WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili davacının yıllık izinlerini kullandığı, davacının alacakların zamanaşımına uğradığını ileri sürmüş ise de, yıllık izin ücreti alacağının dava konusu olmadığı, hükmedilen alacakların fesih tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu dava ve ıslah tarihleri itibariyle alacakların zamanaşımına uğramadığı, davada yalnızca davalı olarak T3 görüldüğü, kanun yolu aşamasında yapılan ihbar talebinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Yine hükmedilen alacakların kabul dayanağının tanık beyanı olmadığından, tanıkların husumetli olduğunun ileri sürülmesi de mesnetsizdir. Açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıda gösterildiği şekilde hüküm tesis edilmesi gerekmiştir....

Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Asıl dosya, yüklenici tarafından eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili, birleşen dosya ise iş sahibi kooperatif tarafından yüklenici adına ödenen sigorta bedellerinin tahsili istemine ilişkin olup, asıl davanın kısmen kabulü ve birleşen davanın kabulüne dair verilen karar taraf vekillerince sadece asıl dosya bakımından verilen karar yönünden temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle asıl dava tarihinin 07.05.2009 yerine karar başlığında 08.10.2009 olarak yazılmasının maddi hataya dayalı olup mahallinde her zaman düzeltilmesinin mümkün olmasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Mahkemece hükme esas 21.06.2010 tarihli bilirkişi kurulu raporunda davacı tarafından faturalandırılmamış alacakların da bedeli hesaplanmıştır...

    Somut olayda, taraflar arasında---imzalanarak bu kapsamda -- teslim edildiğini, alacağın araçların erken iade edilmesi, onarım bedeli, araçların sözleşmede öngörülenden daha fazla kullanılmasından kaynaklı -- cari borç bakiyesi nedeniyle oluşan alacakların tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkin olduğu, davacı taraf dava dilekçesinde söz konusu alacakların dayanağının davalı tarafa -- kaynaklandığını beyan ettiği, dolayısıyla davacının alacak taleplerinin kira sözleşmesinden kaynaklandığının anlaşılmakla kira sözleşmesinden kaynaklanan bu davaya bakma görevinin Sulh Hukuk Mahkemelerine ait olduğu anlaşılmakla, mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

      Davalının eldeki dosyada ileri sürdüğü ödeme itirazı 2012 yılına ilişkin olup, bu davada 14/10/2012 tarihine kadar olan alacakların tahsili, mahkemenin 2019/67 esasına kayıtlı davada ise 14/10/2012 tarihinden sonraki döneme ilişkin alacakların tahsili talep edilmiştir. Şu halde, davalının 2012 yılına ilişkin ödeme itirazının her iki dava dosyasına ilişkin olma olasılığı bulunmaktadır. Bu itirazın isabetli şekilde değerlendirilebilmesi her iki dosyanın birlikte incelenmesinde fayda vardır. Davacının farklı dönemlere ilişkin aynı türdeki alacak talepleri yönünden sağlıklı bir yargılama yapılabilmesi için, hem önceki dönem alacaklarına ilişkin kesinleşen dava dosyasının bu dosya içine alınması, hem de henüz kesinleşmeyen sonraki dönem alacak taleplerine ilişkin dosyanın bu dosya ile birleştirilmesi gerekmektedir. Böylece gerek talep edilen alacakların doğru ve mükerrer olmayacak şekilde hesaplanması, gerekse davalının ödeme itirazının yöntemince değerlendirilebilmesi mümkün olacaktır....

        ye ihtar edilmesine rağmen alt işveren veya asıl işveren tarafından müvekkilinin süresinde işe başlatılmadığını, müvekkilinin asgari ücretin %50 fazlası oranında ücret aldığını, alt işveren hakkında alacakların tahsili bakımından Antalya 3.İş Mahkemesinin 2019/135 Esas sayılı dosyası üzerinden alacak davası açıldığını, bilirkişi raporu alındığını, dosyanın karara çıkmış olmasına rağmen alt işverenin borca batmasından dolayı alacakların tahsil imkanının kalmadığını belirterek asıl işveren yönünden dava açtıklarını ve 100,00 TL kıdem tazminatı, 100,00 TL ihbar tazminatı, 100,00 TL yıllık izin ücreti, 5.000,00 TL işe başlatmama tazminatı, 5.000,00 TL boşta geçen süre ücreti olmak üzere toplam 10.300,00 TL'nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesini talep ve dava etmiştir....

        Oysa davalı sunmuş olduğu cevap dilekçesinde iş mahkemesi kararında dava konusu alacakların brüt olarak belirlendiğini ve icra takibi sırasında tahsili istenen alacak miktarlarının net alacak miktarı olarak yanlış çevrildiğini, davacının da bu miktara itiraz etmeyerek fazla ödeme yaptığını savunmasına rağmen, bu savunmanın reddine dair gerekçe yazılmadan talep gibi karar verilmiş olması yukarıda açıklandığı üzere mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması, Anayasa hükmü gereğince zorunlu olduğundan, mahkemece gerekçesiz bir şekilde ve usulün 388/3 maddesine aykırı olarak yazılı biçimde eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olmasından dolayı usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak iş mahkemesi kararındaki brüt alacakların nete çevrilerek belirlenecek asıl alacak miktarları üzerinden bir karar verilmelidir....

          Kat maliklerinin yapmış oldukları 23.01.2010 tarihli işletme projesinde söz konusu giderlerin tahsili şeklini kısmen değiştirdiği anlaşılmaktadır. Mahkemece 23.01.2010 günlü kat malikleri kurulunda kararlaştırılan işletme projesinin iptaline karar verilmesiyle yetinilmesi ve böylece ortak gider aidat ve avansların yönetim planı hükümlerine göre tahsiline imkan sağlaması gerekirken, işletme projesi kapsamında bulunan alacakların tahsili için infazda tereddüt yaratacak biçimde davacının sorumlu olacağı miktarın mevzuta aykırı olarak belirlenmiş olması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 13.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Kat maliklerinin yapmış oldukları 23.01.2010 tarihli işletme projesinde söz konusu giderlerin tahsili şeklini kısmen değiştirdiği anlaşılmaktadır. Mahkemece 23.01.2010 günlü kat malikleri kurulunda kararlaştırılan işletme projesinin iptaline karar verilmesiyle yetinilmesi ve böylece ortak gider aidat ve avansların yönetim planı hükümlerine göre tahsiline imkan sağlaması gerekirken, işletme projesi kapsamında bulunan alacakların tahsili için infazda tereddüt yaratacak biçimde davacının sorumlu olacağı miktarın mevzuta aykırı olarak belirlenmiş olması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 13.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              İ TEMSİLEN YÖNETİCİ - ...” davalı olarak gösterilmiş ve hüküm kısmında da yukarıdaki açıklamalara aykırı olarak alacakların kat maliklerinden tahsili yerine “davalıdan” tahsiline karar verilmiş olması hatalı olup bozma sebebi ise de, bu eksikliğin giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden karar bozulmamalı düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ:Temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının 1-2-3-4-5 bentlerinde yer alan “...davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,...” kelimelerinin çıkartılarak yerlerine “...site maliklerinden eşit olarak tahsili ile davacıya verilmesine...” kelimelerinin yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 25.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Endüstri ve Dış Ticaret LimitedŞirketi'nden alınamayan 2015 ila 2017 yıllarının muhtelif dönemlerine ait kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … ila … takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davayı kabul eden Mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine dair karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, kanuni temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı belirtilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu