Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Emeklilik öncesinde davacı tarafından borçlanması yapılan analık izin süresinin bedeli ödenerek emekliliğe esas süreye dahil ettirildiği tespit edilmiştir. Dosya kapsamına göre 09.03.2012 günü doğum yapan davacı, doğumdan önce 3 hafta analık izni kullanmış doğum sonrası yasal doğum iznini kullandıktan sonra bir süre de rapor alarak işe gelmemiştir. Rapor bitiminden sonra 17.10.2012 tarihinden emekli olduğu 14.03.2013 tarihine kadar ücretsiz izin kullanmıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda 01.05.2005-14.03.2013 tarihleri arası tüm sürenin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması hatalıdır. Davacının doğum iznine ayrıldığı ve doğum yaptığı tarih kayden belirlenerek analık izni ve raporları nedeniyle çalışamadığı dönem araştırılarak, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 55. maddesinin a ve b bendi kapsamı dışında kalan sürenin tespit edilip, bu sürenin kıdem tazminatına esas süreden mahsup edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır....

    (hamilelik/analık koruması)” olarak adlandırılan sürenin, yukarıda bahsedilen Uluslararası Ek Sözleşme hükmü kapsamında, uzun vadeli sigorta kollarından olan malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından .... sigortasına giriş niteliğinde bir sigortalılık girişidir Bu bağlamda, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesinin son fıkrasında, iş mahkemelerinden verilen hükümlerin Yargıtay tarafından incelenip karara bağlanmasından sonra bu kararlara karşı karar düzeltme yoluna başvurulamayacağı öngörülmüş olup özellikle “....hamilelik/analık koruması)” olarak adlandırılan sürenin uzun vadeli sigorta kollarından olan malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından Alman rant sigortasına giriş niteliğinde bir sigortalılık girişi olması sebebiyle ilamda herhangi bir maddi hata da bulunmadığından, karar düzeltme isteminin reddi gerekir. SONUÇ : Yukarıda yazılı sebepten ötürü karar düzeltme talebinin REDDİNE, 10.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi. ......

      SONUÇ: Hüküm fıkrasının 1. fıkrasının silinerek yerine, "Davanın Kabulü ile davacının ödenmeyen 06.02.2012-28.5.2012 tarihleri arası analık geçici iş göremezlik ödeneğine hak kazandığının tespiti ile bu ödeneğin hakediş tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine" sözcük ve rakamlarının yazılarak, hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 29.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı baba kişisel ilişkinin yatılı kalacak şekilde arttırılması talebinde bulunmuş, mahkemece davası reddedilmiştir. Tarafların 15.09.2009 tarihinde kesinleşen ilamla Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi uyarınca boşandıkları, müşterek çocuk....a'nın velayetinin davalı anneye verildiği baba ile dini bayramların 3. günü saat 09:00'dan saat 17:00'a kadar, her yıl 1 Ağustos saat 09:00’dan 31. günü saat 17:00’e kadar kişisel ilişki kurulmasına karar verildiği, daha sonra davalı anne 21.09.2012 tarihinde davacı babaya karşı kişisel ilişkinin kaldırılması yada azaltılması davası açmış, davası kabul edilerek baba ile çocuk arasında her ayın 1 ve 3. haftasonu Cumartesi saat 09:00'dan saat 17:00’e kadar kişisel ilişki kurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır....

          Kişisel ilişki düzenlenirken, öncelik çocuğun yararı olmakla birlikte, analık ve babalık duygusunun tatmin edilmesi de önemlidir. Bu amaçla, çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişimi için; yeterli görüşme süresi olmasına, taraflar ayrı şehirlerde veya ayrı ülkelerde iseler, tarafların ve çocuğun külfetli sayılabilecek seyahatlere katlanmamalarına dikkat edilmelidir, Davalı-davacı annenin, velayetine bırakılan çocukla birlikte Türkiye'de, davacı-davalı babanın ise ... ülkesinde oturduğu anlaşılmaktadır. Taraflar mevcut duruma göre ayrı ülkelerde yaşıyor olmakla birlikte, günümüzdeki ulaşım olanaklarındaki kolaylık gözetildiğinde, babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli, daha uygun süreyle kişisel ilişki tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (koca) tarafından; boşanma davası ve fer'ileri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Kişisel ilişki tesisinde aslolan çocukların yararı olmakla birlikte, analık ve babalık duygularının tatmin edilmesi de önemlidir. Mahkemece, velayeti anneye verilen müşterek çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişki babalık duygularını tatmin etmeye elverişli ve yeterli değildir....

              (TMK m. 282/1) Dolayısıyla analık, reddedilemez. Yanlışlıkla ya da bilerek çocuğun ana yerine bir başka kadından doğmuş gibi nüfusa geçirilmesi halinde, nüfus kaydının düzeltilmesi (başka bir ifade ile ananın tespiti) istenebilir. Ama bu dava, bir soybağının reddi davası olmayıp, bir "kişisel durum sicilinin" düzeltilmesi davasıdır. Ana yönünden ancak doğuran kadının tespiti istenebilir. Davacılar annelerinin babalarının resmi nikahlı eşi olmayıp, ... olduğunu ileri sürdüklerine göre kayden anne görünen ... ile davacılar arasında genetik inceleme yaptırılarak davacıların annelerinin ... olup olmadığının tespiti ile tüm deliller birlikte değerlendirilip anne ile soybağının reddi olamayacağı gözetilerek sadece tespit hükmü verilmesiyle yetinilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir....

                iznini tamamladıktan sonra hastalık,yıllık izin vb nedenlerle izinde olduğu dönemde işten çıkartıldığı, davacının biriminde işten çıkarlan kimsenin olmadığı, davacı analık iznine çıkmadan önce finans departmanında 5 kişi çalışmaktayken davacının analık izni sırasında davacı işçi ile aynı pozisyonda 1 çalışan alınarak finans departmanında çalışan sayısının 6 kişi olduğu, iş akdinin feshinden sonra finans departmanının yine 5 kişiyle yoluna devam ettiği, bu sebeple fesih nedenlerinin yerinde olmadığı" görüşü bildirilmiş olup tüm dosya kapsamı itibariyle değerlendirme yapıldığında ; davacının 25.04.2018 tarihinde doğum nedeniyle analık iznine ayrıldığı, davacı izne çıkmadan önce davacının çalıştığı finans biriminde 5 kişinin çalıştığı, davacı analık iznine ayrıldıktan yaklaşık 2 ay sonra yani 18.06.2018 tarihinde davacı işçi ile aynı pozisyona ve görev tanımına sahip Yelda Aylin Kaymakçının işe alındığı, bu haliyle fesih bildirgesinde yer alan " bölümünüz özelinde yapılan değerlendirmede...

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı kadın tarafından, iştirak nafakalarının miktarı,maddi ve manevi tazminatın miktarı, erkeğin davasının reddi sebebiyle hükmedilmeyen vekalet ücreti yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise, her iki boşanma davası, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve kişisel ilişki süresi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davası reddedildiği halde, bu davada kendisini vekille temsil ettiren davacı-karşı davalı kadın yararına erkeğin davasının reddi yönünden de Avukatlık Asgari Ücret...

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından; reddedilen boşanma davası, kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen maddi tazminat, ziynet alacağı, velayet, kişisel ilişki ve iştirak nafakası yönünden, davalı-davacı kadın tarafından ise; kusur belirlemesi, manevi tazminat talebinin reddi, maddi tazminat ve iştirak nafakası miktarları, ziynet alacağı, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-davacı kadın, davaya konu ziynet eşyalarının aynen...

                    UYAP Entegrasyonu