'ın 29/06/2010 tarihli talimat beyanında sanık hakkında şikayetçi olmadığını ifade ettiği, ancak halen sağ ve evli olmakla velayet hakkı bulunan babası ... 'ın beyanının alınmadığı anlaşılmakla, mağdurun velayet hakkı sahibi babası ... 'ın da, mağdurun yaralanması sebebiyle sanıktan şikayetçi olup olmadığının tespiti sonrasında temyiz incelemesi yapılmak üzere iadesinin temini için mahalline gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.12.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. (M) KARŞI OY Tebliğnamenin temyiz isteminin reddine ilişkin görüşü yerinde olduğundan, tevdii yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. ... Muhalif Üye...
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 22.12.2020 NUMARASI : 2020/976 ESAS, 2020/861 KARAR DAVA KONUSU : TANIMA VE TENFİZ KARAR : Mahalli mahkemece verilen karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde, Dosya incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 27.06.2006 yılında evlendikleri, müşterek üç çocuklarının bulunduğunu, Amsterdam Mahkemesinin 10.07.2020 tarihinde kesinleşen 22.04.2020 tarihli kararı ile boşandıklarını, yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tanınması ve tenfizini talep ettiği görülmüştür....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 16.09.2020 NUMARASI : 2019/382 ESAS, 2020/347 KARAR DAVA KONUSU : TANIMA VE TENFİZ KARAR : Mahalli mahkemece verilen karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde, Dosya incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 17.02.1986 tarihinde evlendiklerini, Madrid 66 nolu Asliye Mahkemesinin 353/2016 sayılı 20.01.2016 tarihli kararı ile boşandıklarını, bu kararın kesinleştiğini, bu nedenle yabancı mahkeme kararının tanıma ve tenfizine karar verilmesini talep etmiştir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacının tedbiren velayet düzenlemesine yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun üstün yararını belirlerken, onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumlar, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur....
Ancak bu husus ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından davalı annenin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 08.10.2015 gün ve 2015/17337 esas, 2015/17978 karar sayılı onama kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. 2-Davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Velayet kamu düzenine ilişkin olup, velayet düzenlemesinde asıl olan çocuğun menfaatidir. Ana ve baba ile çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir. Çocuğun üstün yararının tespiti amacıyla mahkemece 4787 sayılı kanunun 5. maddesi uyarınca görevlendirilecek uzman vasıtasıyla davalı annenin ekonomik ve sosyal durumu ile çocuğa bakım olanakları konusunda inceleme yapılması ve çocuğun velayet konusunda görüşünün de tespiti ile gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuş bozmayı gerektirmiştir....
üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri dışındaki haklardan sanığın mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; 53/3. maddesi gözetilerek 53/1-c maddesi uyarınca kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına’’ tümcesinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 07.06.2012 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Velayet düzenlemesinde asıl olan çocukların yararıdır ve bu düzenlemede ana ve babanın yararı ile çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir. Çocuğun üstün yararı, gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi de mümkündür. Bu nedenle, müşterek çocuğun velayet konusunda mahkemece görüşünün alınması, bu görüşün değerlendirilmesi ve ayrıca çocuğun üstün yararının tespiti bakımından, mahkemece 4787 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca uzman veya uzmanlar görevlendirilip, alınacak rapor diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, imkan oldukça çocukların birlikte yaşayacakları şekilde velayet düzenlemesine öncelik verilmesi gerektiği de düşünülerek gerçekleşecek sonucuna göre tarafların müşterek çocuğunun velayetinin düzenlenmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Karar sayılı ilamları).Velayet düzenlemesinde asıl olan çocukların yararıdır ve bu düzenlemede ana ve babanın yararı ile çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir. Çocuğun üstün yararı, gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi de mümkündür. Bu nedenle, ortak çocuğun velayet konusunda mahkemece dinlenerek görüşünün alınması, bu görüşün değerlendirilmesi ve ayrıca çocuğun üstün yararının tespiti bakımından, mahkemece 4787 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca uzman veya uzmanlar görevlendirilip, alınacak rapor diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, imkan oldukça çocukların birlikte yaşayacakları şekilde velayet düzenlemesine öncelik verilmesi gerektiği de düşünülerek gerçekleşecek sonucuna göre tarafların ortak çocuğunun velayetinin düzenlenmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 09.03.2021 NUMARASI : 2018/308 ESAS, 2021/201 KARAR DAVA KONUSU : BABALIK DAVASI KARAR : Mahalli mahkemece verilen karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde, Dosya incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı kadın dava dilekçesinden özetle; davalı ile iki yıl birlikte yaşadığını, bu birliktelikten hamile kaldığını, şu an 8 aylık hamile olduğunu, hamile kaldıktan sonra davalının kendisine sahip çıkmadığını, Türkiye'de yabancı olduğu için kimsesinin olmadığını, tek başına yaşadığını, hiçbir yerde çalışmadığını, maddi gelirinin bulunmadığını belirterek hastane masrafları ve ev tutabilmesi için 12.000,00 TL, ev kirası için 2.000,00 TL, çocuğun masrafları için 2.000,00 TL' ödenmesine, davanın...
nın babası olduğunun tespiti ve iştirak nafakası isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile küçük ...'nın babasının ... olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili ve kayyım tarafından temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 327 ve devamı maddeleri uyarınca, velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir....