"İçtihat Metni" - Y A R G I T A Y İ L A M I – MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasında ... Asliye Ticaret ve ... Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, haksız yere elde bulundurulan bono ile yapılan takip nedeniyle, borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Asliye Ticaret Mahkemesince dava değerinin görev sınırının altında kaldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın mal varlığına ilişkin olduğu ve 6100 sayılı yasanın 2. maddesine göre mal varlığı davalarında Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 6100 Sayılı HMK.'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dosya içeriğine göre uyuşmazlık, ayıplı mal satımı iddiasıyla davacı aleyhine açılan sözleşmenin iptali ve alacak davası sonrasında kurulan hüküm nedeniyle davacıya yönelik olarak yapılan haksız hacizden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalılar aleyhine, davacının ayıplı mal satımına neden oldukları iddiasıyla dava açılmıştır. Uyuşmazlığın çözümünde sigorta hukukunun uygulanma yeri bulunmamaktadır.Bu nedenle temyiz inceleme görevi Yüksek 4. Hukuk Dairesine ait olmakla beraber anılan dairecede gönderme kararı verilmiş olmakla temyiz inceleme yerinin belirlenmesi için dosyanın HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU'NA gönderilmek üzere Yüksek Birinci Başkanlığa SUNULMASINA 20.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı ve katkı payı alacağı isteğine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225. maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesiyle sona erer. Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur....
Az yukarıda belirtilen kanun maddeleri uyarınca, mal rejiminin sona erdiği tarihte 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu yürürlükte bulunduğundan ve davada TMK.nun 225/1. maddesine dayalı ölüm nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi istendiğine göre, görülmekte olan davada Aile Mahkemesi görevlidir. Davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken bu husus düşünülmeden Asliye Hukuk Mahkemesi olarak yargılamaya devam edilip, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 25.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Her şeye rağmen İİK nun 277 ve devamı maddelerindeki koşullar aranmadan açılan hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptali ile ilgili davaların kabul edilmesinin bir sakıncası da; Alacak veya tazminat alacaklısı olduğu iddiasında olan davacının açmış olduğu asıl alacak veya tazminat davasını kaybetmesi, borçlu olduğu iddia edilen davalının aciz içinde olmaması, iptale konu mal ve hak haricinde alacağı karşılayacak alacak miktarından çok daha fazla mal veya hakkının bulunması halinde, iptale konu mal veya haklarla ilgili borçlu sayılan davalı ile 3. kişinin tasarruf haklarının kısıtlanması sonucu zarara uğrayacak olmalarıdır. Bu zararı kim karşılayacaktır?...
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK m. 229) ve denkleştirmeden (TMK m. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK m. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK m. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK m. 236/1). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur. Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK m. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi ... ile .... aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair .... 4. Aile Mahkemesi'nden verilen 28.11.2014 gün ve 121/620 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen mallar nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal rejiminin tasfiyesi ... (... ile ... aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Malatya 1. Aile Mahkemesinden verilen 10.06.2011 gün ve 406/454 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Davacı ... vekili tarafından davalı ... aleyhine açılan mal rejiminin tasfiyesinden doğan alacak davasının yapılan yargılaması sonunda mahkemece davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Ne var ki, temyizden feragat yetkisine sahip olduğu dosya arasındaki vekaletname ve yetki belgesi ile anlaşılan davacı vekili Avukat ...ın Malatya 1....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Ceza Mahkemesi SUÇ : Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak HÜKÜM : Sanığın İİK'nun 337/a maddesi gereğince 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına Hükmün temyizi kabil olması ve yasa yolunda yanılmanın hak kaybı doğurmaması nedeniyle sanığın 09.07.2013 tarihli talebi temyiz talebi sayılarak yapılan incelemede, İİK'nun 74. maddesine göre; "Mal beyanı, borçlunun gerek kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde bulunan mal, alacak ve haklarından borcuna yetecek miktarın tür, mahiyet ve vasıflarını ve her türlü kazanç ve gelirlerini ve yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini icra dairesine bildirmesidir."...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İNEGÖL İCRA MAHKEMESİ Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan sanık ...’in beraatine karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: İcra ve İflas Kanunu’nun “Beyanın muhteviyatı” başlıklı 74.maddesindeki, “Mal beyanı, borçlunun gerek kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde bulunan mal ve alacak ve haklarında borcuna yetecek miktarın nevi ve mahiyet ve vasıflarını ve her türlü kazanç ve gelirlerini ve yaşayış tarzına göre geçim membalarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile veya şifahen icra dairesine bildirmesidir.” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında,sanığın tüm bu unsurları taşıyan, 29.1.2008 tarihli mal beyanı dilekçesinde .... plaka sayılı motosikletini bildirmemesi nedeniyle isnat edilen suçun oluştuğu...