Öte yandan, davalının dava konusu binaların dava dışı yüklenici tarafından inşa edildiğini, iyi niyetli olduğunu, taşkınlıktan haberi olunca üstüne düşen bedeli ödemeye hazır olduğunu, ancak davacının fahiş talepleri nedeniyle anlaşamadıklarını savunduğu da açıktır. Hemen belirtmek gerekir ki, Türk Medeni Kanunu'nun 725. maddesine dayalı taşkın inşaat sebebi ile yapı malikine yönelik açılan elatmanın önlenmesi ve yıkım davasında savunma yoluyla temliken tescil istenebileceği kuşkusuzdur. Bilindiği üzere; başkasının taşınmazına, temelli ve kalıcı nitelikte yapı yapılması durumunda, 4721 s. Türk Medeni Kanunun (TMK) 684. ve 718.maddelerinin hükümleri gereğince yapı üzerinde veya altında bulunduğu taşınmazın tamamlayıcı parçası (mütemmim cüzü) haline geleceğinden ana taşınmazın mülkiyetine tabi olur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı-karşı davalı vekili tarafından, davalılar-karşı davacılar aleyhine 30.07.2008 gününde verilen dilekçe ile asıl davada elatmanın önlenmesi ve kâl, karşı davada temliken tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kabulüne, karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen 06.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar-karşı davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, elatmanın önlenmesi ve kal, karşı dava TMK'nın 725. maddesi gereğince temliken tescil isteğine ilişkindir. Davacı vekili, davacının mülkiyetinde bulunan 126 ada 13 parsel sayılı taşınmaza davalının haksız elatmasının önlenmesi ile kaçak bina eklentilerinin yıkılarak taraflarına teslimine karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Asıl davada davacılar vekili tarafından davalı ... aleyhine 04.12.2013 tarihinde verilen dilekçe ile asıl davada elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil; karşı davada temliken tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda asıl ve karşı davanın reddine yönelik 20.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KARAR Asıl dava el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil, karşı dava TMK 724. maddesi uyarınca temliken tescil isteğine ilişkindir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin haricen satın aldığı işbu hisseye ilişkin olarak, tüm masrafları kendisi tarafından karşılanmak suretiyle kendi ve çocuklarının ihtiyaçları nedeniyle bir zemin, 2 normal kattan ibaret toplam 3 katlı, betonarme tarzda inşaat yaptığını ve uzun yıllardan beri de kullandığını, bu hususun tanık anlatımları ile de sabit hale geldiğini, yerel mahkemece sundukları tüm bu hususlara ilişkin delilleri ve iddiaları irdelenmeksizin, davalının iyiniyet - kötüniyet araştırması yapılmaksızın temliken tescil ve bina değerinin ödenmesi yönündeki taleplerinin reddine karar verilmesinin hukuka ve kanuna aykırılık teşkil ettiğini, tarafsız olarak araştırma yapılmaksızın hüküm kurulduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının reddedilen kısmının kaldırılarak, temliken tescil ve bina değerinin ödenmesi yönündeki taleplerinin kabulüne, esas hakkında karar verilmesinin mümkün olmaması halinde yerel mahkeme...
Somut olaya gelince; Birleştirilen davada; yukarıda değinilen ilkeler gereğince davalı yararına TMK’nın 724. maddesi temliken tescil şartları oluşmadığından temliken tescil isteğinin reddine karar verilmelidir. Mahkemece birleştirilen davanın açıklanan nedenlerle reddedilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere arsa bedeli depo edilmediğinden reddi doğru görülmemiştir. Öte yandan asıl davada, davacının 2879 ada 6 parsel sayılı taşınmazında bulunan tek katlı ev üzerine davalının 2 kat ilave etmek suretiyle uzun bir süreden beri kullandığı, ancak kendisinin satın aldığı taşınmazın 2844 parsel olduğunu iddia ettiği, kadastro görmüş yerlerde yukarıda değinilen ilkelere göre davalının bina inşa etmesi halinde iyiniyetli kabul edilemeyeceği, davalının, davacıya ait taşınmaza elattığı anlaşıldığından, elatmanın önlenmesi, yıkım davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle aksi yönde hüküm kurulması doğru değildir....
Somut olayda; dava konusu 11 sayılı parselin tapulama işlemleri sırasında davalıların mirasbırakanı adına tespit ve 15.06.1976 tarihinde tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır. Davacı ise, 11 sayılı parsel üzerindeki binayı 1993 yıllarında yani taşınmaz çapa bağlandıktan sonra inşa etmiştir. Dairemizin ilke kararları uyarınca, bir taşınmaz çapa bağlanarak tapuya tescil edildikten sonra o taşınmaz üzerinde kendi malzemesiyle bina yapan kişi kural olarak iyiniyetli kabul edilemez. Davacı, her ne kadar taşınmaz maliki ...’ın yaptığı harici satışa dayanmakta ise de mirasçılardan biri tarafından yapılan satış işlemi diğer mirasçıların onayı olmadan onu iyiniyetli hale getirmez. Dolayısıyla, iyiniyet unsuru gerçekleşmediğinden Türk Medeni Kanununun 724.maddesine dayalı temliken tescil davasının da reddi gerekir....
Mahallinde keşfin yapıldığı, bilirkişilerden raporlar alındığı, mahkemece usule uygun değerlendirme yapıldığı, davacı lehine temliken tescil şartlarının oluşmadığı anlaşılmıştır. Temliken tescili istenilen kısmın zemin değeri 40.000 TL civarında olup üzerindeki yapının bedeli çok daha fazla ise de, dava konusu yerin çapa bağlı taşınmaz olması, iyiniyet koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle davacı tarafın istinafta ileri sürdüğü hususlar yerinde değildir. Reddine karar verilmesi gerekir....
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde bina sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak bina sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir....
Asıl davada; davacı vekili, müvekkilinin 885 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, komşu 884 parsel maliki olan davalının kötüniyetli olarak müvekkilinin taşınmazına taşırarak inşaat yaptığını ileri sürerek elatmanın önlenmesine, inşaatin kal’ine, bunlar mümkün olmazsa arsa bedelinin ve arsanın bütünlüğünün bozulması nedeniyle kaybettiği değerin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
KANITLAR, DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır: Dava, başkasının arazisine bina yapımı nedeniyle tapu iptali ve temliken tescil isteğine ilişkindir. TMK’nın 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi TMK’nın 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir....