Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE KANAAT : Dava, satım sözleşmesinden kaynaklı satılanın ayıplı olduğu iddiasına dayalı satılanın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesi ve terditli olarak satış bedelinin iadesi talebine ilişkindir. Davacı tarafından davalıdan --- tarihinde alınan -------- görüntü bozukluğu olduğu iddiasıyla -----müracaat ettiği, servis tarafından sorunsuz çalışır olarak teslim edildiği iddia edilmesine rağmen daha sonra sorunun devam ettiği iddiasıyla eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davalı tarafça, husumetin kendilerine yöneltilemeyeceği ------ yöneltilmesi gerektiği ve ürünün ayıpsız olduğu iddialarıyla davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından ----- ayıp ortaya çıktıktan sonra ---- götürülmesi nedeniyle ayıp ihbarının süresi içinde yapıldığı kanaatine ulaşılmıştır. Dosya kapsamına uygun olması nedeniyle hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre; davaya konu ----ayıplı olduğu anlaşılmıştır....

    Vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin herhangi bir hukuki işlem bulunmadığını, dava da ileri sürülen taleplerin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un uygulanması ile ilgili olmadığını, davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olmadığını, konut satış sözleşmesinin tarafı olmayan dava da aleyhine maldaki ayıp iddiasına dayalı tazminat isteminin husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, dava konusu konutta ayıp olduğunun kanıtlanamadığını, davacı sıhhi tesisat ustası ile tadilat yaptırdıktan sonra tespit yaptırdığını, Küçükçekmece 1....

      İddia, savunma ve tüm dosya kapsamından; Dava, ayıp iddiasına dayanarak satış sözleşmesinin iptali ile ayıplı malın satım bedeli olan 3.698,99 TL ve satış tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tahsili talebine dairdir. Karar tarihi itibariyle 2019 yılı için belirlenen istinaf sınırı 4.400,00 TL'dir ve davacının dava dilekçesinde belirttiği üzere huzurdaki davanın değeri ve iptali talep edilen sözleşmenin bedeli 3.698,99 TL'dir. Bu durumda HMK'nın amir hüküm niteliğinde olan 341/2.maddesi uyarınca, verilen karar kesin olduğundan HMK'nın 346.maddesi uyarınca davacının istinaf dilekçesinin kesinlik nedeniyle reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine oybirliğiyle varılmakla, aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

      CEVAP Davalı; görev itirazında bulunarak, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, cezai şartın ifaya ekli nitelikte olduğunu ve davacının da teslim tutanağını ihtirazı kayıtsız imzaladığını, süresi içinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, bağımsız bölümün eksiksiz olarak teslim edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; iddia, savunma, bilirkişi raporu ve ek bilirkişi raporu içeriği, emsal gösterilen mahkeme kararı ve Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2016/4635 E. 2017/7623 K. sayılı ilamına göre, taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak davacının davalı aleyhine geç teslim iddiasına dayalı cezai şart alacağı ile maldaki ayıp iddiasına dayalı tazminat isteminin yasal koşullarının oluşmadığından davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, ayıplı araç satışı iddiasına dayalı tamir masraflarının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve yapılan yargılama sonunda,"... Satış Sözleşmeleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun(TBK) "Özel Borç İlişkileri" başlıklı İkinci Kısmında düzenlenmiştir. TBK'nın 207/1.maddesine göre; "Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir." TBK'nın 208/1.maddesine göre; "Kanundan, durumun gereğinden veya sözleşmede öngörülen özel koşullardan doğan ayrık hâller dışında, satılanın yarar ve hasarı; taşınır satışlarında zilyetliğin devri, taşınmaz satışlarında ise tescil anına kadar satıcıya aittir." TBK'nın 209/1.maddesine göre;"Taşınır satışı, Türk Medenî Kanunu uyarınca taşınmaz sayılanlar dışında kalan ve diğer kanunlarda taşınır olarak belirtilen şeylerin satışıdır."...

        Davacı vekilince yargılama sırasında alıcının seçimlik haklarından ayıp oranında indirim bedelini tercih edilmiştir. Mahkemece bilirkişiye nispi metoda göre ayıp oranında indirim bedeli hesaplattırılarak belirlenen bedelin hüküm altına alınması yoluna gidildiği görülmüş ise de, araç üzerinde inceleme yaptırılmadan dosya üzerinden yapılan bilirkişi incelemesi ile yetinildiği , hükme esas alınan bilirkişi raporunda aracın satış tarihi itibariyle ayıplı rayiç değeri ile satış tarihindeki ayıpsız rayiç değerinin hakim ve taraf denetimine olanak sağlayacak şekilde usulünce belirlenmediği, nispi metoda göre yapılan hesaplamada satış tarihi yerine aracın güncel ayıpsız değerinin esas alındığı, raporun bu hali ile hüküm kurmaya elverişli mahiyette olmadığı anlaşılmıştır. Bu sebeple söz konusu raporun esas alınarak mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi isabetli görülmemiştir....

        Davalı, davacı ile yapılan sözleşmeyle satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan şahsi bir hakkın devredildiğini, her hangi bir mal ve hizmet satışına ilişkin olmadığını, serbest iradeye dayalı olarak sözleşmenin yapıldığını belirterek davanın reddini dilemiştir....

          Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davacının teslim aldığı bağımsız bölüm nedeniyle, 4077 sayılı Kanun’un 4. maddesi gereğince malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalıya ayıp ihbarında bulunduğu, her ne kadar 4077 sayılı kanunun 4. maddesinde konut satışlarında zamanaşımı süresi beş yıl olarak öngörülmüş ise de, konutu satın alan davacı, açık ayıp halinde, malı teslim aldığı tarihten itibaren otuz gün içerisinde satıcı veya malike ayıp ihbarında bulunur ise, bu durumda malı teslim aldığı tarihten itibaren beş yıl içerisinde 4077 sayılı Kanun’a dayanarak dava açabileceği, ancak taşınmazın 23/06/2001 tarihinde teslim alındığı, davanın ise 15/02/2007 tarihinde açıldığı anlaşıldığından ayıp iddiasına dayalı taleplerin zamanaşımına uğradığı; birleşen dava yönünden ise, taraflar arasındaki sözleşmede villanın satış fiyatının belirlendiği, satış fiyatına KDV'nin dahil olup olmadığının açıklanmadığı, ancak iskan harçları, tapu alım satım harçları, kat mülkiyetine...

            olarak giderilmiş olduğunu, servise geliş tarihi olan 79.009 km için bu tip şikayetlerin aracın normal kullanımında karşılaşılabilecek onarımlar olup ayıp iddiasına konu olamayacağını, taraflar arasında dava konusu araca ilişkin bir garanti sözleşmesinin bulunmadığını, araçta ayıp olduğu iddiasını kabul etmemekle birlikte, bir an için aracın satım anında ayıplı olduğu kabul düşünülse bile bahsi geçen arıza için ayıp ihbarında bulunulmadığını, bu sebeple somut olayda TTK md.23'e göre belirlenen ihbar süresi içerisinde taraflarına başvurulmadığından davanın reddi gerektiğini, dava dilekçesinden anlaşıldığı üzere, davacı yanın ''Güvence'' ve ''Garanti'' kavramlarını karıştırdığını beyanla davanın reddini savunmuştur....

              Davalı taraf dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmamış, davacı vekili duruşmada alınan beyanında; fiilen teslimin gerçekleşmemiş olması nedeniyle eksik ifa iddiasına dayalı tazminat isteminin yasal koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir....

                UYAP Entegrasyonu