Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

K A R A R Davacı, 30.12.2008 tarihinde satın aldığı araçta bulunan yol bilgisayarının Türkçe olmadığı konusunda daha önce uyarılmadığını, yabancı dil bilmediği için türkçe menü içermeyen bilgisayardan yararlanamadığını, bu durumun maldan beklediği faydaları azalttığını ileri sürerek, Türkçe tanımlı menünün yüklenmesini Türkçe menülü yol bilgisayarıyla değişimini, otomobilin Türkçe menülü olanı ile değiştirilmesini, bedeli oranında indirim yapılmasını ve tahsilini istemiştir. Davalılar aracın standartlarına uygun bir şekilde üretildiğini, Türkçe menünün bulunması zorunluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, Türkçe menünün bulunmamasının teknik ve hukuki anlamda ayıp oluşturmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı ile davalı .... tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacıya satılan araçta bulunan yol bilgisayarının Türkçe menü içermediği, yabancı dil içerir menüye sahip olduğu ihtilafsızdır....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; 30.12.2016 tarihinde satın alınan aracın ayıplı olmasından dolayı misli ile değiştirilmesi ya da araç bedelinin ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsili talebi ile delil tespit giderleri ve mahrum kalınan süre için tazminat talebine ilişkindir. Taraflar arasında 30.12.2016 tarihinde satışı gerçekleşen dava konusu aracın ayıplı olduğu hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Çekişme, mevcut ayıbın netiliği (gizli ayıp olup olmadığı), gizli ayıp ise ayıbın önemi ve malın ayıpsız değeri ile karşılaştırıldığında ciddi bir değer kaybı oluşup oluşmayacağı, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin hakkaniyete uygun olup olmayacağı, uygun olmayacak ise ayıp nedeniyle hangi oranda indirim uygulanmasının uygun olacağı hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır....

      Mahkemece, davacının bedelde muvazaa iddiası ispatlanamadığından akitte gösterilen bedel üzerinden önalım davasının kabulüne karar verilmesi üzerine, Dairemizin 5.11.2015 tarih ve 2016/2344 Esas 2016/8079 Karar sayılı ilamı ile “..verilen kararın sair temyiz itirazları yönünden reddine, davacı, satış bedeli resmi akitte 1.500.000,00 TL olarak gösterilse de dava konusu payın değerinin 750.000,00 TL olduğunu iddia ederek dava dilekçesini bu değer üzerinden harçlandırmış ve bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur. Mahkemece, bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından resmi akitte gösterilen satış bedeli ile ... harç ve masrafları toplamı depo ettirilerek davanın kabülüne karar verilmiştir....

        Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle davacının ileri sürdüğü hususlara ilişkin “açık ayıp” ve “gizli ayıp” değerlendirilmesi yapılıp, “gizli ayıp” olarak nitelendirilen imalatların, niteliği ve ortaya çıktıkları (mevsimlerdeki yağmur, kar, güneş ve ısı durumları dikkate alınarak bu ayıpların ne zaman oluştuğu yada oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki bir tüketicinin ne zaman farkedebileceği) ile tespit edilen ayıplarla ilgili olarak ,davacının yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususu da araştırılarak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda gerekli inceleme ve araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir....

          -KARAR- Asıl dava, özel amaçlı boru satışı nedeniyle faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın iptali davasıdır. Karşı dava ise, asıl davaya konu özel amaçlı boruların ayıplı olduğu iddiası ile açılan menfi tespit, istirdat ve tazminat davasıdır. Mahkemece kurulan hüküm fıkrasında, “Asıl dava yönünden; 1-Davacı ... tarafından ... İşletmesi aleyhine açılan itirazın iptali davasının kabulü ile; davacı tarafça ... İcra Müdürlüğü’nün 2014/6101 esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine yapılan icra takibinde davalı tarafça takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamına, 2-Takip konusu asıl alacağın % 20’si oranında davalının icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine, Karşı dava yönünden; 1-Karşı davacı ......

            Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, dava tarihinde yürürlükte bulunan bu konudaki 818 sayılı BK'nun 198.maddesine göre, alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya uygun süre içinde ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır....

              indirim talebi) şimdilik 5.000,00- TL'sinin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsil olarak tahsiline; bedelde indirim ve söz konusu tutarın davalılardan tahsili taleplerinin uygun görülmemesi halinde taleplerinin genel hükümlere göre tazminat talebi olarak değerlendirilmesine ve zararın tespiti ile ilgili bedellerin davalılardan müşterek ve müteselsil olarak satış tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yandan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir....

              HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava; sözleşmeden kaynaklanan bedelde aşırı yararlanma (gabin) iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 11.01.2019 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 31.01.2019 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 13.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Yargıtay 13. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 22.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Hukuki nitelendirme mahkeme hakimine ait olmakla, seçimlik hakların birlikte kullanılma imkanının bulunmadığı da gözetilerek davacı asilin bu talebinin ayıp oranında indirim bedeline ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Ancak dosya kapsamındaki bilirkişi raporlarında Yargıtay içtihatlarına uygun şekilde nispi metoda göre ayıp oranında indirim bedelinin usulünce hesaplanmadığı görülmüştür. Mahkemece bilirkişilere ayıp oranında indirim bedelinin usulünce hesaplattırılarak bu bedelin hüküm altına alınması yerine davalılar lehine raporda hesaplanmış bulunan faydalanma bedeli ve araçtaki değer kaybının hüküm altına alınması isabetli değildir. 3- Davacı ,yetkili servis nezdinde başvuruda bulunduğundan süresi içerisinde ayıp ihbarının davalı şirketlere yapıldığı kabul edilmelidir....

                Ancak bilirkişi raporunda davacı tarafından ayıplı olduğu ileri sürülen imalatlar ile ilgili olarak; “açık ayıp”, “gizli ayıp” olarak nitelendirilmesinin yapılmadığı, yine ayıbın kullanımdan kaynaklı olup olmadığı hususunda değerlendirme yapılmadığı, gizli ayıplar yönünden kullanım ve mevsimlerdeki ..., kar, güneş ve ısı durumları dikkate alınarak ne zaman oluştuğu yada oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki tüketicinin ne zaman farkedebileceği ile bağımsız bölümün teslim tarihi ve tespit tarihi de göz önünde bulundurularak yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususlarına yeterince yer verilmediği, eksik ve yetersiz raporun bu haliyle hükme dayanak alınamayacağı anlaşılmaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu