiği görülmüştür. Davalının beyanı HMK m 308’de belirtilen şekliyle kabul beyanı olarak dikkate alınamayacağından depo edilen bedel üzerinden harca hükmedilmesi gerekir....

            sayılı dosyası ile davacı idare aleyhine tezyidi bedel davası açıldığı, yargılama sonucunda tezyidi bedel davasının kabulüne karar verildiği ve bedelin bankaya yatırıldığından bahisle davalılardan ...’in hissesi yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. 2-Davalılardan ...’ın dava konusu taşınmazdaki 1/64 hissenin muris tapu maliki ... ‘dan intikal ettiği, muris ... tarafınca ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/353E- 1998/564K. sayılı dosyası ile davacı idare aleyhine tezyidi bedel davası açıldığı, yargılama sonucunda tezyidi bedel davasının kabulüne karar verildiği ve bedelin bankaya yatırıldığından bahisle davalılardan ...’ın muris ... ‘dan intikal eden 1/64 hissesi yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....

              Bu nedenle davacının 22.01.2018 tarihli dilekçesi bedel arttırım niteliğinde bir talep olmayıp bedelin belirlendiği dilekçe olup 17/04/2018 tarihli duruşmada ki beyanı ise bedel arttırım talebi niteliğindedir. 17/04/2018 tarihli duruşmada belirtilen tutar üzerinden bir karar verilmesi gerekirken, davacının 17/04/2018 tarihli duruşmadaki talebini ikinci bedel arttırım talebi olarak kabul edilip yargılama sırasında ikinci kez bedel arttınmı yapılamayacağı gerekçesiyle 22.01.2018 tarihli dilekçede belirtilen miktar üzerinden hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenle, davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının reddine, davacı vekilinin ise temyiz itirazları yerinde olduğundan Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 2020/1157 E. - 2021/818 K. sayılı hükmünün açıklanan nedenlerle HMK'nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, 30/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Davalının davacı hazineye ayrıca bedel ödemesi gerekmeyeceğinden mahkemece davalıya bedel ödemek üzere mehil verilmesi ve bunun sonucunda da bedel ödenmediğinden söz edilerek davanın kabul edilmesi yersizdir. Gerek dava konusu taşınmazın belediye adına tescil işlemleri ve gerekse belediyenin gerçek kişiye satışı yasaya uygun işlemlerle yapıldığından yolsuz tescilden de söz edilemez. Açıklanan bu nedenlerle davanın reddi yerine yazılı bazı gerekçelerle kabulü doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 28.2.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                  , 4) Bozma sonrası artan fark bedele 31.05.2014 tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken faiz başlangıç tarihinin ilk karar tarihi olan 11.06.2014 tarihi olarak belirtilmesi, 5) Acele el koyma kararı ile hükmedilen bedel 121.377,49 TL, 11.06.2014 tarihli ilk karar ile hükmedilen bedel ise 72.334,73 TL olduğu halde, mahkemece acele el koyma bedeli ile ilk karar ile hükmedilen bedel hususunda yanılgıya düşülerek aradaki fark bedele faiz işletilip davalıya derhal ödenmesi şeklinde hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir....

                    UYAP Entegrasyonu