Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi gereğince(6100 s.lı HMK'nun 30. m) bekletici mesele yapılmalıdır. Bu itibarla; tarafların boşanmalarına ilişkin mahkemenin 6/11/2018 tarih, 2018/437 Esas 2018/656 Karar sayılı kararının henüz kesinleşmediği, kararın istinaf edilmesi üzerine dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11....
Somut olayda; davacı kadın eldeki davada davalı adına kayıtlı bir kısım taşınmaz ve araçtan kaynaklanan alacak talebinde bulunmuş, Serik Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2019/218 esas sayılı dava dosyasından tefrik edilen davada ise 2 taşınmaz ve 3 adet araç için mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talebinde bulunmuştur. Her iki davanın tarafları aynı kişiler ise de, dosya kapsamından iki ayrı davada dava konusu edilen mal varlıklarının aynı olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Derdestlik koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin mevcut dosya kapsamı ile değerlendirilmesi mümkün değildir....
TMK.’nun 227. maddesinde “eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık olmaksızın katkıda bulunmuşsa tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiyesi sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıcındaki değeri esas alınır.” Türk Medeni Kanununun yürürlüğü ve uygulama şekli hakkındaki 4722 Sayılı Yasanın 10. maddesinde “TMK.’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabi oldukları mal rejimi devam eder....
Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte son bulmuştur. (TMK.nun 225/2.md) Taraflar arasında, 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı , başka mal rejimi seçmediklerinden bu tarihten boşanma davasının açıldığı tarihe kadar yasal edinilmiş malları katılma rejimi geçerlidir. (TMK.nun 202.md ) Dava konusu taşınmazlar, evlilik birliği içinde mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiştir. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut delillere göre, dava konusu taşınmazların edinilmesine davacının çalışması sonucu katkıda bulunduğu ve yaptığı katkı oranı usulüne uygun olarak bilirkişi raporunda belirlenmiş olduğundan davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından reddine, Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; davalı vekili 11.02.2005 tarihli cevap dilekçesinde “…müvekkilimiz eşine olan sevgisi nedeniyle eşi adına bir adet daire almış....
Mahkemece, mal rejiminin tasfiyesi durumunda davacının ayni hakkının olmayıp alacak hakkının bulunduğu, başka esas sayılı dava dosyasında devam eden alacak davasında davacının yeni malike ihbar etme hakkının bulunduğu, iptali istenen taşınmazların aile konutu olmadıkları gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizce yapılan incelemede 29.3.2010 gün 2009/5722 Esas 2010/1399 Karar sayılı ilam ile yerel mahkeme hükmünü onanmasına karar verilmiş, bu kez davacı vekili karar düzeltme isteğinde bulunmuştur. Görülmekte olan dava, mal rejiminin tasfiyesi sonunda doğacak alacak hakkının ortadan kaldırılması amacıyla muvazalı olarak yapılan tapu devrinin iptali isteğine ilişkindir. Muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karsısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır (B.K.m.18)....
"İçtihat Metni"Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal rejiminden kaynaklanan alacak ... ile ..... aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının reddine dair .......
Söz konusu dosyaların kapsamından da anlaşılacağı üzere tarafların edinilmiş malından (Evlilik içindeki birikim) kaynaklanan alacak için borçluya başlatılan icra takibinde davalı erkeğin alacaklı olduğu, dolayısıyla söz konusu alacağın mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihi olan 14/12/2016 tarihinde davalının uhdesinde olduğu anlaşılmakla, bu haliyli davacının söz konusu alacak üzerinde yalnızca asıl alacak ile faiz alacağı üzerinde 1/2 oranında katılma alacağı talep edebileceği kanaatine varıldığından Yargıtay 8....
Her şeye rağmen İİK nun 277 ve devamı maddelerindeki koşullar aranmadan açılan hukuki işlemlerin (tasarrufların) iptali ile ilgili davaların kabul edilmesinin bir sakıncası da; Alacak veya tazminat alacaklısı olduğu iddiasında olan davacının açmış olduğu asıl alacak veya tazminat davasını kaybetmesi, borçlu olduğu iddia edilen davalının aciz içinde olmaması, iptale konu mal ve hak haricinde alacağı karşılayacak alacak miktarından çok daha fazla mal veya hakkının bulunması halinde, iptale konu mal veya haklarla ilgili borçlu sayılan davalı ile 3. kişinin tasarruf haklarının kısıtlanması sonucu zarara uğrayacak olmalarıdır. Bu zararı kim karşılayacaktır?...
Bilirkişinin 18/04/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda; davaya konu ... plakalı, *...* şasi numaralı otomobilin üretim kaynaklı GİZLİ AYIPLI MAL olarak değerlendirilmesi gerektiği, aracın onarımı için ödenmesi gereken bedelin iş bu rapor tarihinde 250.000-TL mertebesinde olduğu, davacı yanın uğramış olduğu araçtan mahrum kalma bedelinin KDV dahil 18.750-TL olduğu , otomobilin model yılı ve kullanılmışlık düzeyi göz önünde bulundurulduğunda motorunun bütünüyle değiştirilmesi nedeniyle ikinci el piyasa değerinde azalma olmayacağı görüşlerini bildirir rapor sunulduğu anlaşılmıştır. Dava, davacı tarafça satın alınan 2013 Model ... şasi numaralı ... marka araçta meydana gelen arıza nedeniyle aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesi, mümkün olmaması halinde ücretsiz onarımı ve onarım nedeniyle araçta meydana gelecek değer kaybının ödenmesi ve ayıptan ötürü araçtan mahrum kalınan süre boyunca araç mahrumiyet bedeli/zararı olarak muadil araç kira bedelinin ödenmesi taleplerine ilişkindir....
. - K A R A R - Davacı vekili; taraflar arasında mal alım satımından kaynaklanan ticari ilişki olduğunu, müvekkili şirketin malı eksiksiz olarak teslim etmesine rağmen davalının cari hesap bakiyesini ödememesi üzerine davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; müvekkilinin yetkilisi olduğu şirkete borcu olan davacı şirket ve davacı şirketin kardeş şirketi olan dava dışı bir şirket hakkında icra takipleri başlatılması nedeniyle davacı şirketin de müvekkili hakkında icra takibi başlattığını, davacı şirketin alacak talebinin haksız olduğunu, müvekkiline iddia edilen mal tesliminin yapılmadığını, müvekkiline daha önce gönderilen mal bedelinin iki adet çek ile ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir....