Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Türk Medeni Kanununun 335. maddesi uyarınca ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velayeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz. Hakim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velayeti altında kalırlar. Aynı kanunun 419/son maddesinde ise kısıtlanan ergin çocuklar kural olarak vesayet altına alınmayıp velayet altında bırakılır hükmü düzenlenmiştir. Açıklanan yasa hükümlerine göre kısıtlanıp, velayet altında bırakılmasına karar verilen çocuklar hakkındaki uyuşmazlıklarda "velayet" hükümleri uygulanır. Bu hükümleri uygulayacak görevli mahkeme ise 4787 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince Aile Mahkemesidir. Dava dilekçesinin kapsamından davanın; velayetin kaldırılması ve davacının vasi atanmasına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....

    Mahkemece; velayetin kaldırılması istemi yönünden davanın ayrılarak görevsizlik kararı verilmesi, vasi atanması istemi yönünden ise velayetin kaldırılması davasının bekletici sorun yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 04.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Dava, velayetin kaldırılması istemine ilişkindir. Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velâyeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velâyet ana ve babadan alınamaz (TMK md.335/1). (1)Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar. (2)Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse hâkim, velâyeti eşlerden birine verebilir. (3)Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir (TMK md.336). Çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerden sonuç alınamaz ya da bu önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılırsa, ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi, ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması hâllerinde hakim velâyetin kaldırılmasına karar verir (TMK md.348)....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velâyeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velâyet ana ve babadan alınamaz. Hâkim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velâyeti altında kalırlar.(TMK 335.m) Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse hâkim, velâyeti eşlerden birine verebilir. Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir....

      KARŞI DAVA YÖNÜNDEN YAPILAN DEĞERLENDİRME: Dava velayetin değiştirilmesi olmadığı taktirde kişisel ilişkinin artırılması talebine ilişkindir. Velayete ilişkin kararlar kesin hüküm oluşturmaz. TMK'nın 183. maddesinde de "Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, resen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır" şeklindeki düzenlemeye göre değişen koşullara göre velayetin değiştirilmesi mümkündür. Yine, TMK'nın 349. maddesinde; “Velayete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını gerektirmez....

      Aile Mahkemesinde velayetin düzenlenmesine yönelik dava açtığı, bu davanın sonucuna göre sulh hukuk mahkemesince bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Anne ve babanın, deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi, ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklamaları halinde hakim velayet hakkını kaldırabilir. (TMK.md.348) Velayet altında bulunmayan her küçük, vesayet altına alınır. (TMK. Md. 404) Ana-baba evli değilse velayet anaya aittir. Ana küçük, kısıtlı, ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim, çocuğun menfaatine göre vasi atar veya velayeti babaya verir. (TMK. md.337) Dosya kapsamından, küçüğün babası ...'...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı anne, boşanma ile velayeti davalı babaya bırakılan ortak çocuk 03.08.2008 doğumlu ...'nın velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, mahkemece baba tarafından velayet görevinin gereği gibi yerine getirildiği ve velayetin değiştirilmesini gerektiren bir sebebin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde asıl olan küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır....

          Ayrıca, TMK'nun 327/1 maddesine göre, çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından sağlanır. Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder (TMK.md.328/1). Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir (TMK.md.329/1). Kural olarak; müşterek çocuk lehine hükmedilecek iştirak ve tedbir nafakası velayetin eylemli olarak kullanılmasına bağlı bir alacak olup, velayet hakkını eylemli olarak kullanmayan ana veya baba diğerinden hükmedilen iştirak veya tedbir nafakasını isteyemez. Somut olayda; daha evvel lehine tedbir nafakasına hükmedilen müşterek çocukların dava tarihinde dedelerinin (davacı babalarının babası olan) yanında yaşadıkları, fiilen annelerinin yanında kalmadıkları davacı ve davalının kabulündedir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, velayetin değiştirilmesine ilişkin olup, 09.01.2012 tarihinde davacı anne tarafından açılmış, mahkemece yapılan yargılama sonucunda 28.02.2013 tarihli kararla davanın kabulü ile 2005 doğumlu Tuncay ile 2006 doğumlu Aliye'nin davalı babada bulunan velayetlerinin değiştirilerek davacı anneye verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından 06.03.2019 tarihli dilekçe ile temyiz edilmiştir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde asıl olan küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır....

              Mahkemece; "Açılan dava; velayetin düzenlenmesi ve iştirak nafakası istemine ilişkindir. Davacı dava dilekçesinde; davalı ile evlilik dışı ilişkisinden doğan müşterek çocuk Mustafa Arda Altuncı'nın velayetinin kendisine verilmesini ve müşterek çocuk için iştirak nafakasına karar verilmesini talep etmiştir. Tarafların nüfus kaydı incelendiğinde; davalı müşterek çocuk Mustafa Arda Altuncu'yı 26/09/2012 tarih ve 25667 nolu tanıma senedi ile tanımıştır. Davacı annenin velayet talebi yönünden yapılan değerlendirmede; TMK'nun 337. maddesine göre ana ve baba evli değilse velâyet anaya aittir. Somut olayda da anne ve baba evli değildir. Müşterek çocuk evlilik birliği dışında dünyaya gelmiş ve baba tarafından tanınmıştır. Bu haliyle dava tarihi itibariyle zaten velayet annededir. Dava açan tarafın davasını açarken hukuki yararının bulunması dava şartıdır.(HMK 114/1- h) Davacının dava açarken velayetin kendisinde bulunması nedeniyle dava açmakta hukuki yararı yoktur....

              UYAP Entegrasyonu