Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri vc ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Mahkemece; yaşı gereği idrak çağında bulunan çocuğun velayet konusunda görüşlerine başvurulmamış olduğu görülmüştür....
Ancak; Sanıklar hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerinde 5237 sayılı TCK'nın 53/1. maddesinin (c) fıkrasındaki, hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğun, kendi altsoyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverme tarihine kadar” diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” süreceğinin belirtilmemesi suretiyle aynı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı davranılması Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve ...'...
Ancak; 1-5237 sayılı TCK'nın 53/1. maddesinin (c) fıkrasındaki, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yoksunluğun koşullu salıverme tarihine kadar süreceğinin gözetilmemesi suretiyle aynı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı davranılması, 2-5237 sayılı TCK'da cezaların içtimaı kabul edilmemiş olup 5275 sayılı Yasanın 99. maddesi uyarınca her bir cezanın diğerinden bağımsız olduğu, varlıklarını ayrı ayrı korudukları ve koşullu salıvermenin tespiti yönünden infaz aşamasında toplama kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, cezaların içtimasına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'...
soyları üzerindeki velayet, vesayet ve ../. 2 kayyımlık yetkileri açısından ise koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına’’ tümcesinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 28.11.2012 gününde oy birliğiyle karar verildi. ......
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayet kamu düzenine ilişkin olup, velayet düzenlemesinde asıl olan çocuğun üstün yararıdır. Ana - baba ve çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir. Boşanmanın ileriye yönelik etkilerini hafifletmekte ve çocuğun boşanmadan sonraki hayata alışmasındaki en önemli etken, çocuğun hayatında kararlılık ve sürekliliğin sağlanmasıdır....
Bu nedenle, müşterek çocukların velayet konusunda mahkemece dinlenerek görüşünün alınması, bu görüşün değerlendirilmesi ve ayrıca çocukların üstün yararının tespiti bakımından, mahkemece 4787 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca uzman veya uzmanlar görevlendirilip, alınacak rapor diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, imkan oldukça çocukların birlikte yaşayacakları şekilde velayet düzenlemesine öncelik verilmesi gerektiği de düşünülerek gerçekleşecek sonucuna göre tarafların ortak çocukların velayetinin düzenlenmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin Milletlerarası Anlaşmalarla, kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeni ile çıkabilecek uyuşmazlıklarda Milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.( 2709 sayılı TC Anayasasının 90. maddesi) Bu hali ile hukuk sistemimizde ki ki çocuğun velayet hakkının velayet kendisine bırakılan tarafa verilmesine ilişkin düzenleme, Ek 7 nolu protokolün 5. Maddesinde düzenlenen ortak velayet hükümleri ile genişletilmiştir. Ancak unutulmaması gereken husus ortak velayetin karşılıklı rızaya dayanmasıdır. Başka bir deyişle eşler ortak velayet değil, velayetin taraflardan birine verilmesini isterler ise düzenleme de buna uygun yapılacaktır. Küçüğün üstün yararı da taraflar arasında ki uzlaşma kültürüne bağlıdır....
Velayet görevini ifa edemeyecek durumda olduğunu ilişkin bir iddia ve olgu yoktur. Babada bulunan velayetin kaldırılması talep edildiğine göre davanın anneye ihbar edilmesi, annenin velayeti talep etmemesi halinde veya velayet görevini ifa edemeyeceğinin tespiti halinde çocuğa vasi atanması yoluna gidilmesi gerekir. Davanın anneye ihbar edilmeden sonuca bağlanmasını doğru bulmuyorum. Hükmün bu sebeple bozulması gerektiği düşüncesiyle değerli çoğunluk görüşüne katılmıyorun....
nın anne ve babasının boşandığı, velayet verilen babanın öldüğü ve annenin hayatta bulunduğu anlaşılmaktadır. Anne veya babanın hayatta olması halinde aslolan ergin olmayan çocukların velayet altında bulunmaları olduğundan öncelikle anneye velayetin tevdi edilip edilmeyeceğinin tespiti gerekir. Velayetin tevdii konusunda görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesinin anneye velayetin tevdiini uygun görmemesi halinde, çocuklara vasi tayini için vesayet makamına ihbar gerekecektir.Öncelikle sorun velayetin anneye tevdi edilip edilmeyeceği olduğundan Aile Mahkemesi görevlidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;6100 sayılı HMK.'nun 21 ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nun 25 ve 26.) maddeleri gereğince Tarsus Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 01.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; a) Sanıkların aşamalarda değişmeyen beyanlarında atılı suçu işlemediklerini savunmalarına ve olay yerinde bulunmadıklarına yönelik tanıklarının bulunduğunu dinlenmelerini talep etmelerine ve yine katılan ve sanıklar arasında olay tarihinden önce 26/12/2010 günü bir kavga olayının olduğunun belirtilmesi karşısında, sanıkların soruşturma aşamasında belirttiği kişilerin tanık sıfatıyla olayla ilgili bilgi ve görgülerinin tespiti sanıklar ve katılan arasında kavga olayı nedeniyle yürütülen soruşturma evrakının bulunup bulunmadığı var ise ne aşamada olduğunun tespit edilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumumun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, b) 5237 sayılı TCK’nin 53/3. maddesine göre TCK’nin 53/1-c maddesinde yer alan velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri ile ilgili hak yoksunluğunun...