Mahkemece, yolsuz olduğu iddia edilen şerhin kaldırılması için, öncelikle bu şerhin dayanağı olan araç satış sözleşmesinin iptalinin talep edilmesi gerektiği, satış işleminin iptaline ilişkin davanın ise, sözleşmenin tarafları olan ... ve ... aleyhine açılacak dava ile mümkün olduğu, dava ve birleşen davada ise satış sözleşmesinin tarafı olan ... davalı olarak yer almadığından, dava ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Birleşen davada davacı "usulsüz vekalete dayalı araç satış işlemine istinaden konulan trafik tescil belgesindeki şerhin iptali, şerh içermeyen şekilde yeniden düzenlenmesini" talep etmiştir. Tescil belgesindeki "...'...
Davacı, dava dışı oğlu ... ile davalı ...’in oğlu dava dışı ...’un ... plakalı aracın ortağı olduklarını, piyasaya olan borçlarından dolayı yapılan icra takipleri neticesinde araç üzerine haciz konulduğunu, borçların davalı ... tarafından ödenmesi, buna karşılık dava konusu 115 ada 2 parsel sayılı taşınmazın adı geçen davalıya devri konusunda aralarında taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ve harici sözleşme yaptıklarını, daha sonra davalı ...’in, sözleşmelere güvenmediğini, kendisini güvence altına almak için önce tapunun devrinin gerektiğini, tapuda devir gerçekleştikten sonra ödemeyi vaad ettiği 50.000,00 TL’yi ödeyeceğini söylemesi üzerine taşınmazı tapuda davalı ...’e devrettiğini, davalı ...’in borcu ödemediği gibi taşınmazı da kardeşi olan diğer davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan temlik işleminin mutlak muvazaa ile batıl olduğunu, davalıların kötüniyetli olduklarını ileri sürerek, tapu iptali ve tescil istemiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Dava, muvazaa hukuki nedenine dayalı olarak davalıya yapılan araç satış işleminin iptali istemine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 6723 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin işbölümünü düzenleyen 26/01/2022 tarihli ve 2022/1 sayılı Kararına ve davanın açıklanan niteliğine göre temyiz inceleme görevi Yargıtay 1. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle dosyanın sözü edilen görevli Yüksek Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 24/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince "Dava; Araç Mülkiyetinin Tesbiti Ve Tescili talebinden ibarettir........Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava TBK 19. Maddesine göre muvazaa sebebi ile sözleşmenin ve trafik tescil iptali ve miras payı oranında tescil istemine ilişkindir.... 01.04.1974 tarihli, ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, bizzat mirasbırakanın üzerinde tapuda kayıtlı olan taşınmazların mirasbırakan ya da vekili (temsilcisi) tarafından aslında bağış olduğu halde satış biçiminde temlik edilmesi durumunda uygulama olanağı bulur. Olay bu açıdan değerlendirildiğinde, dava konusu araçla ilgili temlikin anılan İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamında mütalaa edilmesine olanak yoktur....
Taraflar arasındaki alacak, araç satış sözleşmesinin feshi, mülkiyetin tespiti ve tescili davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı şirket kayyımı, davacı şirket ile davalı arasında imzalanan finansal kiralama sözleşmesine konu aracın kira borçlarının ödenmemesi üzerine davalıya ihtarname gönderildiğini, davalının aracın kati satış sözleşmesi ile devredildiğinden bahisle borcun olmadığını ileri sürdüğünü, kanuna aykırı olarak süresinden önce yapılmış olan araç satışının geçersiz olduğunu belirterek 27.000 kira borcunun davalıdan tahsiline, araç satışının iptali ile davacı şirket adına aracın tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Noterliğinin 9.8.2010/28679 yevmiye nolu satış vaadi sözleşmesinde ve 23.8.2010 tarihli sözleşme ile pay satanlardan ...’a 90.000 TL ve Şengül İşgören’e 75.000 TL olmak üzere toplam 165.000 TL ödenerek davalı adına satış yapıldığını,satış bedeli konusunda taraflar arasında muvazaa yapıldığını belirterek önalım hakkının 165.000 TL üzerinden tanınmasını istemiştir.Davalı vekili ise müvekkil şirketin payı davacının kardeşlerinden 13.4.2011 tarihinde toplam 270.000 TL ödeyerek satın aldığını,dava dilekçesinde dayanılan satış vaadi sözleşmesinin müvekkil şirket ile bir alakasının bulunmadığını, 270.000 TL bedel harç ve masraflar yatırıldığı takdirde davayı kabul ettiklerini savunmuştur....
İcra Müdürlüğü'nün 2014/6732 Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, davalının önce satış bedelini almadım diyerek takibe itiraz ettiğini, daha sonra ise toplam 49.960,00 TL'yi eşine ödediği yönünde ödeme itirazında bulunduğunu, eşi ile boşanma davalarının devam ettiğini, davalı ile eşinin kardeş olmaları nedeniyle aralarında muvazaa bulunduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve haksız itiraz sebebiyle alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının verdiği vekaletnameye istinaden araç satışını gerçekleştirdiğini, satış bedelinin tamamını da kardeşi olan davacının eşine ödediğini, bu nedenle takibin ve davanın haksız olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir....
Davacı vekili, davacının paydaşı olduğu 119 ada 21 parsel sayılı taşınmazda dava dışı Zeynel Abidin Ova’nın 1/4 oranındaki payını 23.01.2017 tarihinde 120.000,00TL bedelle davalıya sattığını, satıştan haricen haberdar olunduğunu, önalım hakkını engellemek amacıyla satış bedelinin tapuda yüksek gösterildiğini ileri sürerek dava konusu payın gerçek satış bedeli üzerinden, önalım hakkı nedeniyle davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili, davacı yanın bedelde muvazaa iddiasının gerçeği yansıtmadığını, taşınmazın gerçek satış bedelinin tapuda gösterilen bedel olduğunu, daha az vergi ödeme saikiyle satış bedeli düşük gösterilen taşınmazların satış değerlerinin emsal gösterilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.07.2004 gününde verilen dilekçe ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.02.2009 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar ... ile ... vekilleri tarafından istenilmekle, tayin olunan 03.11.2009 günü için yapılan tebligat üzerine taraflardan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalılardan ... ve ..., zamanaşımı definde bulunmuş, satış vaadi sözleşmesinin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak düzenlendiğini, açılan davanın reddini savunmuştur....
BK'nun 19.maddesine dayalı davalarda işlemin iptali için sadece üçüncü kişinin değil aynı zamanda dördüncü kişi var ise ona yapılan işleminde muvazaalı olduğunun ispatlanması gerekmektedir. Yine Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir. Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. BK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amaç borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmek ve bu suretle borçludan olan alacağın tahsilini sağlamaktır....