Eldeki davada davacı baba velayetin değiştirilmesiyle birlikte iştirak nafakasının da kaldırılmasını talep etmiş olup, çocuklar dava tarihinden itibaren davacı yanında yaşadığına, mahkemece velayetin değiştirilmesine karar verildiğine, çocukların karar tarihinden sonra velayetinde bulunduğu annenin yanına gitmeleri halinde annenin yeniden iştirak nafakası isteyebileceğine göre iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren kaldırılması gerekirken velayetin değiştirilmesine ilişkin kararın kesinleşme tarihinden itibaren kaldırılması doğru olmadığından, davacı babanın bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın anılan yönden düzeltilmesine karar vermek gerekmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Mahkemece; "Açılan dava; velayetin düzenlenmesi ve iştirak nafakası istemine ilişkindir. Davacı dava dilekçesinde; davalı ile evlilik dışı ilişkisinden doğan müşterek çocuk Mustafa Arda Altuncı'nın velayetinin kendisine verilmesini ve müşterek çocuk için iştirak nafakasına karar verilmesini talep etmiştir. Tarafların nüfus kaydı incelendiğinde; davalı müşterek çocuk Mustafa Arda Altuncu'yı 26/09/2012 tarih ve 25667 nolu tanıma senedi ile tanımıştır. Davacı annenin velayet talebi yönünden yapılan değerlendirmede; TMK'nun 337. maddesine göre ana ve baba evli değilse velâyet anaya aittir. Somut olayda da anne ve baba evli değildir. Müşterek çocuk evlilik birliği dışında dünyaya gelmiş ve baba tarafından tanınmıştır. Bu haliyle dava tarihi itibariyle zaten velayet annededir. Dava açan tarafın davasını açarken hukuki yararının bulunması dava şartıdır.(HMK 114/1- h) Davacının dava açarken velayetin kendisinde bulunması nedeniyle dava açmakta hukuki yararı yoktur....
Aile Mahkemesinde velayetin düzenlenmesine yönelik dava açtığı, bu davanın sonucuna göre sulh hukuk mahkemesince bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Anne ve babanın, deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi, ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklamaları halinde hakim velayet hakkını kaldırabilir. (TMK.md.348) Velayet altında bulunmayan her küçük, vesayet altına alınır. (TMK. Md. 404) Ana-baba evli değilse velayet anaya aittir. Ana küçük, kısıtlı, ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim, çocuğun menfaatine göre vasi atar veya velayeti babaya verir. (TMK. md.337) Dosya kapsamından, küçüğün babası ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, velayetin değiştirilmesine ilişkin olup, 09.01.2012 tarihinde davacı anne tarafından açılmış, mahkemece yapılan yargılama sonucunda 28.02.2013 tarihli kararla davanın kabulü ile 2005 doğumlu Tuncay ile 2006 doğumlu Aliye'nin davalı babada bulunan velayetlerinin değiştirilerek davacı anneye verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından 06.03.2019 tarihli dilekçe ile temyiz edilmiştir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde asıl olan küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır....
Türk Medeni Kanununun 335. maddesi uyarınca ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velayeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz. Hakim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velayeti altında kalırlar. Aynı kanunun 419/son maddesinde ise kısıtlanan ergin çocuklar kural olarak vesayet altına alınmayıp velayet altında bırakılır hükmü düzenlenmiştir. Açıklanan yasa hükümlerine göre kısıtlanıp, velayet altında bırakılmasına karar verilen çocuklar hakkındaki uyuşmazlıklarda "velayet" hükümleri uygulanır. Bu hükümleri uygulayacak görevli mahkeme ise 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince Aile Mahkemesidir. Dava dilekçesinin kapsamından davanın; velayetin kaldırılması ve davacının vasi atanmasına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....
Öte yandan Türk Medeni Kanununun 335. maddesine göre; ergin olmayan çocuk ana ve babasının velayeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz. Hakim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velayeti altında kalırlar. Aynı Kanunun 419/son maddesinde ise kısıtlanan ergin çocukların kural olarak vesayet altına alınmayıp velayet altında bırakılacağı hükme bağlanmıştır. Açıklanan Yasa hükümlerine göre, kısıtlanıp velayet altında bırakılmasına karar verilen çocuklar hakkındaki uyuşmazlıklarda "velayet" hükümleri uygulanır. Bu hükümleri uygulayacak görevli mahkeme ise 4787 Sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince aile mahkemesidir. Dava dilekçesi kapsamından; davanın, velayetin kaldırılması ve davacının vasi olarak atanması istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....
Mahkemece; velayetin kaldırılması istemi yönünden davanın ayrılarak görevsizlik kararı verilmesi, vasi atanması istemi yönünden ise velayetin kaldırılması davasının bekletici sorun yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 04.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Türk Medeni Kanununun 335. maddesi uyarınca ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velayeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz. Hakim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velayeti altında kalırlar. Aynı kanunun 419/son maddesinde ise kısıtlanan ergin çocuklar kural olarak vesayet altına alınmayıp velayet altında bırakılır hükmü düzenlenmiştir. Açıklanan yasa hükümlerine göre kısıtlanıp, velayet altında bırakılmasına karar verilen çocuklar hakkındaki uyuşmazlıklarda "velayet" hükümleri uygulanır. Bu hükümleri uygulayacak görevli mahkeme ise 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince Aile Mahkemesidir. Dava dilekçesinin kapsamından davanın; velayetin kaldırılması ve davacının vasi atanmasına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....
Ayrıca, TMK'nun 327/1 maddesine göre, çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından sağlanır. Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder (TMK.md.328/1). Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir (TMK.md.329/1). Kural olarak; müşterek çocuk lehine hükmedilecek iştirak ve tedbir nafakası velayetin eylemli olarak kullanılmasına bağlı bir alacak olup, velayet hakkını eylemli olarak kullanmayan ana veya baba diğerinden hükmedilen iştirak veya tedbir nafakasını isteyemez. Somut olayda; daha evvel lehine tedbir nafakasına hükmedilen müşterek çocukların dava tarihinde dedelerinin (davacı babalarının babası olan) yanında yaşadıkları, fiilen annelerinin yanında kalmadıkları davacı ve davalının kabulündedir....
Türk Medeni Kanununun 336. maddesi gereğince evlilik devam ettiği sürece ana-baba velayeti birlikte kullanırlar. Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanma veya ayrılığa karar verilmesi halinde hakim velayeti eşlerden birine vermek zorundadır. Velayetin düzenlenmesi kamu düzeni ile ilgilidir. Velayetin değiştirilmesi ile ilgili davada kesin yetki kuralı bulunmayıp ancak davalılar tarafından bu hususun ilk itiraz olarak ileri sürülmesi halinde yetki hususu dikkate alınır. Hâkim, yetkinin kesin olmadığı hallerde, bu hususu re'sen nazara alamaz. Davalının yetkiye ilişkin bir itirazı bulunmamaktadır. Buna göre davanın, ilk açıldığı yer mahkemesi olan Bakırköy 6. Aile Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince; Bakırköy 6. Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 20.09.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....