Ancak; Mahkemenin ilk kararında tespit edilip idarece davalı adına bankaya yatırılan bedel ile acele kamulaştırma dosyasında yatırılan bedel arasındaki fark bedele 25.03.2012 tarihinden ilk karar tarihi olan 20.11.2012, ilk kararda tespit edilen bedel ile bozmadan sonra saptanıp hüküm altına alınan bedel arasındaki fark bedele ise 25.03.2012 tarihinden son karar tarihi olan 01.07.2014 tarihine kadar yasal faize hükmedilmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde gerekçeli kararın 1 nolu bendinde kamulaştırma bedelinin tamamına yasal faiz uygulanması ve 3 nolu bendinde kamulaştırma bedeli ile acele kamulaştırma arasındaki fark bedele yeniden yasal faiz uygulanması doğru değil ise de bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1 nolu bendinde "TESPİTİNE" kelimesinden sonra gelen "bu bedellere 24/03/2012 tarihinden karar tarihi olan 01/07/2014 gününe kadar yasal faiz işletilmesine" ibaresi ile 3 nolu bendinin tamamen hükümden...
Ancak; Mahkemece bozma sonrasında 36.619 TL kamulaştırma bedeline hükmedildiği halde gerekçeli kararın 2 numaralı bendinde miktar olarak bozma öncesinde hükmedilen 55.332 TL nin yazılması ve bu suretle infazda tereddüt yaratılması ve mahkemenin bozmadan önceki ilk kararında tespit edilip idarece davalı adına bankaya yatırılan bedel ile bozmadan sonra saptanıp hüküm altına alınan bedel arasındaki farkın (idarece fazladan yatırılmış olan paranın) davalı tarafça bankadan çekilmesine kadar varsa işlemiş olan mevduat faiziyle birlikte davacı idareye ödenmesine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru değil ise de bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinde yer alan "bilirkişiler tarafından tespit edilen 36.619,00 TL irtifak hakkı bedelinden acele el koyma kararı ile davalılara ödenen bedel mahsup edildikten sonra kalan kısmın davalılara ödenmesine" ifadesinin hükümden çıkartılarak yerine "kamulaştırma...
. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin 15.5.2001 tanzim tarihli lehtarı davalı olan bedel kısmında “1996 model 240 traktör “ yazan vade tarihi boş olan senedi imzalayıp davalıya verildiğini, davalının senedin bedel kısmında eklenti yapmak suretiyle rakamla ve yazı ile on milyar yazıp kambiyo senedi vasfında olmayan bu belgeye dayalı olarak müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine mahsus yolla takibe geçtiğini senedin TTK.nun 688/2 maddesi uyarınca kambiyo vasfına haiz olmadığını, ayrıca senedin miktar kısmında yapılan değişikliğin borçlu tarafından imzalanmadığını bu nedenle dava açma zarureti doğduğunu belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile tahsil edilen bedel istirdadına ve %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Saptanacak bedel hükümden önce depo ettirilmeli, şayet dava tarihi ile hüküm tarihi arasında taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş ve bu sürede de geçit için öngörülen bedel davanın daha başında belirlenmişse, bu bedelin ödenmesine karar verilmesi halinde, mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olunacağı durumlarda hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak davranışları önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tesbiti yapılmalıdır. Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır. Somut olayada;Dava, 31.7.1997 tarihinde açılmış, hüküm tarihi 21.11.2001 olup, kurulan geçit yeri için öngörülen bedel 24.11.2000 tarihinde, dava tarihine göre belirlenmiştir....
Dosya kapsamından taşınmazın bulunduğu yerde imar uygulaması yapıldığı imar planlarının 21.5.1986 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddesinde 5334 sayılı Kanunla değişiklik yapılmış ve bu değişiklikle Hazine adına tescili gereken 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içindeki yerleri yerleşim yeri olarak işgal edilenlerin ilgili Belediye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların tescillerinin bedel talep edilmeksizin aynen devam edeceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda, dava konusu taşınmazlar önce dava dışı Belediye adına tescil edilmiş, davalı taşınmazları Belediyeye bedel ödeyerek 8.10.1996 ve 24.8.1998 tarihlerinde satın almıştır. Davalı, Yasanın geçici 3.maddesinin 2. fıkrasında sözü edilen adına doğrudan tescil yapılan gerçek yada tüzel hukuk kişisi olmadığından Hazineye bir bedel ödemesi gerekmez....
