Buna göre; davacı vekilinin "bedel yüksekliği" konusundaki istinaf başvurusu yerinde olup, "kamulaştırma bedelinin 76.570,64 TL olarak tespiti, bu bedelin mevduat faizi ile birlikte davalıya ödenmesi, dava dört ay içinde sonuçlandırılmadığından 4.ayın bitiminden dairemizin karar tarihine kadar bedele faiz işletilmesi ve fazladan depo edilen 3140 TL'nin mevduat faizi ile birlikte davacıya iadesi" yönünde hüküm tesisi gerekmektedir. Ne var ki; belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK'nın 353/1- b/3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm tesisi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf sebepleri: -Dava konusu taşınmaza ilişkin emsal değerlendirmesinin hatalı olduğu, -Hükme esas alınan bilirkişi raporunda değer düşüklüğü oranının yüksek belirtildiği iddialarını ileri sürmüştür. GEREKÇE: HMK'nın 355.maddesi hükmüne göre istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. Davacı idare vekilinin istinaf itirazlarına münhasıran ve kamu düzenine ilişkin hususlar yönünden resen yapılan inceleme sonucunda; Dava, 4650 sayılı yasa ile değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10.maddesine dayalı olarak açılmış bedel tespiti ve taşınmazın davacı idare adına tapuya tescili istemine ilişkindir....
Maddesi uyarınca bedel iadesi talebinin açıkça sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren 15 günlük süreyi beklemeksizin iade talebinde bulunduğu, açıkça kararlaştırılmış olmasına rağmen "..." adresinden farklı bir mail adresine bedel iadesi talebinin iletildiği görülmüştür. Bu haliyle bedel iade talebinin sözleşme ile kararlaştırılan yol izlenmeksizin ve süresinden önce olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır....
Davacı vekili 14.03.2024 tarihinde davasını ıslah ederek Davayı bakiye değer kaybı tazminat istemli olarak 500,00 TL bedelle açtıklarını. Aleyhe olan hususları kabul anlamına gelmemek kaydıyla bilirkişi raporunda bakiye değer kaybının 40.000,00 TL olarak belirlendiğini, davalı tarafından 15.05.2023 tarihinde 20.295,88 TL değer kaybı tazminatı ödemesi yapılması nedeniyle 19.704,12 TL bakiye bedel olarak tespit edildiğini, Bu nedenle 19.704,12 TL - 500,00 TL = 19.204,12 TL'lık kısmın harcını tamamlayarak taraflarınca bedel arttırımında bulunulduğunu beyan etmiştir. Celse arası davacı vekili tarafından 25/03/2024 tarihli dilekçe ile davadan feragat beyanında bulunulduğu, feragat dilekçesinin davalı tarafa tebliğ edildiği , davalı vekilinin aynı tarihli dilekçe ile ödeme belgesini dosyaya sunduğu, yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinin olmadığını beyan ettiği görüldü. Vekaletname de yapılan incelemede davacı vekilinin davadan feragat yetkisinin olduğu anlaşılmıştır....
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dava konusu katma değer vergisine ilişkin tahakkuk işlemini davalı idarenin kendi tasarrufuyla tesis ettiği, işlemin sebebi ve sonuçları itibariyle idarenin icrai işlemleri arasında bulunduğu, davalının maliki olduğu taşınmazda bedel mukabili üst hakkı kurulduğu, üst hakkında ilişkin olarak borçlu hesap kartında kira bedeli ile katma değer vergisinin yer aldığı, olayda kira bedelinin katma değer vergisine tabi olmadığı,yargı yerince kaldırılan verginin borçlu hesap kartında yer aldığı iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır....
DAİRE KARARI : Dairemizin 2017/476- 356 E-K ilamı ile, kısmi kamulaştırma harici kalan ve raporda (C) ile gösterilen kısım için %50'yi aşan değer kaybı nedeniyle, davalıya % 50 oranında değer kaybı ile yetinip yetinemeyeceğinin sorulması, yetindiği takdirde bu miktara göre hüküm kurulması, yetinmediği takdirde davacı idareye geri kalan taşınmaz bedelinin tamamını ödemek suretiyle taşınmazın tamamının mülkiyet hakkını kazanma imkanı sağlanması ve talebi halinde taşınmaz bedelinin tamamına hükmedilmesi, aksi halde bilirkişi kurullarınca belirlenen değer azalış oranına göre karar verilmesi gerektiği ve kapitalizasyon faizi ile objektif değer artışı hususunda yargıtayın son içtihatları gözetilerek işlem yapılması için HMK' nın 353/1.a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı idare vekili istinaf başvurusunda özetle; hükme esas alınan raporda münavebe verilerinin hatalı alındığını, kapitalizasyon faizi oranının düşük alındığını, bedel faiziyle bloke edildiğinden nemalandırılan kısım için mükerrer faize hükmedildiğini, 756 parsel sayılı taşınmazın alanının hükme yanlış yazıldığını ileri sürmüştür. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; dava konusu taşınmazların arsa vasfında olduğunu, net gelir metoduna göre taşınmazlara değer takdir edilmesinin hatalı olduğunu, uygulanan objektif değer artış ortanın düşük alındığını, dosyaya sundukları emsal bilirkişi raporları ve mahkeme kararların araştırılmadığını, belirlenen bedelin çok düşük olduğunu ve depo edilen bedelin derhal ödenmesi gerektiğini ileri sürmüştür....
tasdik raporunda iadesi gereken katma değer vergisi tutarının esas alınacağı öngörülmüştür....
Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yöntem olarak doğru olduğu gibi üzerindeki yapılara resmi birim fiyatlarına göre yıpranma payı da düşülmek suretiyle bedel belirlenmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Ancak, 1-Dava konusu parselle aynı yerde olup, aynı amaçla kamulaştırılan ve idarece 2012 yılında m²'sine 400,00-TL ve Acele kamulaştırma nedeniyle tespit dosyasında da 500,00 m² değer takdir olunan 2354 ada 34 parsel nolu taşınmazın m²'sine, Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/522 esas sayılı tespit ve tescil dosyasında aynı değerlendirme tarihi itibariyle 600,00-TL/m² değer biçilmiştir....
da açıklanmadığını, ayrıca dekara verim tahmininin kurulca yapıldığının ifade edildiğini ancak bu veriye hangi resmi veriden ulaşıldığının açıklanmadığını, kapitalizasyon faizinin hesabında ranta bakıldığı anlaşıldığından bu hususun kabul edilemez olduğunu, hükme esas alınan raporda fahiş oranda objektif değer artışı uygulanmasının kabul edilemez nitelikte olduğunu, taşınmazın kullanım tarzı ve niteliklerinin kapitalizasyon faizi içerisinde değerlendirilmiş olduğunun kabul edildiği halde bu gibi özelliklerin mükerrer olarak objektif değer artırıcı unsurlar olarak ve çok fahiş oran üzerinden değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, 2- 3 yıl önce uzman bilirkişilerce takdir edilen bedelin 3- 4 katında bedel takdir edilmesinin objektif ve hakkaniyete uygun olmadığını, emsal değerlendirilmesi yönteminin kabul anlamına gelmemekle birlikte tamamen hatalı olduğunu, emsal taşınmazın belirlenmesinde yakın tarihli satışların dikkate alınmadığını, emsallerle yapılan mukayesede belirlenen değer düşüklüğü...