Her ne kadar uyuşmazlığa konu sözleşme dışında davacı tarafça iki adet satış faturası ile kendilerini alacaklı konuma düşürmüşlerse de bu iki adet fatura yargılamamızın konusu teşkil etmemektedir. Davacının ayıp iddiaları ile ilgili araştırma yapılmamıştır, zaten buna da uyuşmazlık bakımından gerek yoktur çünkü eldeki dava hizmet sözleşmesinde ayıplı ifa nedeniyle sözleşmenin feshi ve ödenen bedelin iadesi yahut bedelde ayıp miktarınca indirim yapılması gerekçesi ile menfi tespit davası değildir. Yani davacı dava dosyamızda ayıplı ifa nedeniyle ne menfi tespit davası açmıştır ne de ödediği bedelin istirdatını istemiştir. Davacı sözleşmede kararlaştırılan bedeli ödememiş, borcu sıfırlamak için reklamasyon faturası düzenlemiştir. Bu reklamasyon faturası onu yargılamamız bakımından alacaklı konuma getirmez. Dolayısıyla davacının ayıp iddialarının araştırılması ancak bu safhadan sonra menfi tespit yargılamasının konusu olabilecektir....
Bu kapsamda satıcı şirketle birlikte şirketi temsile yetkili davalı gerçek kişilerin de şirketin işlerinden kişisel sorumluluğu bulunmakla müteselsilen ayıba tekabül eden bedelden sorumlu oldukları kanaati ile hüküm kurulmuş daireyi satıcının inşa edip etmediği hususunun bu durumda önemsiz olduğu daha doğrusu alıcı tüketiciyi bağlamayacağı kanaatine varılmıştır. Manevi tazminat talebi bakımından ise ayıp nedeniyle kişilik haklarının zarar gördüğünden söz edilemeyeceğinden tazminat için gereken zarar unsuru mevcut olmadığı" gerekçesi ile "Davanın Kısmen Kabul, Kısmen Reddine; Davacının manevi tazminat isteminin reddine, Davacının ayıp oranında bedelde indirim talebinin kabulü ile 3.614,00- TL 'nin 12/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine" şeklinde karar verilmiştir....
Ayıp, kiralananın hangi oranda amaca uygun kullanımını etkilemişse, bedelde indirimin de o oranda yapılması gerektiği, hususu tartışmasızdır. Davacı kira sözleşmesinin feshini istememiştir. Davacının geçmiş yıllara ilişkin kira bedelinin tenkisi istemi yerinde olmayıp, dava tarihinden itibaren kiralananda sonradan meydana gelen ayıp oranında indirim istemesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Davacı, dava dilekçesinde kira bedelinin tenziline ilişkin bir miktar belirtmemiş olup, öncelikle davacıya imkan tanınarak bu konuda talebinin açıklattırılması gerekir....
Kısaca ayıp, eşyanın normal niteliğinden ayrılmasıdır. Eser-işin tesliminden sonra ... sahibi, işlerin olağan gidişine göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa derhal yükleniciye bildirmek zorundadır. Tersi durumda, yüklenici, her türlü sorumluluktan kurtulmuş olur. Ancak, kasten sakladığı ayıplarla usulüne uygun yapılan gözden geçirmede fark edilemeyecek ayıplar için yüklenicinin sorumluluğu devam eder. Eğer, meydana getirilen eserin teslim alındığı sırada usulüne uygun yapılan gözden geçirme ile var olan kusurlar görülememişse, ortada gizli bir ayıbın olduğu kabul edilir. Ayıp sonradan ortaya çıkarsa ... sahibi öğrenir öğrenmez yükleniciye derhal bildirmek zorundadır....
Dosyaya celbedilen Tüvtürk muayene kayıtları,aracın servis kaydı ve araç üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi ile ; aracın km'sinin düşürülmüş halde ve dolayısıyla gizli ayıplı olarak davacıya satıldığı sabittir. Buna göre davacı, 6502 sayılı yasanın 11.maddesinde sayılan seçimlik haklarından birini kullanmakta haklıdır. Davacı söz konusu seçimlik haklarından ayıp oranında indirim bedelini tercih etmiştir. Yargıtayın istikrar kazanmış uygulamasında ayıp oranında indirim bedelinin nispi metoda göre (satış bedeli-[ayıplı değer/ayıpsız değer x satış bedeli]) hesaplanması gerektiği kabul edilmektedir. Ayıp oranında indirim bedelinin hesaplanmasında esas alınacak satış bedeli hususunda ise taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır....
Ancak satılan da olan bir gözden geçirme ile meydana çıkar alamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumda hemen satıcıya bildirmediği taktirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zaman aşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra hemen ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması gerekmektedir....
D.İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ile tespit yaptırıldığını, eserdeki bu ayıpların giderilmesinin mümkün olmadığının anlaşıldığını, beklediği faydayı sağlayamayan davacının daha hafif işlerde kullanılmak üzere 389.400,00 TL'ye yaptırmış olduğu vinci 250.000,00 TL'ye satmak zorunda kaldığını ve zarara uğradığını ileri sürerek, belirlendiğinde arttırılmak üzere ayıp nedeniyle bedelden yapılacak indirim miktarından şimdilik 100,00 TL'nin teslim tarihi olan 31.05,2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, ayrıca vincin çalışmaması nedeniyle kazanç kaybı olarak şimdilik 1.000,00 TL'nin arıza tarihi olan 28/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 01.04.2024 tarihli talep arttırım dilekçesinde; atış bedelinde indirim miktarı yönünden talebini 38.437,00 TL olarak belirli hale getirmiştir....
CEVAP VE SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının tacir olmadığı, mahkemenin görevli olmadığı, davacının hangi seçimlik hakkını kullandığının dilekçe içeriğinden anlaşılamadığı, araçta bulunan kusurların davacı tarafından bilindiği, ayıp iddiasının haksız ve kötüniyetli olduğu, araçta ayıp bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. DAVA: Dava araç satım sözleşmesinden kaynaklanan gizli ayıp iddiasına dayanan bedelde indirim, araç mahrumiyet ve munzam zararların tazmini isteğine ilişkindir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir....
Bölge Adliye Mahkemesince, dava konusu satın alınan malın ayıplı çıktığını davacının ispatla yükümlü olduğu, davacı, satın alınan su sayaçlarının montajından sonra dava dışı Organize Bölgesi (işveren) tarafından sahada yapılan testlerde 22-23.11.2013 tarihlerinde söz konusu su sayaçlarının ayıplı olduğunu anladığı, 26.11.2013 tarihinde dava dışı organize sanayinin yazısı üzerine aynı gün davalı-satıcıya ayıp ihbarında bulunduğu ve 27.03.2014 tarihinde davalıya keşide ettiği ihbar ile sözleşmeden dönme hakkını kullandığı, dava konusu su sayaçlarında tespit edilen ayıp bu sayaçların montajından sonra yapılan test ile anlaşılabildiğinden gizli ayıp niteliğinde olduğu, davacının TBK'nın 223/2. maddesi gereği derhal 26.11.2013 tarihli e-posta iletisi ile bu ayıbı davalıya bildirdiği, yargılama sırasında talimat yolu ile alınan bilirkişi heyet raporunun 9. sayfasında belirtilen sebeplerle ayıplı olduğu iddia olunan su sayaçları üzerinde inceleme yapılamadığı, davalı tarafından davacıya gönderilen...
Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde davaya konu aracın ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın gizli ayıp olup olmadığı, davacının ayıp nedeniyle bedelden indirim talep edip edemeyeceği ve davalıların bedel indirimi talebinden sorumlu olup olmadığı noktasındadır. Davanın Hukuki Niteliği: Dava, satım sözleşmesinden kaynaklı ayıp iddiasına dayalı satış bedelinden indirim talepli alacak davasıdır. DELİLLER : Dosyada mübrez ------- yevmiye numaralı ihtarname incelendiğinde; davacı--------- tarafından davalı------ davaya konu aracın kusurlu olduğundan bahisle aracı tetkik etmeleri ve ifa etmeleri gereken düzeltmeleri yapmaları için çekildiği anlaşılmıştır. Dosyada mübrez ---- tarihli fatura incelendiğinde; taraflarının ---- olduğu, faturanın ----- model araca ilişkin olduğu ve bedelinin ----- olduğu anlaşılmıştır....