Dosyanın incelenmesinden, hisse senetlerinin, velayet altında bulunan yükümlüyü kendisine borçlandırmak suretiyle babası tarafından satın alındığı ve borçlandırma işleminde, borç olarak verilen 2.325.000.000 lirayı yükümlünün reşit olduğunda ödeyeceğinin, bu bedele herhangi bir faiz tahakkuk ettirilmeyeceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın çözüm noktasını, borç verme işleminin ivazsız olup olmadığı hususunun tespiti oluşturmaktadır. Velayet, 743 sayılı Türk Medeni Kanununun Aile Hukuku kitabının "hısımlar" başlıklı ikinci kısmın beşinci faslında düzenlenmiştir. Söz konusu faslın 262.maddesi ile küçüğün velayeti ana ve babasına verilmiş, 264. ve devamı maddelerinde ise velayet hakkının kapsamı belirtilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Babağın Tespiti, Tazminat, Nafaka Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili taraflarından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Dava, davalı ...'in küçük ...'ın babası olduğunun tespiti ve doğum giderleri ile iştirak nafakası isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulü ile küçük ...'...
Bu kapsamda varsa taraf delilleri de toplanarak mahkemece, taşınmaz malvarlığı açısından tapu müdürlüğüne, vergi kaydı yönünden vergi dairesine, sosyal güvenlik kaydı açısından Sosyal Güvenlik Kurumu'na, banka mevduatı açısından banka şubelerine, ticaret kayıtları için ticaret sicil memurluğuna müzekkereler yazılarak tarafların sosyal ekonomik durumunun tespiti gerekirken eksik inceleme ve araştırmaya dayalı karar verilmesi, 3-Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Mirasın Reddedildiğinin Tespiti Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. maddesine göre mirasın reddi istemi için vekilin vekaletnamesinde özel yetki bulunması gerekir. Dosyada ibraz edilen davacılara ait vekaletnamede bu konuda yetki bulunmamaktadır. Davacılar vekilinden mirasın reddi yetkisini içeren vekaletname ibrazının istenmesi eksikliğin ikmalinden sonra dosyanın gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GERİÇEVRİLMESİNE, oybirliğiyle karar verildi. 01.11.2007...
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/118 Esas KARAR NO : 2023/159 DAVA : TANIMA-TENFİZ DAVA TARİHİ : 13/08/2021 KARAR TARİHİ : 22/02/2023 Mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda, D A V A : Davacı-----vekilince ------ Asliye Hukuk Mahkemesine hitaben sunulan dava dilekçesinde özetle; ------Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 09/03/2020 tarihli ve ------- sayılı onaylı ve kesinleşmiş yabancı mahkeme kararının tercümesinin yapılarak tanıma ve tenfizini talep ettiklerini, söz konusu mahkeme kararında müvekkili hakkında borç ödemeden aciz ve iflas kararı verildiğini, Türkiye'de devam eden yargılama dosyalarına sunmak ve idari mercilerde işlem tesis etmek için anılan mahkeme kararının tanınması gerektiğini belirterek ilgili kararın Türkiye'de de geçerli olabilmesi için tanıma ve tenfizini talep ve dava etmiştir....
ın adli sicil kaydında yer alan İzmir Sulh Ceza Mahkemesinin 17/10/2001 gün ve 2001/963-1445 sayılı ilam ile mahkumiyetine ilişkin kararın infaz tarihinin mahkemesinden sorularak tekerrüre esas teşkil edip etmeyeceği belirlenip, tekerrüre esas bulunduğunun tespiti halinde, sanık hakkında tekekkür hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazlarını yerinde görülmemiştir....
in iletişimin tespiti tutanağında 02.01.2009 tarihinde söz konusu telefonu ilk olarak kullandığı anlaşılmış ise de, telefonu kolluk anlatımında 06.12.2008 ile 14.12.2008 tarihleri arasında tam olarak hatırlayamadığı zaman diliminde sanıktan satın aldığını beyan etmiş olmasına göre satın aldıktan yaklaşık 15-20 sün sonra kullanma nedeninin açıklığa kavuşturulmadığı anlaşıldığından bu hususlar araştırılıp sonucuna göre tüm kanıtlar değerlendirilerek hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi, 2-Sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi uygulamasında (a,b,d,e) ve c bendindeki kendi altsoyu dışındaki kişiler üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğunun hükmolunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, (c) bendindeki kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından yoksunluğun ise, koşullu salıverilmesine kadar devam edeceğine karar verilmesi gerekirken,...
gözetilerek 53/1-c maddesi uyarınca kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ...'...
Davacının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delilleri toplanarak soy bağının tespiti açısından DNA incelemesi yaptırılmak suretiyle davanın esası hakkında karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Dava, ergin çocuk tarafından açılan TMK 301.maddeye dayalı babalığın tespiti isteğine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, "Davacının 60 yaşında olmasına rağmen gerçek babası davalıyı, dava dilekçesinde belirttiği üzere bir kaç hafta önce öğrenmesi üzerine aradan zaman geçmeden, baba kız şeklinde aynı ev içerisinde yaşamaları normal şartlar altında mümkün olmadığı gibi hayatın olağan şartlarına da aykırıdır. Dava dilekçesinin içeriğinden yine davalının da 93 yaşında olduğu anlaşılmaktadır. Aklı melekelerinin yerinde olup olmadığı temyiz kudretine haiz olup olmadığı da belli değildir. Dolasıyla normal şartlar altında davacı ve davalı baba kız ise, bunu pek çok yıl önce bilmeleri, duymaları gerekmektedir. Olağan olanı da budur, bu şartlarda da bu davayı, öğrenme tarihinden itibaren 1,5,10 yıllık zaman dilimlerinde açmaları gerekmektedir, yıllar sonra böyle bir davanın gündeme gelmesi hakkın kötüye kullanılması mahiyetindedir....