Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ve davacı şirkete tespit edilen rayiç bedel üzerinden kiralama işleminin yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır....

    Elekt.Bilgi.İşlem Sis.San ve Tic.A.Ş.ürünün bedel iadesini 09.04.2008 tarihinde müvekkil şirket yetkilisine gönderdiği e-posta ile kabul etmiştir. Bu kabulden sonra müvekkil şirket davacıyı bedel iadesini gerçekleştirmek üzere mağazaya davet etmiştir. Davacı bu davete rağmen müvekkili şirketin mağazasına gelmemiş ve bedel iadesi kabulünü sonuçsuz bırakmıştır." demiş, devamla "...bedel iadesini kabul etmeyen ....." şeklinde sonlandırmıştır. Davalı vekilinin bu dilekçesi kapsamı ile davacının iddiasının davalıca kabul edildiği anlaşıldığından, iddiaya göre değerlendirme yapılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ve eksik inceleme ile yargılama gideri ve bilirkişi ücretinin yatırılmadığından bahisle davanın reddi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 21.09.2010 gününde oybirliğiyle kara verildi. Aslı gibidir....

      Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır. Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır....

        Dosya kapsamından taşınmazın bulunduğu yerde imar uygulamasının yapıldığı imar planının 1.1.2003 tarihinden önce 11.10.1996 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. 4342 sayılı Mera Kanunun geçici 3.maddesinde 5334 sayılı kanunla değişiklik yapılmış ve bu değişiklikte Hazine adına tescili gereken 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içindeki yerleşim yerleri olarak işgal edilen taşınmazlardan ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların tescillerinin bedel talep edilmeksizin aynen devam edeceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda, dava konusu taşınmaz önce dava dışı belediye adına tescil edilmiş, davalı taşınmazı dava dışı belediyeye bedel ödeyerek 17.12.1996 tarihinde satın almıştır. Davalı yasanın geçici 3.maddesinin 2.fıkrasında sözü edilen adına doğrudan tescil yapılan gerçek yada özel hukuk tüzel kişisi olmadığından davalının hazineye bir bedel ödemesi gerekmez....

          Dairenin önceki bozma kararında dava konusu taşınmaz borçlu davalının borcu nedeniyle cebri icra yolu ile satılmış olduğundan satış bedelinden ...’ın mamelekine giren veya mamelekinde kalan bedel olup olmadığının araştırılarak varsa bu bedel kadar sorumlu tutulması gereğine değinilmiş, mahkemece yapılan araştırmada cebri icrada yapılan satış sonucunda elde edilen bedelden üçüncü kişi olan ...’ın mamelekinde kalan bir bedel olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ve davacı taraf nisbi ilam harcı ile vekalet ücretine mahkum edilmiştir. Ancak dava konusu taşınmazın borçlu davalının borcu nedeniyle satılması ve üçüncü kişiye kalan bir değer olmaması halinde mahkemece İİK.nun 281/son maddesi uyarınca konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davanın açılmasına taraflardan hangisinin sebebiyet verdiği araştırılarak oluşacak sonuç çerçevesinde yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekir....

            çıkartılmasına, yerine ( Bozma sonrası tespit edilen bedel ile bozma öncesi ödenmesine hükmedilen bedel farkı olan ve üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmasına karar verilen 1.839,51 TL'nin işlemiş nemaları ile birlikte davalılara tapu kaydı ve veraset ilamındaki payları oranında derhal ödenmesine, bu hususta ilgili bankaya müzekkere yazılmasına,) cümlesinin yazılmasına, Hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerle davacı idare vekilinin temyiz isteminin kabulü ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA,27/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Ancak; 1-Bozma öncesi tespit edilen bedel ile bozma sonrası tespit edilen bedel arasında oluşan farkın davacı idareye iade edilmesi ile yetinilmesi gerekirken 7139 sayılı Yasanın hatalı yorumu nedeni ile yazılı şekilde hüküm kurulması, 2- Tespit edilen bedel ile acele kamulaştırma kararında ödenen bedel arasındaki fark bedele ikinci karar tarihi olan 29.03.2017 tarihine kadar faiz işletilmesi gerekirken son karar tarihine kadar faiz işletilmesi, 3- Davacı idareye iade edilecek bedel yanlış hesaplandığı gibi iade edilecek bedelin mevduat faizi ile iadesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, Doğru olmadığı gibi, 4-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 gün 30791 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alındığında davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinden, a- Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 3, 4 ve 12....

                İhtilafsız bedelin davacılara ödenmiş olması bedel artırma davasının açılmasına engel olmadığı gibi, davalı idarece davacılara ödenmiş bir bedel olduğu da dosya içeriği ile ispatlanamamıştır. 20.08.2016 tarihinde kabul edilip 07.09.2016 gün 29824 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6475 sayılı Kanununun 35. maddesi ile 2942 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddesi ile; ''24/02/1984 tarihli ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılarak Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan idarelerin taraf olduğu her türlü alacak ve bedel artırım davalarında taşınmazın değeri; uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilir.Tespit edilen bu bedel, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosu esas alınmak suretiyle dava tarihi itibariyle güncellenir...

                  Davacı bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamadığına göre dava dilekçesinde dava değeri olarak bildirilen bedel üzerinden davacı yararına, dava dilekçesinde bildirilen bedel ile kabul edilen bedel arasındaki fark üzerinden de davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin de bu oran dahilinde taraflar arasında paylaştırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabul edilen bedel üzerinden davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi ve tüm yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün yargılama giderleri ve vekalet ücretine hasren BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 21.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    Müdürlüğü resmi verilerinin ortalamasına göre değer biçilmesi ve ortalama verilere göre belirlenen bu bedel ile sadece 2015 yılı ...... Müdürlüğü resmi verileri esas alınarak hesaplanan bedel karşılaştırılarak 2015 yılı .........

                      UYAP Entegrasyonu