Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükmün gerekçesinin hatalı olup, müvekkilinin bir kısım alacaklarının hatalı olarak hüküm dışı bırakıldığını, Yargıtay kararı ile 13.11.2014 tarihli yazının ikrar olduğunu ve zamanaşımını kestiğinin kabul edildiğini, yani bu tarihli yazı ile ileriye dönük 5 yıllık yeni bir zamanaşımı başladığını, bu süreçte müvekkilinin 2008- 2013 arası olan alacaklarının ödenmesi gerektiğini, 21.02.2012 tarihli protokolün içeriğinin 08.02.2008- 08.02.2013 tarihleri arasındaki alacakların ödenmesi olduğunu, bu nedenle bu alacağın protokol tarihinden sonra 13.11.2019 tarihinde zamanaşımına uğrayacağını, mahkemenin 13.11.2009 tarihinden önceki alacakların zamanaşımına uğradığı gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu, ikrar yazısı içeriğine göre 2008- 2013 arası olan bütün alacakların ödenmesi gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak düzeltilmesini talep etmiştir....
talep ettiği alacakların imzalanan iş sözleşmesinde yer almadığını, talep edilen alacakların kendileri yönünden maddi ve hukuki dayanağı olmadığını beyan etmiştir....
Limited şirket ortaklarını, şirketten tahsiline olanak bulunmayan kamu alacaklarının ödenmesinden doğrudan doğruya ve payları oranında sorumlu tutan söz konusu yasal düzenleme karşısında ortaklar, tahsili gereken kamu alacağını yaratan vergilendirmenin ait olduğu dönemden sorumlu olacaklarından Mahkeme kararının ... takip numaralı ödeme emrinin 1,2,5,17,18,19,20,27,28 numaralı satırlarındaki alacakların davacının şirketten ayrıldığı tarihten sonra verilen beyannameler üzerine tahakkuk ettiği gerekçesiyle iptali yönündeki yargısı hukuka uygun düşmemişse de söz konusu borçlar davacının ortaklıktan ayrıldığı tarihten sonraki döneme ilişkin olduğundan sözü edilen hüküm fıkrası sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunmuştur....
İcra takibi ile 41.603,15 TL asıl alacak, 11.389,01 TL işlemiş faizden oluşan toplam 52.992,16 TL nin tahsili talep edilmiştir. Ödeme emri 20/04/2021 tarihinde tebliğ edilen davalının 27/04/2021 tarihli itirazı üzerine icra takibi durdurulmuştur. Davacının iddiasına göre, icra takibindeki asıl alacklarına karşılık 41.600,00 TL bedelli çeki veren davalı borçlu çek bedelini 16/10/2021 tarihinde ödemiş, işlemiş faiz, icra giderleri ve icra vekalet ücreti ödenmediği için 19/11/2021 tarihinde bu alacakların tahsili için itirazın iptaline karar verilmesi istemi ile eldeki dava açılmıştır. Davalının savunmasına göre ise, asıl alacak ve eklerinden oluşan tüm borç çek bedeli olan 41.600,00 TL olarak belirlenmiş ve ödenme de yapıldığı için davacı alacağı bulunmamaktadır....
Buna göre; yukarıda açıklaması yapıldığı üzere, davacı tarafça dava tamamen ıslah edilmek suretiyle tespit davası eda davasına dönüştürülerek alacağın tahsili talep edilmemiş olmakla, Mahkemece alacağın tahsili yönünde hüküm kurulması isabetsiz bulunmaktadır. Mahkemece yapılması gereken iş, davanın tespit davası olduğu gözetilmek ve dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınmak suretiyle hüküm kurmaktır." gerekçesiyle karar bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş, dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak tespiti istenilen alacakların bulunup bulunmadığına ilişkin tespit hükmü kurulduğu açıklanarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz: Mahkeme kararına karşı, davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Gerekçe: Uyulmasına karar verilen ve yukarıda açıklanan bozma ilamında, davanın tespit davası olduğu gözetilerek ve dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak hüküm kurulması gerektiği belirtilmiştir....
Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükme yönelik; Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin manevi tazminat talebinin reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, tanık beyanları ile davacıya işyerinde mobing uygulandığının ispat edilmiş olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını ve alacakların tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının talep ettiği alacakların zamanaşımına uğradığını, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu İş Mahkemeleri oluğunu, davacının fazla çalışma alacağı bulunmadığını, feshin haksız olup kıdem tazminatı alacağı bulunmadığını, davanın reddi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava; kıdem tazminatı ve bir kısım işçilik alacaklarının tahsili talebine ilişkindir....
imha edildiğinden sunulamadığı bilgisinin yer aldığı görüldüğünden, asıl borçlu şirket nezdinde amme alacağının usulüne uygun bir şekilde kesinleştiği ve tahsil edilebilir safhaya geldiği hususunun, davalı idarece belgelerle tevsik edilememesi karşısında, söz konusu alacakların kanuni temsilci sıfatıyla davacıdan tahsili için düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır....
Kanunun 143.maddesine göre; "Bankalar ve Fona dahil diğer mali kurumların alacakları ile diğer varlıklarının satın alınması, tahsili, yeniden yapılandırılması ve satılması amacıyla, kuruluş ve faaliyet esasları Kurul tarafından belirlenen varlık şirketleri de kurulabilir. Varlık yönetim şirketleri alacakların tahsili ve alacakların ve/veya diğer varlıkların yeniden yapılandırılması kapsamında alacak tahsili amacıyla edindiği gayrimenkul veya sair mal, hak ve varlıkların işletilmesi, kiralanması ve bunlara yatırım yapılması ve yine alacaklannı tahsil etmek amacıyla borçlularına ilave finansman sağlamak veya sermayelerine iştirak etmek dahil olmak üzere her türlü faaliyeti gerçekleştirmeye yetkilidir. Fon kurulacak varlık yönetim şirketlerine sermaye sağlamak suretiyle kurucu ortak veya hissedar olarak katılmaya yetkilidir....
Davanın, toplu iş sözleşmesinden kaynaklı alacakların tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkin olduğu, takibe konu alacakların Antalya 6.İş Mahkemesi'nin 2020/657 Esas, 2021/573 Karar sayılı kararıyla neticelenen dava dosyasında kısmi davaya konu edilen alacakların o davaya konu olmayan kısmına ilişkin olduğu, her ne kadar o dosyadan verilen karar takip tarihinde kesinleşmemiş olsa da, taraflar arasında daha önce de görülüp kesinleşen başka bir alacak davası sebebiyle davacının çalışma şekli, toplu iş sözleşmesinden yararlanma hakkı olduğuna ilişkin hususların kesinleştiği, Mahkeme'nin yargılama yapma görevinin bulunduğu, zamanaşımı itirazının dikkate alındığı, daha önce açılan davadan verilen kararın kesinleştiği, davalı tarafın ödeme savunmasının bulunmadığı, dava konusu alacakların likit olması sebebiyle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, kararın bu açıdan düzeltilmesi gerektiği anlaşılmıştır...
Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki bilgi ve belgelere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine ve özellikle somut uyuşmazlıkta, davacının kıdem tazminatı ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti taleplerinin tahsili amacıyla belirsiz alacak davası açtığı, anılan alacakların belirsiz alacak davasına konu olamaması sebebiyle davanın hukuki yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken esastan reddine karar verilmesi hatalı ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın bu değişik gerekçeyle ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 02.10.2018 gününde oybirliği ile karar verildi....