Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi şartları gerçekleşmedikçe, ana ve babanın velayet görevlerine müdahale olunamaz. Velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğurabileceği onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır. Bu kapsamda, çocuğun cinsiyeti, doğum tarihi, eğitim durumu, kimin yanında okumakta olduğu, talepte bulunanın çocuğun eğitim durumu ile ilgilenip ilgilenemeyeceği, sağlığı, sağlık durumuna göre tedavi olanaklarının kimin tarafından sağlanabileceği gibi özel durumuna ilişkin hususlarda göz önünde tutulmalıdır....
Kişisel ilişki kurma hakkı, anne/baba ile çocuğa belirli gün ya da saatlerde görüşme, birbirlerinden haberdar olma, birbirlerinin yaşamında olma, karşılıklı etkilenme yetkisi veren bir haktır. Bu hak, anne/baba için olduğu kadar çocuk için de bir haktır (2003 tarihli Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m.4/1). 4721 sayılı TMK'nın konuya ilişkin 323. maddesi; "Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir." 324.maddesi ise; “Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür....
Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. (329/1 maddesi) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur. (330/1 maddesi) TMK'nın 331 maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Her ne kadar davalı vekili çocuk için takdir edilen iştirak nafakasının şartları ve miktarı konusunda açıkça istinaf talebinde bulunmamış ise de, kararın tamamen kaldırılması talep edilmekle bu hususa da itiraz ettiği kabul edilerek dairemizce nafaka hükmünün de incelenmesi gerekmiştir....
Dava, velayetin değiştirilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiş, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TMK'nın 183. maddesinde "Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, resen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır." şeklindeki düzenlemeye göre değişen koşullara göre velayetin değiştirilmesi mümkündür. Yine, TMK'nın 349. maddesinde; "Velayete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını gerektirmez. Ancak, çocuğun menfaati gerektirdiğinde velayet sahibi değiştirilebileceği gibi, durum ve koşullara göre velayet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilir" hükmü yer aldığı gibi, TMK'nın 351. maddesinin birinci fıkrasında da; "Durumun değişmesi halinde, çocuğun korunmasına ilişkin önlemlerin yeni koşullara uydurulması gerekir" düzenlemesi mevcuttur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Tedbiren Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı evlilik birliğinin devam etmesine rağmen fiilen ayrı yaşadıkları için müşterek çocuğun velayetinin kendisine verilmesi talebiyle dava açmış, mahkemece davacı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu ispatlanamadığından isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmiştir. Türk Medeni Kanununun 197/son maddesine göre, eşlerin birlikte yaşamaya ara vermesi durumunda; eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hakimin, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre, gereken önlemleri alacağı öngörülmüştür....
Sulh Hukuk Mahkemesince, küçüğün babasının hayatta olduğu, velayetin babaya verilip verilmeyeceğinin takdirinin aile mahkemesinin görevine girdiği, gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... 2. Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesince ise, küçüğün annesinin ölümü ile evlilik dışı doğan ve babası tarafından tanınan çocuğun velayetinin doğrudan babaya geçmeyeceği gerekçesi ile, karşı görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Türk Medenî Kanununun 337. maddesinin birinci fıkrası, “Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir.” Aynı maddenin ikinci fıkrası “Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hâkim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir.” hükmünü içermektedir. Dosya kapsamından, küçük ...'ın evlilik dışı doğduğu, baba tarafından küçüğün tanındığı, annesinin ölümü üzerine nüfus müdürlüğü tarafından küçüğe vasi tayini için sulh hukuk mahkemesine ihbarda bulunulduğu anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Evlat Edinmede Ana ve Baba Rızasının Aranmaması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Türk Medeni Kanununun 312/1. maddesi gereğince, evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilen küçüğün ana/babasından birinin rızası eksik olursa, kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, mahkemece bu rızanın aranıp aranmayacağına karar verir....
Dava; velayetin değiştirilmesi istemine ilişkindir. TMK'nın 183. maddesinde "Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, resen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır." şeklindeki düzenlemeye göre değişen koşullara göre velayetin değiştirilmesi mümkündür. Yine, TMK'nın 349. maddesinde; “Velayete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını gerektirmez. Ancak, çocuğun menfaati gerektirdiğinde velayet sahibi değiştirilebileceği gibi, durum ve koşullara göre velayet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilir” hükmü yer aldığı gibi, TMK'nın 351. maddesinin birinci fıkrasında da; "Durumun değişmesi halinde, çocuğun korunmasına ilişkin önlemlerin yeni koşullara uydurulması gerekir" düzenlemesi mevcuttur....
Dava, tarafların müşterek çocuğunun ortak kullanılan velayetinin kaldırılması, velayetin değiştirilerek babaya verilmesi davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Velayet kamu düzenine ilişkindir. Velayetin düzenlenmesinde, çocukların üstün yararı, ana ve babanın isteklerinden önce gelir. Dosya kapsamında alınan nüfus kayıtlarına göre, taraflar Çorlu 1. Aile Mahkemesinin 2018/132 Esas, 2019/559 Karar sayılı ilamı ile boşanmışlar, 07.11.2014 doğum tarihli çocukları Çınar Ayaz'ın velayetinin anne ve babasına birlikte verildiği, davacı babanın halen bekar olduğu, davalı annenin 26.05.2021 tarihinde yeniden evlendiği, 17.09.2021 doğumlu bir çocuğu daha olduğu görülmüştür....
TMK.nun 327.maddesinin 1.fıkrasında ise "çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler anne ve baba tarafından karşılanır" aynı kanunun 328/1. Maddesinde "ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder" 329/1 maddesinde de "küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir" hükmü yer almaktadır. Kural olarak; iştirak nafakası velayetin eylemli olarak kullanılmasına bağlı bir alacak olup, velayet hakkını eylemli olarak kullanmayan ana veya baba diğerinden hükmedilen iştirak nafakasını isteyemez. Somut olayda, davalı taraf, müşterek çocuk Deniz'in velayetinin annesinde olmasına karşın, fiiilen kendisi ile yaşadığını ve velayetin değiştirilmesi davası açtığını iddia etmektedir....