(HGK, E.2003/4-676-K.2003/639 sayılı kararında açıklandığı gibi) Mahkemece, "davacı talebinin, harici satış sözleşmesi uyarınca ödenen bedelin iadesi değil, icra dosyasına ödenen bedelin iadesi talebine yönelik olduğu; kaldı ki harici satış sözleşmesinde ödenen bedelin bu davanın konusu olduğu değerlendirilse bile, senedin borçluya geri verilmiş olmasının borcun da ödenmiş sayılacağı" gerekçesine yer verilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; uyuşmazlığın niteliğine göre, davacı tarafından verilen 20.000-TL'nin karşılığında davalı tarafından tanzim olunan bononun ödenip ödenmediği ve buna göre aracın davalı tarafından geri alınıp alınmadığı hususunun esas itibariyle önsorun-ön mesele şeklinde değerlendirilip çözümü ile uyuşmazlık giderilmelidir. Kırılma noktası, 10/12/2003 tarihli belgede, 20.000-TL'lik bononun davalıya iade kaydı bulunmasına rağmen, davalı tarafından davacıya bir ödeme kaydının bulunmadığı hususudur....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Asıl davada; taraflar arasında harici şekilde yapılan araç alım-satım sözleşmesinden kaynaklanan bedelin tahsili talep edilmekte iken, birleşen davanın davacısı satışa konu aracın bedelinin davalı tarafından ödenmediğini ve 2,5 yıldır kullandığını, bu süresi içinde ödenmemiş vergi cezaları, aracın davalı tarafından kullanım bedeli ve araçta oluşan değer kaybı olarak toplam 9.250 TL talep ve dava edilmiştir. Mahkemece; asıl dava yönünden; araç bedeli olarak asıl davanın davacısı tarafından banka havalesi yoluyla gönderilen bedelin davalıdan tahsiline karar verilirken, birleşen dava yönünden kısmen kabulü cihetine gidilerek aracın davalıda iken ödenen vergi ve cezalar için 2020 TL ve aracın kullanma bedeli olarak 9.000 TL ve yine kıymet kaybı olarak 1.000 TL'sinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir....
Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 346. maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır.” düzenlemesini içermektedir. Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan malın ayıplı olması ve çalıştırılamamasından kaynaklanan ödenen bedelin iadesi davası olup, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair karar verilmiş, verilen karara karşı her iki taraf vekili de istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. 23.12.2019 tarihli sayman mutemedi alındısına göre davalı avukatı tarafından 5.440,89 TL istinaf peşin karar harcı ve 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı yatırıldığı, ancak davacı avukatı tarafından hiç harç yatırılmadığı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi gereğince yapılan inceleme sonucunda anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki harici araç satım sözleşmesinden kaynaklı aracın mülkiyetin tespiti ile tescili, bunun mümkün olmaması halinde ödenen satış bedelinin iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, davalı ile aralarında 02.05.2012 tarihinde ... plakalı aracın 14.500,00 TL karşılığında satışı konusunda "Ön Satış Sözleşmesi" imzaladıklarını, davalıya sözleşme kapsamında peşinat olarak 5.166,00TL ödediğini, bakiye kısmı ise kredi kartından peyder pey çektirdiğini ve toplam 13.141,00TL ödeme yaptığını, sözleşmeye göre aracın zilyetliğinin kendisine teslim edildiğini ancak sözleşmede "sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren de azami beş gün içinde satış muamelesi ikmal olunacak...
. - K A R A R - Dava, araç bedeli avansı olarak davalı şirkete verilen 20.05.2004 keşide tarihli çek ile ödenen 250.00 YTL bedelin, araç teslim edilmediği gerekçesiyle iadesi için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı vekili, davaya konu çekin sebebinin davacının, davalı şirket yetkilisi ...’den 17.05.2004 tarihinde aldığı nakit borç teminatı olduğunu, araç alım-satım ilişkisi olmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davacının iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine, davacının davasını alacak davasına dönüştürdüğünden, davalının %40 tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....
İBAN numaralı hesabına ödendiğini, müvekkili şirket yetkilisi tarafından ve muhasebe personelleri tarafından sehven fazlaca ödenmiş olan bedelin iadesi için davalı/borçlu taraf ile girişimlerde ve talepte bulunulmasına rağmen herhangi bir tahsilat sağlanamadığını, müvekkili şirket ile davalı arasında araç satım sözleşmesinde satım bedelini belirlemesine rağmen fazlaca ödenen bedeli iade etmeyerek müvekkilin alacağına geç kavuşmasına sebebiyet verdiğini, tüm girişim ve çağrılara rağmen fazla ödenen bedelin tahsilatı sağlanamayınca, davalı tarafa borç bildirim ihbarı yapıldığını, davalının kullanmış olduğu cep telefonuna sms yolu ile borcun ödenmesi bildirildiğini, hem cari hesap, hem ödeme dekontları sunularak yapılan ihbara rağmen alacak tahsil edilemeyince Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün ......
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; "...Dava; araç satış sözleşmesinden kaynaklanan ayıp nedeniyle sözleşmeden dönüp satış bedelinin iadesi, olmadığı takdirde ayıp nedeniyle bedelde indirim istemine ilişkindir. İspat hakkı, yargılamanın temeli olup adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olduğundan yasalarımızda düzenlenmiştir. İspatın konusu, uyuşmazlığın çözümünde etkili olan, tarafların anlaşamadığı ve çekişmeli olan vakıalardır....
iadesi de isteyemeyeceği, davalının bir sonraki fuar için önceden ödenen bedelin mahsubu talebini de kabul ettiği, anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir....
Şu kadar ki; hakiki şahıs olan bir tacir, muameleyi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya muamele, fiil veya işin ticari sayılmasına halin icabı müsait bulunmadığı takdirde borç adi sayılır.” Bu nedenle ticari bir şirketin tüketici olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Görev, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmelidir. Mahkemece ticari dava niteliğindeki davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılamayacağı ve ticari nitelikteki alım-satım sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkta 6102 sayılı TTK' nın 5. maddesi uyarınca asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeden, “Tüketici Mahkemesi” sıfatıyla davaya bakılıp karar verilmesi ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanması doğru görülmemiştir....
-TL olması nedeniyle alınan taşınmazın rayiç değerine göre fazla ödenen 6.000,00.-TL'nin satış bedelinden iade edilmesi istemine ilişkindir. Didim Asliye Hukuk Mahkemesi, 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu gereğince davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğunu belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Didim Sulh Hukuk Mahkemesince, ihtilafın Kat Mülkiyeti Kanunu'na ilişkin olmadığı ve görevli mahkemenin dava niteliğine göre Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu bildirilerek görevsizlik kararı verilmiştir. Somut olayda uyuşmazlık, davacı ile davalı arasında taşınmaz satımına ilişkin sözleşme uyarınca satılan taşınmazın projesinde sözleşmede kararlaştırılan vasıflara sahip olmaması nedeniyle proje tadilatına izin verilmesi veya taşınmazın rayiç değerine göre alıcı davacı tarafından satıcı davalıya ödenen alım satım bedelinden 6.000,00.-TL'lik kısmın iadesi istemine ilişkindir....