İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda; Dava, dava konusu bağımsız bölümün ayıplı olduğu iddiasına dayalı bedelde indirim istemine ilişkindir....
Zira bu gibi durumlarda taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin ivazlı (bedel karşılığı) yapıldığı değil, bağış amaçlı veya mirasçıların bazılarından mal kaçırmak amacı ile yapıldığı kabul edilir. Böyle olunca da uyuşmazlıkta 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uygulama yeri bulur. Karşı davacılar tarafından sözleşmedeki amacın mirasçılardan mal kaçırmak olduğu ve sözleşmenin muvazaa ile illiyetli olduğu savunulmuş ise de satış vaadi sözleşmesinde satış bedelinin ödendiği belirtilmekte olup karşı davacılar tarafından bunun aksi kanıtlanmış değildir. Muris ...'ün dava konusu taşınmaz dışında taşınmazlarının da bulunduğu dosya içerisindeki tapu kayıtlarından anlaşılmaktadır....
Bu durumda iddianın ileri sürülüş biçimi itibari ile dava, davacı adına satış vaadi sözleşmesine göre tescili yapılan taşınmazlardaki hukuki ayıp niteliğinde bulunan ipoteklerin fekki, tapunun sınırlandırma olmaksızın davacıya verilmesi yani ayıbın giderilmesi istemine ilişkindir. Davacının sözleşme kapsamına göre tapu iptal ve tescil talebi yoktur. Dolayısıyla Bakırköy 6. Tüketici Mahkemesinin taşınmaz satış sözleşmesindeki edimlerin yerine getirilmesi suretiyle başkaca tüketici işlemi kalmadığı, uyuşmazlığın bankacılık sözleşmesi kapsamında tesis edilen ipoteğin fekki talebini kapsadığı yönündeki tespitlere dayanarak görevsizlik kararı vermesi hatalıdır. Somut olayda, davacı taraf kredi sözleşmesinin tarafı olmadığından, Bankacılık Kanuna göre çözümü gereken uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yukarıda da bahsedildiği üzere uyuşmazlık davacı ile davalı Garanti-Koza arasında imzalanan satış vaadi sözleşmesi kapsamında ayıbın giderimine ilişkindir....
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava, 4077 sayılı Kanun çerçevesinde, satın alınan maldaki ayıp iddiasına dayalı bedel indirimi istemine ilişkindir. Davacı, teslim anında tespit ve ihbar olunan bir kısım imalat hatalarını 10.830,00TL lik fatura karşılığında kendisinin tamir ettirdiğini ve bir kısım ayıpların ise halen mevcut bulunduğunu ileri sürmüştür. Mahkemece, taşınmaz üzerinde keşif incelemesi yapılmış, ve keşif anında üretim hatası olduğu tespit edilen ayıpların taşınmazın değerini azalttığı ve giderilmesi için 9.060,00TL nin gerektiği tespit olunmuş, bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....
ilişkin olarak: Eğer Mahkemece davalı yüklenici tarafından eserin ayıplı imal edildiği, davacı işsahibi tarafından da geçerli bir ayıp ihbarının yapıldığı kabul edilecek olursa, davacı işsahibi tarafından davalı yükleniciye gönderilen 05.05.2020 tarihli noter ihtarnamesinde ayıplı eser iddiasına ilişkin istenen ayıp bedeline ve ayıbın ne olduğuna yer verilmediği için (yukarda teknik bilirkişi tarafından tespit edilen ayıp bedelinin) ayıplı imalat bedeli için temerrüt tarihinin dava tarihi olacağı, " yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.Bilirkişi heyetinin 10.07.2023 tarihli 2.ek raporunda özetle, " Taraflar arasında TBK m. 470 vd. hükümlerince eser sözleşmesinin kurulduğu; sözleşmeye göre davacının “işsahibi”, davalının ise sıfatını haiz olduğu, Davacı işsahibinin, eser sözleşmesi kapsamında davalı yükleniciye fazla olarak eser bedeli ödendiği ve ayrıca eserin ayıplı olduğu iddiasında bulunduğu, İşin bedelinin ne olduğu, davacı tarafından fazladan ödenen bir bedelinin olup olmadığı, varsa...
Bütün bu anlatılanlara göre, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin davacı ile dava dışı... arasında düzenlendiği, davacı ile davalı arsa sahipleri arasında 4077 Sayılı Yasa kapsamında herhangi bir satış yahut hizmet ilişkisinin bulunmadığı, davacının davasını davalıların haksız eylemleri iddiasına dayandırdığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 01.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Dava, alım satım sözleşmesinden kaynaklanan ayıp nedeni ile tazminat istemine ilişkindir. İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARARLAR: Davanın açıldığı, Akhisar Asliye Hukuk Mahkemesince, dava konusu traktördeki gizli ayıp iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olduğu, ticaret mahkemelerinin görev alanlarına giren uyuşmazlıklara bakma görev ve yetkisinin Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu kararı gereği il mülki sınırlarında bulunması dolayısıyla Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinde olduğu, görevin dava şartlarından olup davanın her aşamasında kendiliğinden nazara alınması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Dosyanın gönderildiği, Manisa Asliye Ticaret Mahkemesince, davacının tacir olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın mutlak ticari dava olmadığı, davanın genel hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği, ticari dava niteliği bulunmayan davaya bakmakla Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiştir....
İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre; dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin hile ile yapıldığı iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkindir. Buna göre, somut uyuşmazlığa ilişkin istinaf başvurusunu değerlendirme görevinin 01.09.2020 tarihinde yürürlüğe giren Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 25/06/2020 tarihli, 564 ve 586 sayılı Bölge Adliye Mahkemeleri İş Bölümü Kararı gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin görev alanında kaldığı, işbölümü yönünden Dairemizin görevli olmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1- Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, 2- Dava dosyasının İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, Dair; dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 05/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etm... sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra hemen (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir. 6098 sayılı TBK.’ nun 223. maddesinde öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SONUÇ: Dava, dava dilekçesinde gösterilen ve davacı tarafça , davalıdan satın alınana araçta üretim hatası bulunduğu iddiasına dayalı aracın misli ile değiştirilmesine, yahut ayıp oranında satış bedelinden indirime karar verilmesine, ayıp oranında satış bedelinden indirime karar verilmesi halinde ise davacıya iade edilecek meblağın davalıdan avans faiziyle alınarak davacıya verilmesine, mahrum kalınan menfaat ve onarım bedellerinin fatura tarihi itibariyle işletilecek avans faizi ile davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Mahkememiz dosyasının yargılaması sırasında dava konusu aracın başında refakate re’sen seçilen üç makine/otomotiv mühendisi bilirkişi alınarak keşif yapılarak rapor düzenlenmesine karar verilmiştir....