Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Avukat olan davacının söz konusu yargılama nedeniyle işlerinin düşmesi sebebiyle uğradığı zararın koruma tedbirinden kaynaklandığına dair delil bulunmadığı gibi, söz konusu zararın muhtemel zarar kapsamında olduğu, davacının cezaevi harcamalarınında koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasına konu edilemeyeceği anlaşıldığından bu zararın maddi tazminat kapsamına alınmamasında isabetsizlik görülmemiştir. 3.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.1957 tarihli, 1957/4 Esas, 1957/16 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere; vekalet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekalet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu da yapılamayacaktır....

    Nitekim 6100 Sayılı HMK'nun 406/2. fıkrasında "İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara iliskin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır." denmiştir. Bu fıkranın gerekçesinde "özellikle uygulamada farklı geçici hukuki korumaların birbirinin yerine kullanılmasının hatta -ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesi- gibi aslında kanuna tamamen aykırı geçici hukuki koruma kararı oluşturulmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır." denmiştir. Eldeki davada istem, haksız eylemden kaynaklanan tazminata (para alacağına) ilişkin olduğundan geçici koruma talebinin ihtiyati haciz olduğu açıktır.Nitekim, ilk derece mahkemesince de geçici hukuki koruma tedbiri ihtiyati haciz olarak değerlendirilmiş ve bu yönde inceleme yapılmıştır. 2004 Sayılı İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati hacize karar verebilmek için alacağın muaccel olup olmadığı önem taşımaktadır. Alacak haksız eylem iddiasına dayandığında TBK.'...

    KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNU [ Madde 21 ] 2863 S. KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNU [ Madde 57 ] 2863 S. KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNU [ Madde 61 ] "İçtihat Metni" 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa muhalefet suçundan sanık A..... Salih'in yapılan yargılaması sonunda; beraatine dair (Elmalı Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 25.03.2003 gün ve 2002/274 Esas, 2003/25 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi katılan vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığının bozma isteyen 13.12.2004 tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle, incelenerek gereği görüşüldü: Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 05.11.1999 gün ve 658 ile 659 sayılı ilke kararlannda 1. Derece Arkeolojik Sit ve 1. Derecede Doğal (Tabii) Sit kavramlannın tanımları yapılmıştır. Buna göre 1....

      GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : 1- Sanık ... hakkında ‘’uyuşturucu madde ticareti yapma’’ suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde; UYAP aracılığı ile MERNİS’ten alınan güncellenmiş nüfus kayıt örneğinde sanığın hükümden sonra 08/03/2010 tarihinde öldüğünün belirtildiği anlaşıldığından; sanığın ölüp ölmediğinin kesin olarak belirlendikten sonra 5237 sayılı TCK'nın 64. maddesi uyarınca hüküm kurulmasında zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin, CMUK'nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 2- Sanıklar...ve ... hakkında ‘’uyuşturucu madde ticareti yapma’’ suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesinde; Dosya kapsamına göre, sanıklar ... ve ... ile temyize gelmeyen sanık ... hakkında başka soruşturmalardan CMK’nın 135. maddesine göre uygulanan iletişimin dinlenilmesi tedbirinden, olay tarihinde sanıkların uyuşturucu naklettikleri bilgisine ulaşılıp; 08/10/2008...

        Bilirkişiler 18.11.2003 günlü raporlarında davacının İmar Kanunundan kaynaklanan nedenlerle eşyaya bağlı irtifak hakkı tesisi isteyebileceğini belirtmişler ise de; bu olgu yetkili Belediye İmar Müdürlüğünden bilirkişi rapor ve krokisi gönderilerek sorulup saptanmamış, bilirkişi görüşü ve kurulacak irtifak hakkının imar muvzuatı açısından uygulanabilirliği denetlenmemiştir. Bundan ayrı, ... Belediye Encümeninin 13.6.1989 tarihli kararında ve bilirkişi raporunda davacıya ait 10 numaralı parselin bölgede koruması gerekli kültür değerleri içinde yapı olduğu vurgulandığından irtifak ile yükümlü taşınmazın hukuki durumunun Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu çerçevesinde de incelenmesi gerekir....

