Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı şirket yetkilisi bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde; dava konusu malzemeleri davacıa iade etmek istediğini, akaryakıt istasyonunun icrai satış yolu ile ihaleye çıkarılacağını söylediğini ancak davacı şirketin malzemeleri almayı kabul etmediğini, buna rağmen sonrasında dava açılmasının haklı olmadığını, raoprdaki değer ve iade yükümlülüğünün yerine getirilmediği takdirde ödenmesi gerektiği tespit edilen bedeli kabul etmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir....

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dava konusu katma değer vergisine ilişkin tahakkuk işlemini davalı idarenin kendi tasarrufuyla tesis ettiği, işlemin sebebi ve sonuçları itibariyle idarenin icrai işlemleri arasında bulunduğu, davalının maliki olduğu taşınmazda bedel mukabili üst hakkı kurulduğu, üst hakkında ilişkin olarak borçlu hesap kartında kira bedeli ile katma değer vergisinin yer aldığı, olayda kira bedelinin katma değer vergisine tabi olmadığı,yargı yerince kaldırılan verginin borçlu hesap kartında yer aldığı iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır....

      Maddesi uyarınca bedel iadesi talebinin açıkça sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren 15 günlük süreyi beklemeksizin iade talebinde bulunduğu, açıkça kararlaştırılmış olmasına rağmen "..." adresinden farklı bir mail adresine bedel iadesi talebinin iletildiği görülmüştür. Bu haliyle bedel iade talebinin sözleşme ile kararlaştırılan yol izlenmeksizin ve süresinden önce olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır....

        İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı idare vekili istinaf başvurusunda özetle; hükme esas alınan raporda münavebe verilerinin hatalı alındığını, kapitalizasyon faizi oranının düşük alındığını, bedel faiziyle bloke edildiğinden nemalandırılan kısım için mükerrer faize hükmedildiğini, 756 parsel sayılı taşınmazın alanının hükme yanlış yazıldığını ileri sürmüştür. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; dava konusu taşınmazların arsa vasfında olduğunu, net gelir metoduna göre taşınmazlara değer takdir edilmesinin hatalı olduğunu, uygulanan objektif değer artış ortanın düşük alındığını, dosyaya sundukları emsal bilirkişi raporları ve mahkeme kararların araştırılmadığını, belirlenen bedelin çok düşük olduğunu ve depo edilen bedelin derhal ödenmesi gerektiğini ileri sürmüştür....

          Ancak; Dava konusu taşınmazın kamulaştırılan bölümü dışında kalan 2.540,34 m2 bölümüne % 70 oranında değer kaybı öngörülerek bedel belirlenmiştir. Kısmen kamulaştırılan taşınmazda arta kalan kesimdeki değer kaybının % 50 oranını geçmesi halinde davacıya % 50 oranında değer kaybı ile yetinip yetinemeyeceği sorularak, yetindiği takdirde bu miktara göre hüküm kurulması, yetinmediği takdirde davalı idareye geri kalan taşınmaz bedelinin tamamını ödemek suretiyle taşınmazın tamamının mülkiyet hakkını kazanma imkanı sağlanması ve talebi halinde taşınmaz bedelinin tamamına hükmedilmesi, aksi halde bilirkişi kurullarınca belirlenen değer azalış oranına göre karar verilmesi gerektiği gözetilerek, taraflara yukarıda açıklanan hususlarda beyanda bulunmaları için mehil verilip, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi, Doğru görülmemiştir....

            Bu nedenle; Anayasa Mahkemesinin iptal kararı üzerine, ilk derece mahkemesi kararının hüküm bölümündeki "fark bedelin üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılması ve karar kesinleşince hak sahibine ödenmesi" yönündeki ilgili kısımlarının "belirlenen kamulaştırma bedelinin hak sahibine derhal ödenmesi ve vadeli hesapta tutulan fark bedel ile ilgili olarak dava tarihinden sonraki dördüncü ayın bitiminden itibaren Dairemizce verilen karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesi" şeklinde düzeltilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Ne var ki, yukarıda açıklanan eksik hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK'nın 353/1- b/3 maddesi gereğince kaldırılarak yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

            Vekalet ücreti takdir edilirken tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedelin iadesi istenildiğine göre, bunlardan hangisi kabul edildiği takdirde onun değeri üzerinde vekalet ücretinin takdiri gerektiği göz önünde tutulmalıdır. Yani ortada iki dava olmayıp tek dava söz konusudur. Ancak, tek vekalet ücreti takdir edilmelidir. Hangisi uygunsa ona karar verilmesi isteği esas alınmalıdır. Davacılar vekili ile Ali ... mirasçıları ve ... ... mirasçıları vekillerinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden kabulü ile yerel mahkeme hükmünün harici satış bedelinin geri ödenmesi ve vekalet ücretleri açısından HUMK. 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara ayrı ayrı iadesine ve 17,15 TL onama harcının davacılardan alınmasına 13.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Buna göre; davacı vekilinin "bedel yüksekliği" konusundaki istinaf başvurusu yerinde olup, "kamulaştırma bedelinin 76.570,64 TL olarak tespiti, bu bedelin mevduat faizi ile birlikte davalıya ödenmesi, dava dört ay içinde sonuçlandırılmadığından 4.ayın bitiminden dairemizin karar tarihine kadar bedele faiz işletilmesi ve fazladan depo edilen 3140 TL'nin mevduat faizi ile birlikte davacıya iadesi" yönünde hüküm tesisi gerekmektedir. Ne var ki; belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK'nın 353/1- b/3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm tesisi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

              DAİRE KARARI : Dairemizin 2017/476- 356 E-K ilamı ile, kısmi kamulaştırma harici kalan ve raporda (C) ile gösterilen kısım için %50'yi aşan değer kaybı nedeniyle, davalıya % 50 oranında değer kaybı ile yetinip yetinemeyeceğinin sorulması, yetindiği takdirde bu miktara göre hüküm kurulması, yetinmediği takdirde davacı idareye geri kalan taşınmaz bedelinin tamamını ödemek suretiyle taşınmazın tamamının mülkiyet hakkını kazanma imkanı sağlanması ve talebi halinde taşınmaz bedelinin tamamına hükmedilmesi, aksi halde bilirkişi kurullarınca belirlenen değer azalış oranına göre karar verilmesi gerektiği ve kapitalizasyon faizi ile objektif değer artışı hususunda yargıtayın son içtihatları gözetilerek işlem yapılması için HMK' nın 353/1.a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, davalılara ait bağımsız bölümlerdeki hasarların giderilmesine, aksi takdirde belirlenecek bedel ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyanın incelenmesi sırasında davalılardan ...'a gerekçeli karar ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinin tebliğine ilişkin belgeye rastlanılmamıştır. Mahkemece gerekçeli karar ve temyiz dilekçesinin davalı ...'a tebliği ile temyiz süresinin dolması beklendikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere iadesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 30.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu