Taraflar arasındaki muhdesatın tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı mirasçı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı mirasçı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili; tarafların paydaşı olduğu ve hakkında ortaklığın giderilmesi davası açılan dava konusu 118 ada 13 parselde bodrum ve iki kattan oluşan bir ev ile ahır ve samanlığın bulunduğunu, yine 130 ada 24 parsel, 118 ada 18 parselde yaklaşık 200 meyve ağacının bulunduğunu belirterek bahsi geçen muhdesatın davacıya ait olduğunun tespitini talep etmiştir....
Vergi Dairesi Müdürlüğü vekili ve ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, TMK'nin 605/2 maddesi gereğince mirasın hükmen reddi (terekenin borca batık olduğunun tespiti) istemine ilişkindir. Davacılar vekili, 16.07.2012 tarihinde vefat eden ...’in terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, TMK'nin 605/2. maddesi uyarınca mirasın hükmen reddine dair verilen hüküm, Dairemizin 2015/2503-9138 E., K. sayılı ve 16.10.2015 tarihli ilamı ile bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne dair karar verilmiştir. Hükmü, davalılar vekilleri temyiz etmiştir. Dosya içerisindeki nüfus kayıtlarına göre adına mirasın hükmen reddi istenen ... dava tarihinde ergin değildir....
(HGK 30.01.2008 gün 2008/2-36-47 sayılı kararından) Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kendiliğinden kurulur ve tesisi için herhangi bir hükme gerek bulunmadığından, çocuğun annesi ile soybağı ilişkisinin kurulması değil, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti dava konusu edilebilir. Davalı Murat ile anne Emine arasındaki soybağı TMK'nın 282. maddesine göre kurulmuştur. Çünkü, doğuran kadın anadır ve çocuk ile ana arasındaki soybağı doğumla kendiliğinden kurulur. Ancak, anne yönünden doğuran kadının kim olduğunun tespitine ilişkin dava gündeme gelebilir. Bu nedenle herhangi bir sebeple çocuğun kendisini doğuran kadının dışında bir başka kadının nüfus kütüğüne yazılmış olması, çocuk ile kadın arasında soybağı kurulduğu anlamına gelmeyecektir. Ancak, sözkonusu yanlış kaydın düzeltilmesi, soybağı davaları ile değil açılacak kayıt düzeltme davası sonucunda gerçekleşecek (MK m.39) ve bu dava her türlü delil ile ispat edilebilecektir....
Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı, babasının “...“ olduğunun tespitini ve bu hususun nüfus kaydına işlenmesini talep etmişlerdir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın soybağına ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi ise, uyuşmazlığın nüfus kaydında düzeltim niteliğinde olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Aile Mahkemeleri TMK.'nun 282 ve devamı maddelerinde sınırlı olarak belirtilen soybağının reddi (TMK.'nun 286. vd.) babalık, tanıma, tanımanın iptali gibi davalara bakmakla görevlidir. Somut olayda davacı, öz babası olduğunu idida ettiği ölü ...’nin nüfus kaydında gözükmediğini belirterek, babasının “...“ olduğunun tespiti ile ...’nin nüfus kaydına kızı olarak işlenmesini talep etmiştir....
ün kızı olduğu, davalı dışındaki kardeşlerin veraset ilamında mirasçı olarak gösterilmelerine rağmen, davalının veraset ilamında yer almadığı, gerekçesinin de açıklanmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda; davalılardan ...e maliki mirasçısı olduğunun gösterir mirasçılık belgesi için dava açmak üzere süre verildikten sonra, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden, eksik inceleme ile karar verilmesi, Doğru görülmemiştir. Davalı'nın temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 29/09/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, davalının mirastan mahrum kaldığının tespiti ve mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkindir. ... Sulh Hukuk Mahkemesince, davanın çekişmeli yargıya tâbi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... Asliye Hukuk Mahkemesince ise davanın mirastan ıskat istemine ilişkin olduğu ve HMK'nın 382 ve 383. maddeleri gereğince sulh hukuk mahkemesinin görevine girdiği gerekçesi ile karşı görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Somut olayda, davacının, davalının, eşi mirasbırakanı öldürdüğü, Medenî Kanun gereğince mirastan yoksun olduğu iddiasıyla, davalının mirastan yoksun olduğunun tespiti ve mirasbırakan ...'ya ait mirasçılık belgesi verilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tespit K A R A R Mahkeme tarafından yapılan nitelendirmeden de anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık, tapu tahsis belgesi hakkının davacıların murisi Şaban Tekin'e ait olduğunun ve davacıların mirasçı olmaları sebebiyle tahsis belgesi hak sahipliklerinin tespiti isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Kanunu 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (14.)...
Ayrıca, devletin mirasçı olması halinde, terekenin resmi defterinin düzenlenmesi kanun tarafından herhangi bir süreye bağlanmamış, devletin mirasçı olduğunun tespit edilmesi durumunda bu hususu sulh hakimine bir görev olarak yüklemiştir. Somut olaya bakıldığında talepte bulunan vekili, murise ait mirasçılık belgesinin verilmesini ve devletin mirasçı olduğunun tespit edilmesi halinde terekenin resmi defterinin düzenlenmesini talep etmiştir. Mahkemece, devletin mirasçı olduğu tespit edilmiş ancak mirasın reddine esas teşkil etmek üzere, terekenin defterinin tutulmasına ilişkin 4721 sayılı TMK'nin 619. maddesinde düzenlenen bir aylık sürenin geçtiğinden bahisle, terekenin resmi defterinin tutulması talebini reddetmiştir....
, büyük ana ve büyük babalardan birinin miras bırakandan önce ölmüş olması hâlinde, payının kendi çocuğuna; çocuğu yoksa o taraftaki büyük ana ve büyük babaya; bir taraftaki büyük ana ve büyük babanın her ikisinin de ölmüş olmaları hâlinde onların payları diğer tarafa geçeceği; 498 inci maddesinde, evlilik dışında doğmuş ve soybağı, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulmuş olanların, baba yönünden evlilik içi hısımlar gibi mirasçı olacakları; 499 uncu maddesinde sağ kalan eşin, miras bırakanın altsoyu zümresi ile birlikte mirasçı olması hâlinde mirasın dörtte birinin, miras bırakanın ana ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olması hâlinde mirasın yarısının, miras bırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olması hâlinde, mirasın dörtte üçünün, bunlar da yoksa mirasın tamamının eşe kalacağı; 501 inci maddesinde mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirasının devlete geçeceği hükümleri düzenlenmiştir. 3.4....
Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 15.05.2009 günlü 2009/279- 242 karar sayılı belgede davalılardan ... mirasçı olarak gösterildiği halde, aynı murise ait olan ve daha sonra alınan Boyabat Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 16.12.2010 gün 2010/1016-1117 sayılı ilamda adına rastlanılmadığı gözetilerek mirasçılık belgeleri arasındaki çelişki gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması, 3) Muris ...’tan mirasçı ... ‘e intikal eden hisselerin ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/519 esas sayılı vasiyetnamenin iptali davası nedeni ile mülkiyetinin ihtilaflı olduğu anlaşıldığından, adı geçen Havva Variş mirasçılarının payı için tespit edilen bedelin ileride belirlenecek hak sahiplerine ödenmek üzere üçer aylık vadeli hesapta bloke edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 4) Resmi kuruluşların yargı harcından bağışık tutulabilmesi için özel kanunlarında yargı harcından muaf olduğunun açıkça belirtilmesi gerekir....