          G E R E K Ç E: Uyuşmazlık, maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasına bağlı haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davayla birlikte istenen geçici hukuki koruma tedbirine ilişkin talebin reddine karar verilmesinden kaynaklanmaktadır. Bilindiği üzere uyuşmazlık bir miktar para alacağına ilişkin ise 2004 Sayılı İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz; uyuşmazlığın dava konusu hakkında olması halinde 6100 Sayılı HMK'nun 389. vd maddeleri gereğince ihtiyati tedbire ilişkin geçici hukuki koruma kararı verilmesi istenebileceği açıktır. İstem, tazminata (para alacağı) yöneliktir. Davacılar vekili dilekçesinde ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. İstinaf dilekçesinde de öncelikle taleplerin terditli olduğunu ve sonra ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz konulması talebinde bulunduklarını ileri sürmüştür. 6100 Sayılı HMK'nun 33. maddesi gereğince olayları anlatmak taraflara, hukuki niteleme mahkemeye aittir....

          Buna göre; 1- İhtiyati haciz, nitelikçe bir geçici hukuki koruma tedbiridir. (HMK 406/2) Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacı, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların ya da onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerekir. Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirir....

          Bilindiği üzere, ihtiyati haciz, nitelikçe bir geçici hukuki koruma tedbiridir. (HMK 406/2) Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacı, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların ya da onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerekir. Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirir. (İHAS 6, 2709 sayılı T.C Anayasası 36, HMK 33) İhtiyati haciz istekleri değerlendirilirken geçici hukuki koruma tedbirlerinin açıklanan bu amacının gözden uzak tutulmaması gerekir....

          Bu çerçevede, vatandaşlarımıza ilişkin adli, hukuki ve idari yazışmalar ile Suriye makamları nezdinde takip edilmesi gereken adli/idari yardımlaşma hususlarındaki sorunlar, Suriye'de yaşanan iç çatışmalar ve güvenlik şartlarının olumsuzluğu nedeniyle halen devam ettiği ilgili kurumlarla yapılan yazışmalardan anlaşılmaktadır. Sonuç olarak Türkiye ve Suriye arasından usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş bir adli yardım anlaşması bulunmadığından karşılıklılık ilkesi gereği davacı teminattan muaf sayılamaz. Öte yandan; İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı Uluslararası Koruma Genel Müdürlüğü Geçici Koruma Daire Başkanlığı'nın 27.07.2022 tarihli cevabi yazılarına göre davacının GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDE olduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere göçmen, geçici koruma ile mültecilik farklı şeylerdir....

            Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/352 Esas sayılı ve 03/05/2021 tarihli tensip ara kararı ile; "Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Vekalet sözleşmesinden kaynaklanan, Davalı tarafa ödenmiş olan 353.165TL.nin, temerrüt faizi ile birlikte tahsili / iadesi ile 2 adet 50.000'TL.den olmak üzere çeklerin aynen iadesi (iadesinin mümkün olmaması halinde 100.000TL.nin ticari faizi ile birlikte tahsili) istemi ve İİK md.257 vd maddeleri kapsamında hukuki koruma niteliğindeki İHTİYATİ HACİZ KARARIN (353.165TL.lik) para alacağı yönünden davalının mal varlığına el konulması ne talep ettiği, dava konusunun Vekalet sözleşmesine dayalı alacak davası olduğu, davalının mal varlığının davaya konu olmadığı davalı borçlu adına kayıtlı taşınır ve taşınmazlar ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklar üzerine ihtiyati haciz konulmasının şartları oluşmadığından talebin hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddine" şeklinde karar verilmiştir....

            UYAP Entegrasyonu