Mirasbırakandan önce ölmüş olan ana ve babanın yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır. Muris A.. Ş..'in bekar ve çocuksuz olarak ölümüyle mirasının ana babasına intikal ettiği, ana babanın ölümüyle de mirasının altsoyu olan davacı ve diğer mirasçılarına intikal edeceğine göre davacının bu davayı açmakta hukuki yararı vardır. Halefiyet esasına göre davacının murisin babasının Hore'den olma çocuğu olduğu, buna göre payların hesaplanması, mirasçı olduğu anlaşılması halinde mirasçılık belgesi verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda acıklanan nedenlerle davacı vekilini temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 23.10.2015 gününde oybirliği ile karar verildi....
Onama ilamına karşı davalı ... vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı ...’ın sair karar düzeltme taleplerinin reddi gerekir. 2- Diğer taraftan, öncelikle tarafların kök murislerinden ve ...’ın vasiyetnamesi uyarınca kendilerine intikal eden miras hisselerinin tespiti gerekmekte, buradan varılacak sonuca göre de davacının 602 ada 13 parselde kayıtlı taşınmazdan talep edebileceği miras hissesinin ne kadar olduğunun tespiti gerekmektedir. Dosya kapsamından; davalıların babası ... ile annesi ...'...
Öte yandan, Türk Medeni Kanununun 610. maddesine göre yasal süre içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız ve koşulsuz kazanmış olur. Ret süresi sona ermeden, mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez. Somut olaya gelince;Davacılar, terekenin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddi ve davacıların mirasçılıklarının kaldırılması, red kararının murisin ve davacıların nüfus siciline işlenmesini istemişlerdir. Dosyada mevcut nüfus kayıtlarının incelenmesinde, muris Ali İnci'nin 30/06/2018 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak çocukları T1 T6 Pınar İnci Çadırcı, T2 T3 ve T4'yi bıraktığı görülmektedir....
Dava ile davacıların evliliklerinden olan küçük ...’ın evlatlık olarak verildiği davalılar tarafından kendi çocuklarıymış gibi nüfusa kaydettirildiği belirtilerek, küçük ...’ın anne ve babasının davacılar olduğunun tespiti ile davalılar üzerindeki nüfus kaydının iptali ve davacıların nüfusuna kaydedilmesine karar verilmesi istenmiştir. Dava, anne ve babanın birlikte değiştirilmesine yönelik olup, Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca soybağının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Bu durumda uyuşmazlığın Düzce Aile Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nin 21. ve 22. maddeleri gereğince Düzce Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 01.07.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
in ... kızı olduğunun tespiti ile babasının nüfus kütüğüne yazılmasını istemişlerdir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; HUMK nun 388. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında taraflara yüklenecek hak ve borçlar ile tanınan hakların açık şüphe ve tereddüte yol açmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Somut olayda, ...'in ... İlçesi ... Köyü Cilt No:..., Hane No:... numaralı hanede bulunan babası kaydına yazılmasına karar verilmiş ise de, bu hanedeki kayıtlı kişilerden babanın kim olduğu açıkça belirtilmeden infazda şüphe ve tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
in ... kızı olduğunun tespiti ile babasının nüfus kütüğüne yazılmasını istemişlerdir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; HUMK nun 388. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında taraflara yüklenecek hak ve borçlar ile tanınan hakların açık şüphe ve tereddüte yol açmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Somut olayda, ...'in ... İlçesi ... Köyü Cilt No:..., Hane No:... numaralı hanede bulunan babası kaydına yazılmasına karar verilmiş ise de, bu hanedeki kayıtlı kişilerden babanın kim olduğu açıkça belirtilmeden infazda şüphe ve tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Hükme karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup 11/07/2021 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın soybağının tespiti davası olup Almanya'da yetkili laborotuvarlar tarafından hazırlanmış DNA testinin dosyada mevcut olduğunu,bu DNA testi ile çocukların babasının %99,999999 oranında davalı T6 olduğunun belirlendiğini, ayrıca davalılar da kendi beyanları ile çocukların anne ve babası olduklarını kabul ettiklerini ,mahkemenin gerekçesinde belirttiği şekilde davanın reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, karardan sonra İzmir İl Nüfus Müdürlüğüne başvurulmuşsa da soy bağının tespiti hususunda bir mahkeme kararı gerektiğinin bildirildiğini bu nedenlerle mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, babalığın tespiti istemine ilişkindir....
ın mirasçısı sıfatı ile sorumluluğu yönünden gönderilen muhtıralara ilişkin tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ile ıttıla tarihinin 28.10.2020 tarihi olarak belirlenmesine, borçlu muris ...'a 2008 yılında gönderilen ödeme emrine ilişkin tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ile bu borçlu yönünden takibin talikine, borçlu muris ... yönünden 2014 yılında ilgili icra dosyasından talep edilen yenileme işlemlerinin usulsüz olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dava yönünden mirasçı borçlu, asıl dava da diğer mirasçı tarafından dava dilekçesinde ileri sürülen iddialarla davanın kabulünü talep etmiştir. II. CEVAP Şikayet edilen alacaklılar cevap dilekçesinde; davacıların 2008 ve 2014 yılında yapılan tebligatların usulsüz olduğu yönündeki iddialarının kabul edilemeyeceğini, davalarının bu tebligatlardan daha önceden haberdar olduğunu, tebligatların usulüne uygun olduğunu, davacıların iddialarının asılsız olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. III....
Somut uyuşmazlıkta; Muris T7 27/06/2020 tarihinde vefat ettiğini, yasal mirasçı olarak kardeşi T5'in kaldığı, davacı T1 ise vasiyet alacaklısı-atanmış mirasçı olduğu, vasiyetnamenin açılması ve vasiyetnamenin iptali için açılan davaların halen devam ettiği anlaşılmıştır. Davacı T1 tarafından mirasçı-ilgili T5'in mal kaçırma durumu söz konusu olduğundan tereke konusu mallar üzerine TMK.nın 589. md. uyarınca tedbir konulması talebinde bulunduğu, muris T7 1962 D.lu olup bekar olarak vefat ettiği, üzerine kayıtlı gayrimenkuller bulunduğu, tek mirasçı Şengül tarafından bu taşınmazlardan bir tanesinin satılmış olduğu anlaşılmıştır. Terekede bulunan menkul ve gayrimenkul malların tespiti ile yazımı (defterinin tutulması) ve idaresinin sağlanmasını talep edilmekte, ayrıca devrin önlenmesi için de gerekli tedbirlerin alınması talep edilmektedir....
Hal böyle olunca; mahkemece, davanın vasiyetnamenin açılması yanında atanmış mirasçılık belgesi verilmesi şeklinde birden fazla talebe yönelik olduğu dikkate alınarak, mirasçılık belgesi verilmesi talebinin eldeki dosyadan tefrik edilip ayrı bir esasa kaydı yapıldıktan sonra vasiyete ilişkin ölüme bağlı tasarrufa 1 ay içinde itiraz edilmediği takdirde lehine tasarrufta bulunulan kimseye atanmış mirasçılık belgesi verilmesi gerekirken vasiyetnamenin açılıp okunması ile birlikte kanunen tayin edilen 1 aylık itiraz süresi beklenmeden davacının atanmış mirasçı olduğunun tespiti yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş bu husus bozmayı gerektirmiştir....