Dava; ayrı yaşamda haklılık nedenine dayalı olarak açılmış, tedbir nafakası talebine ilişkindir. Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır. (TMK m.195) Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. (TMK m.197 ) Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği, her iki eşin birliğin giderlerine katılma zorunluluğu vardır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "1- ASIL DAVA VE KARŞI DAVANIN AYRI AYRI KABULÜ İLE; tarafların TMK'nun 166/4 maddesi uyarınca BOŞANMALARINA, 2- Müşterek çocuğun velayetinin davacı- karşı davalı anneye bırakılmasına, 3- Velayeti davacı- karşı davalı anneye verilen müşterek çocuk ile davalı- karşı davacı baba arasında şahsi münasebet tesisine, 4- 12.11.2019 Tarihli celsede müşterek çocuk yönünden hükmedilen 300,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, 5- Yasal şartları oluşmadığından davacı- karşı davalı kadın lehine tedbir/ yoksulluk nafakası ve maddi- manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE,"karar verilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından tarafların istinaf istemlerinin HMK. 353/1- b-1 maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİ gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; davalı eşin zaman zaman küsüp davacı ile konuşmadığını, müşterek evin ve çocukların geçimini sağlamadığını, davacının ailesinin yardımı ile geçindiğini belirterek, davacı için aylık 1.500 TL ve müşerek çocuk için aylık 1.000 TL tedbir nafakasının takdir edilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı eşi ile aynı evde yaşamaya devam ettiklerini, müşterek evin ve çocukların tüm ihtiyaçlarını karşıladığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir....
-TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın belirtmiş olduğu Burçak adında bir kadınla ilişkisi olduğu yönündeki iddiaların hayal ürünü olduğunu, çocukları için maddi ve manevi tüm desteği verdiğini ve halen vermeye devam ettiğini, günlük işlerde çalıştığını ve aylık gelirinin 5.000,00.-TL olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; "Tüm bu yasal düzenlemeler doğrultusunda dosya kapsamı değerlendirildiğinde; davalı erkeğin daha önce açtığı boşanma davasında davanın reddine karar verildiği ve tarafların sonrasında ayrı yaşamaya devam ettikleri, davacının ve reşit olmayan müşterek çocuk Büşra Şahin'in maddi ihtiyaçlarıyla gereği gibi ilgilenmediği dosya kapsamından ve özellikle tanık İbrahim'in beyanlarından anlaşılmıştır....
Boşanmaya neden olan olaylarda Asıl dosya davacısı T1 ve birleşen dosya davacısı T3 eşit kusurlu olmaları nedeni ile tarafların maddi ve manevi tazminat taleplerinin AYRI AYRI REDDİNE," karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı - davalı kadın; kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi ile lehine takdir edilen nafakaların miktarları; Davalı - davacı koca; kusur belirlemesi, kadının davası ile kendi davasında reddedilen talepleri yönlerinden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: 1- Davacı - davalı kadın tarafından hükme karşı, tedbir nafakası, iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ve kusur belirlemesi yönlerinden istinaf yasa yoluna başvurulmuş ise de; Dairemizce verilen 23/10/2020 tarihli ve 2019/2312 Esas, 2020/2525 sayılı kaldırma kararından önce ilk derece mahkemesince verilen karara karşı kadın tarafından bu yönlerden istinaf yasa yoluna başvurulmamıştır....
Dava açılmakla ayrı yaşamaya hak kazanan davalı davacı kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre usul ve yasaya uygun olmakla bu yöndeki tarafların istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine, Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz....
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Tedbir nafakasında eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK md. 186/son) Davacı eşin ekonomik durumunun davalı (kocadan) daha iyi olması ya da aynı olması, davalı kocayı tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ancak, hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde bu husus dikkate alınmak zorundadır. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir ( TMK. md. 4 )....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından tarafların istinaf isteminin HMK. 353/1- b-1 maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİ gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından tarafların istinaf isteminin HMK. 353/1- b-1 maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİ gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....