Saptanacak bedel hükümden önce depo ettirilmeli, şayet, dava tarihi ile hüküm tarihi arasında taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek ... bir süre geçmiş ve bu sürede de geçit için öngörülen bedel davanın daha başında belirlenmişse, bu bedelin ödenmesine karar verilmesi halinde, mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olunacağı durumlarda hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak davranışları önlemek için hüküm tarihine yakın ... bir değer tespiti yapılmalıdır. Eldeki davada; dava, 01.02.2004 tarihinde açılmış olup, karar 21.06.2006 tarihinde verilmiştir. Kurulan geçit yeri için öngörülen bedel 22.05.2006 tarihinde, dava tarihine göre belirlenmiştir. Bu halde dava tarihi ile karar tarihi arasında taşınmaz değerinde değişim yaratabilecek ... bir sürenin geçtiğinin kabulü ile hüküm tarihine yakın ... bir değer tespiti yapılarak buna göre karar verilmelidir....
Dosya kapsamından taşınmazın bulunduğu yerde imar uygulaması yapıldığı imar planlarının 11.10.1996 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddesinde 5334 sayılı Kanunla değişiklik yapılmış ve bu değişiklikle Hazine adına tescili gereken 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içindeki yerleri yerleşim yeri olarak işgal edilenlerin ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların tescillerinin bedel talep edilmeksizin aynen devam edeceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda, dava konusu taşınmazlar önce dava dışı Belediye adına tescil edilmiş, davalı taşınmazları Belediyeye bedel ödeyerek 17.12.1986 tarihinde satın almıştır. Davalı, Yasanın geçici 3.maddesinin 2. fıkrasında sözü edilen adına doğrudan tescil yapılan gerçek yada tüzel hukuk kişisi olmadığından Hazineye bir bedel ödemesi gerekmez....
, bedel ödenmiş ise davalı belediyeden alınarak idareye iadesine, bedel ödenmiş ise davalı belediyeden alınarak davacı idareye verilmesine) cümlesinin yazılmasına, b) Son kısmına ayrı bir bent olarak (Davaya konu ... ili, ... ilçesi ......
Ancak; Bozma sonrası tespit edilen fark bedel, davalıya ikinci karar tarihi itibariyle ödendiğinden, bu bedelin üçer aylık vadeli hesaba yatırılarak karar kesinleştiğinde ödenmesine ilişkin infazı zorlaştırıcı hüküm kurulması, Doğru değilse de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 3. bendinde yer alan, (fark bedel olan 63.293,472 TL'nin ise karar kesinleştiğinde ödenmek üzere üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılarak 09/07/2013 tarihinden kararın kesinleşme tarihine kadar yasal faizi ile davacı kurumdan tahsili ile davalılara hisseleri oranında ödenmesine) ifadelerinin çıkarılmasına, yerine; (fark bedel olan 63.293,472 TL'nin davalılara hissesi oranında derhal ödenmesine ve tespit edilen fark bedel 63.293,472 TL'nin dava tarihinden 4 ay sonrası olan 09/07/2013 tarihinden ikinci karar tarihi olan 20/12/2019 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine,) cümlesinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONAMASINA...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESi DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL- TAZMİNAT Taraflar arasında görülen davada; Davacı, çekişme konusu 4 parsel sayılı taşınmazı davalılar ..., ..., ...'dan 13.03.2009 tarihinde 15.000,00 TL bedel karşılığında satın aldığını, davalıların daha sonra davalı ...'a sattıkları 8 sayılı parselin ölçümü sırasında kendisine satılan taşınmazın 8 sayılı parsel, davalı ...'a satılan taşınmazın ise 4 sayılı parsel olduğunu öğrendiğini ileri sürerek 616 ada 4 parsel sayılı taşınmazının tapu kaydının iptali ile adına tesciline, 616 ada 8 parselin tapu kaydının iptali ile ... adına tesciline olmadığı takdirde tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalılar ... ve ..., hak düşürücü sürenin geçtiğini, davalı ..., taşınmazı tapu kaydına güvenerek aldığını ve hak düşürücü sürenin geçtiğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır....