DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, kadın lehine tedbir nafakası takdirine ilişkin gerekçede sehven "kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmetmek gerektiği" belirtilmiş ise de yoksulluk nafakasının reddine ilişkin gerekçede kadının yoksulluk nafakası talebinin reddedildiği belirtilmiş olup, tedbir nafakası gerekçesinde kadın lehine tedbir nafakasına hükmetmek gerektiği yerine kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmetmek gerektiği şeklinde yazılması mahallinde her zaman düzeltilebilecek maddi hata niteliğinde olduğu bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından tarafların istinaf isteminin HMK. 353/1- b-1 maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİ gerektiği...
Dosyadaki yazılara,hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine ve özellikle kurum memurlarınca düzenlenen ve aksi kanıtlanamayan denetimi raporu ile zabıta araştırma tutanakları, davalı ve boşandığı eşinin boşanmadan sonraki bir tarih olan 2006 yılında Nüfus kayıt sistemine bildirdikleri adreslerin 2012 yılına kadar aynı adres olması, medula kayıtları ve tüm dosya kapsamından davalının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşamaya devam ettiklerinin anlaşılması, icra inkar tazminatının takip konusu asıl alacak miktarı esas alınarak belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığının anlaşılmasına göre usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılan hükme yönelik davacı kurum vekilinin ve davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 'nın 353/1- b-1. maddesi gereğince AYRI AYRI esastan reddine karar vermek gerekmiş, açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur...
Sözü edilen tedbir nafakası, boşanma kararının kesinleşmesi ile sona erer. Takip dayanağı ilam da bu madde hükmüne göre verilmiş tedbir nafakasını kapsamaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, somut olayda davalı eş ve müşterek çocuk için dava tarihinden itibaren hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası .boşanma hükmünün kesinleştiği 30.05.2002 tarihine kadar devam edeceğinden ve borçlunun da herhangi bir ödeme iddiası bulunmadığına göre alacaklının bu miktar için takibe devam etmesinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır. O halde, mahkemece şikayetin reddi yerine yazılı gerekçe ile, işlemiş nafaka alacağı ve bu alacağın faizi yönünden takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nm 366. ve HUMK'nın 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 06.03.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
yükseltilmesine, aylık 500,00TL tedbir nafakasının tahsilde tekerrür olmamak şartıyla boşanma kararı kesinleşinceye kadar davalı kocadan alınarak davacı kadına ödenmesine, aylık 500,00TL nafakanın boşanma kararı kesinleştiği tarihten itibaren yoksulluk nafakası olarak davalı kocadan alınarak davacı kadına ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Mahkememizin 19/11/2021 ara kararı ile tarafların müşterek çocuğu Begüm Eylül için hükmedilen aylık 350,00TL tedbir nafakasının, boşanma kararı kesinleşinceye kadar aynen devamına boşanma kararı kesinleştiği tarihten itibaren iştirak nafakası olarak aynen devamına, davalı kocadan alınarak davacı kadına ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Mahkememizin 19/11/2021 ara kararı ile tarafların müşterek çocuğu Ecem Öykü için hükmedilen aylık 350,00TL tedbir nafakasının, boşanma kararı kesinleşinceye kadar aynen devamına boşanma kararı kesinleştiği tarihten itibaren iştirak nafakası olarak aynen devamına, davalı kocadan alınarak davacı...
Davada, davalının ilgisizliği nedeniyle ayrı yaşamaya başladıkları, davalının ihtiyaçlarına bir katkısı olmadığı ileri sürülerek, eş için 450,00 TL, müşterek çocuk için 250,00 TL tedbir nafakasının tahsiline karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile eş için 150,00 TL ve 2005 doğumlu müşterek çocuk için ise 200,00 TL tedbir nafakasının tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, TMK'nun 197/2.maddesine dayanan tedbir nafakası talebine ilişkindir. TMK'nun 197/2.maddesine göre, birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyor ise hakim eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin malların yönetimine ilişkin önlemleri alır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı olan karşılıklı boşanma davasında (TMK m.166/1)davacı-karşı davacı taraf, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası, reddedilen tedbir ve iştirak nafakası talebi, kişisel ilişki kararına yönelik, davalı-karşı davacı taraf; erkeğin kabul edilen asıl davası, reddedilen karşı davası, kusur tespiti, tedbir nafakası miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile velayet yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından tarafların istinaf isteminin HMK. 353/1- b-1 maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİ gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Ancak, davanın evlilik birliği devam ederken ayrı yaşamaya dayalı tedbir nafakası niteliğinde olduğu, taraflar arasında gerçekleşmiş kesinleşmiş boşanma davası bulunmadığı, müşterek çocuklar yönünden iştirak nafakasının boşanmanın kesinleşmesinden sonra hüküm ifade etmesi nedeniyle sadece tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken “karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına” karar verilmesi doğru değilse de; bu konunun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün 2. maddesindeki “karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına” ifadesinin hükümden çıkartılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Öte yandan tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilik süreleri dikkate alındığında davalı kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası miktarının az olmadığı anlaşılmakla davalının katılma yolu ile istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Cevap dilekçesi: Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; Engelli kardeşinden dolayı bakım aylığı alınması gerekçesiyle kendisini evden gönderdiğini, ikinci eş olarak aldığı Elmas Varol olarak yaşamaya başladığını, eve dönmek istemesine rağmen davacı ile birlikte yaşadığı kadının buna izin vermediğini, maddi manevi ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini, Elmas Varol isimli kadın ile birlikte yaşadığını, çocuklarının üvey anne yanında yaşamaya zorlandığını, ikinci eşten çocuklara dahi bakmak zorunda bırakıldığını, tüm bu nedenlerle davanın reddi ile aylık 500TL tedbir - yoksulluk nafakasına, 50.000TL maddi - 50.000TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Davanın reddine, dava tarihinden 12/09/2019 tarihine kadar kadın için aylık 300TL tedbir nafakasına, 12/09/2019 tarihinden itibaren aylık 400TL ye yükseltilmesine karar verilmiştir....