İCRA MAHKEMESİ Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan sanık ...’ın İİK’nun 338.maddesi gereğince 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde sanık tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: İcra ve İflas Kanunu’nun “Beyanın muhteviyatı” başlıklı 74.maddesindeki, “Mal beyanı, borçlunun gerek kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde bulunan mal ve alacak ve haklarında borcuna yetecek miktarın nevi ve mahiyet ve vasıflarını ve her türlü kazanç ve gelirlerini ve yaşayış tarzına göre geçim membalarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile veya şifahen icra dairesine bildirmesidir.” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, sanığın 23.11.2007 tarihli mal bildiriminde yaşam tarzına göre geçim kaynak ve olanaklarını belirtmemesi nedeniyle mal beyanının, İİK’nun...
ın İİK'nun 338.maddesi gereğince 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde sanık tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: İcra ve İflas Kanunu'nun "Beyanın muhteviyatı" başlıklı 74.maddesindeki, "Mal beyanı, borçlunun gerek kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde bulunan mal ve alacak ve haklarında borcuna yetecek miktarın nevi ve mahiyet ve vasıflarını ve her türlü kazanç ve gelirlerini ve yaşayış tarzına göre geçim membalarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile veya şifahen icra dairesine bildirmesidir." şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, sanığın 1.11.2007 tarihli mal bildiriminde yaşam tarzına göre geçim kaynak ve olanakları ile borcu ne şekilde ödeyeceğini belirtmemesi nedeniyle mal beyanının, İİK'nun 74.maddesinde düzenlenen şartları taşımadığı gözetilmeksizin...
Hukuk Dairesinin ve Dairemizin uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşlerin arasındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesinin ve buna bağlı alacak davalarının görülebilirlik ön koşuludur. Mal rejimini sona erdiren boşanma davasının derdest olduğunun anlaşılması durumunda usul ekonomisi ilkesi gereğince (6100 sayılı HMK mad. 30) bekletici mesele yapılmalıdır. Henüz mal rejimi davası derdest iken açılan ve devam eden boşanma davasının bulunması halinde, boşanma davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiği hususu öteden beri Yargıtay 8. Hukuk Dairesince ilke olarak kabul edilmektedir. (Yargıtay 8....
Mahkemece, dava konusu şirketin 02.06.2000 ile 18.05.2004 tarihlerindeki sermaye artırımı nedeniyle davalı eşin pay değişimi (1240/2000-668/1120) dikkate alınarak 572 payın edinilmiş mal olduğu gerekçesiyle pay değeri üzerinden yazılı şekilde katılma alacağı tespit edilmiş ise de açıkça görüleceği üzere paydaların farklı olması nedeniyle edinilmiş payın 572 olarak belirlenmesi maddi hata olduğu gibi yukarıda açıklanan tarihler arasında sermaye artırımı yapılıp yapılmadığı artırılmışsa hangi mal grubundan karşılandığı karın sermaye artırımında ya da yatırımda kullanılıp kullanılmadığı gereği gibi araştırılmamış, 01.01.2002 tarihinden mal rejiminin sona erdiği 28.05.2003 tarihine kadar şirket bilançoları incelenerek davacının tasfiye alacağı usulüne uygun olarak belirlenmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminden Kaynaklanan Alacak ... ile ... aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının kabulüne dair ... 1. Aile Mahkemesi'nden verilen ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı ... vekili, 61 nolu bağımsız bölüm nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur. Davalı ..., davanın reddini savunmuştur....
K A R A R Davacı vekili, evlilik birliği içinde davalı eş adına edinilen 1357 ada 10 ve aynı ada 11 parselde kayıtlı taşınmazlar ile 06 BR 8243 plaka sayılı araç nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 20.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu gayrimenkul yönünden alacak talebi yerinde görülmediğinden reddine, dava konusu araç nedeniyle 8.276,49 TL artık değere katılma alacağının, karar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK mad. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, yetkiyi düzenleyen 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 214/2. maddesi hükmüne göre, eşler veya mirasçılar arasındaki mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme yetkilidir. Buna göre, mal rejiminin tasfiyesi davalarında yetki, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre değil, özel düzenlemenin yer aldığı Türk Medeni Kanunu'na göre belirlenmelidir. Somut olayda; eşler ... 2. Aile Mahkemesinin 28.04.2015 tarihli ve 2015/150-356 Esae-Karar sayılı ilamı ile boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma ile sona ermiştir. Buna göre, Mahkemece, boşanmaya karar veren ... Aile Mahkemesinin yetkili olduğu gözardı edilerek, davanın yazılı gerekçeyle yetki yönünden usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi ... ile ... aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının kabulüne dair...... 10. Aile Mahkemesi'nden verilen 14.10.2014 gün ve 973/713 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen şirket hissesi nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulü ile, 103.669,63-TL alacağın 25.12.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Eşler, 18.01.1989 tarihinde evlenmiş, 25.11.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son)....
vekili, evlilik birliği içinde edinilen taşınmazlar nedeniyle 10.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, taraflar arasındaki boşanma davasının derdest olduğu, gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225.maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesiyle sona erer. Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir....
Mahkemece, "edinilmiş mal nedeniyle eşe tanınan hak mülkiyet hakkı olmayıp, malın artık değerinden kaynaklanan alacak hakkı olduğunu, edinilmiş mal nedeniyle davacı eşin ancak alacak davası açabileceğini, bu nedenle tapu iptali ve tescil davası açamayacağını, diğer taraftan taşınmazın muvazaalı olarak üçüncü kişiye devredildiğini, TMK'nun 241. maddesi gereğince eşin üçüncü kişiye karşı da dava açma hakkı bulunduğunu, ancak, taşınmazın açılacak davada kendi adına tescili değil, davalı eş adına tescilinin talep edilmesi .//.. 2012/7074-2013/1462 -2- gerektiğini, bu nedenle isteğin yerinde olmadığını" gerekçe göstermek suretiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, dava dilekçesinin kapsamı ve mahkemenin kısmi gerekçesinden de açıklandığı üzere genel muvazaaya dayalı 818 sayılı BK.nun 18. (6098 s....