satın alındığı tarihteki satış fiyatı ile ayıplı fiyatı arasındaki farkın aracın satış tarihindeki euro kuru ile dava tarihindeki euro kurunun da gözetilerek bugünkü şarkılığının tespit edilerek aynı oranda satış bedelinden indiirm yapılarka, tespit edilecek indirim miktarına ödeme tarihinden itibaren işletilecek en yüksek faizi ile birlikte davalılarca müşterek ve müteselsil olarak davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Yukarıda yapılan açıklamalar, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tüketici tarafından davalı satıcıdan alınan konuta ilişkin sözleşmede taahhüt edilen vasıf ve niteliğe uygun teslim olmamasına dayalı davacı tarafça açılan bedelde indirim talepli davada, davacının davalıdan satın almış olduğu taşınmazın 17,5 m² eksik olarak teslim edildiği, bu ayıplı ifa nedeni ile davacı tarafından bedel indiriminin talep edildiği, taşınmazdaki metrekare eksikliği eksik iş olmayıp, bu hususun davacının satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp niteliğinde olduğu, taraflar arasında kararlaştırılan sözleşme tarihi itibariyle 6502 sayılı Kanun hükümlerinin somut olaya uygulanması gerekeceği, satım tarihi ile dava tarihi arasında 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığı gibi ayıplar yönünden de tüketicinin ayıbı belirli bir sürede ihbar yükümlülüğü bulunmadığı, davacı tüketicinin 6502 sayılı yasanın 11/1- b maddesi uyarınca zararını talep edebileceği, bilirkişi tarafından...
Mahkemece, yanlar arasındaki satım akdi nedeniyle önce 113.500.00 YTL bedelli çek verildiği, satılanda bulunan ayıp nedeniyle yapılan anlaşma neticesinde satış bedelinde indirim yapılarak 106.185.00 YTL bedelli ikinci bir çekle ilk çekin değiştirildiği, davacının seçim hakkını bedelde indirime gitmek suretiyle kullandığı, bundan sonra sözleşmenin feshini talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 05.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; taşınmazın ayıpsız misli ile değişme imkanının bulunmama gerçeği ile taleplerinin satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme şeklinde değiştirilmesi, taşınmazın satış tarihi olan 02/05/2006 tarihi itibari ile satış bedelinin 46.200,00- TL olduğu ve o tarih itibari ile mevcut ayıp nedeni ile %25 değer kaybının olduğu belirlenmiş olmakla, 11.542,86- TL değer kaybı mevcut olup bu bedelin taşınmazın satış tarihi olan 02/05/2006 tarihinden itibaren (bu tarihte ödenmemesi gerekir iken fazladan ödenmiş olması sebebiyle) davalının tacir olması sebebiyle işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline dair ıslah dilekçesi sunmuş olduğu görülmüştür....
Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; taşınmazın ayıpsız misli ile değişme imkanının bulunmama gerçeği ile taleplerinin satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme şeklinde değiştirilmesi, taşınmazın satış tarihi olan 04/05/2006 tarihi itibari ile satış bedelinin 54.484,00- TL olduğu ve o tarih itibari ile mevcut ayıp nedeni ile %25 değer kaybının olduğu belirlenmiş olmakla, 13.121,00- TL değer kaybı mevcut olup bu bedelin taşınmazın satış tarihi olan 04/05/2005 tarihinden itibaren (bu tarihte ödenmemesi gerekir iken fazladan ödenmiş olması sebebiyle) davalının tacir olması sebebiyle işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline dair ıslah dilekçesi sunmuş olduğu görülmüştür....
Bir başka deyişle davacı yüklenicinin yaptığı işin ayıplı olması nedeniyle iş bedelini talep edemeyeceği görüşü ile dava reddedilmeştir. Ayıp, imâl edilen bir eserde veya malda, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin beklediği amaca ve dürüstlük kurallarına göre bulunması gereken vasıfların bulunmaması, bulunmaması gereken vasıfların ise bulunmasıdır. Şayet, imâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu'nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. Bu hakkın kullanması için iş sahibi tarafından ayrı bir dava açılabileceği gibi, yüklenici tarafından aleyhine açılmış olan bir davada da bu hususu def'i olarak ileri sürebilir....
... plakalı aracın satış bedelinden ayıp oranında indirim yapılmak suretiyle, bilirkişi raporundan sonra artırılmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) 27/11/2019 tarih, 2018/696 Esas ve 2019/714 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesinin 1. fıkrası (b) bendinin 2. maddesi uyarınca yeniden karar verilmesi gerekmekle, davanın kısmen kabulü ile 30.000,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine; fazlaya dair istemin reddine, karar verilmiş ve söz konusu hüküm davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir. 1-Eldeki davada; davacı, dava konusu aracın gizli ayıplı olduğu gerekçesiyle ayıplı aracın misli ile değişimini, mümkün olmadığı takdirde bedel iadesini, söz konusu talebinde kabul edilmemesi halinde ayıp oranında bedelde indirim yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Bilirkişi raporuna göre nispi metod yöntemi kullanılarak yapılan hesaplamada 9.000,00- TL indirim yapılaması gerektiği anlaşılmakla bedelde indirim talepli açılan davanın kabulü ile 9.000,00- TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek vermek gerektiği..." şeklindeki gerekçe ile, davanın kabulü ile; 9.000,00- TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair karar verilmiştir....
Mahkemece, işin ayıplı yapıldığı ve ayıp ihbarının da süresinde bildirildiği ve yargılama sırasında bilirkişi kurulundan alınan rapor doğrultusunda tarafların %50'şer oranda kusurlu oldukları benimsenmekle birlikte davacı yanca tazmini talep edilen kalemlerin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Öncelikle mahkemenin kabulünün aksine dosya kapsamına göre yüklenicinin, BK'nın 357/III. maddesi uyarınca uyarı görevini yaptığı kanıtlanamadığından oluştuğu tesbit edilecek zarardan tümüyle sorumlu tutulması gerekmektedir. Ne var ki, mahkemece, ileri sürülen ayıpların niteliği ve giderilme bedeli hakkında herhangi bir inceleme yapılmış değildir. Oysa BK'nın 360/II. maddesi hükmüne göre iş sahibinin eserdeki ayıp nedeniyle bedelde indirim talebine hakkı olduğu gibi, yüklenicinin kusurunun varlığı halinde oluşan diğer zararlarının tazminini de isteyebilir....