Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı tarafından talep edilen vade farkı talebinin reddini gerektiğini, her ne kadar davacı tarafça sözleşmede vade farkına ilişkin düzenleme olduğu beyan edilerek müvekkili şirketten vade farkı talep edilmiş ise de salt sözleşmede yer alan vade farkı nedeniyle talepte bulunulmasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunun, salt sözleşmede vade farkının düzenlenmiş olması tek başına yeterli olmayacağı, davacı tarafından gönderilen faturaların tebliğ edildiği varsayılsa dahi kim tarafından alındığının açık ve net olmadığı, başlatılan takipteki faiz oranına itiraz ettiklerini alacağın likit ve muaccel olmaması nedeniyle icra inkar tazminatı talep edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi savunulmuştur. DELİLLER VE GEREKÇE ... İcra müdürlüğünün 2019/... esas sayılı dosyası, fatura, mutabakat formu, satış sözleşmesi, bilirkişi raporu....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı yana vade farkından kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik başlatılan takip sonucu müvekkili aleyhine ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nde itirazın iptali davasının açıldığını, bu davaya karşılık müvekkilince de menfi tespit davası açılması sonucu birleştirme kararı verilerek anılan bu yargılama neticesinde müvekkilinin davalı yana borçlu bulunmadığına hükmedilmiş ise de, bu davada da müvekkilince ileri sürülen 13.098....
Böylece, taraflar arasında 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca (vade farkını da içeren) sözleşme oluşmuştur. O halde mahkemece, davacının vade farkı talep edebileceğinin kabulü ile vade farkından kaynaklanan alacağının anılan sözleşme hükümleri çerçevesinde tespiti ile varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi icabederken somut olayda uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp hükmün bu nedenle bozulması gerektiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılamıyorum....
adlar altında yaptıkları giderler ve maliyet unsurlarının, indirim oranının uygulanması suretiyle bulunacak kısmının %25'i dışında kalanının gider olarak indirilebileceği, olayda ise ortaklara dağıtılmayan kar paylarının işletmede kullanılması söz konusu olup, sözü edilen maddede belirtilen anlamda yabancı kaynak kullanımından kaynaklanan bir kur farkından bahsedilemeyeceğinden, davacı adına yapılan tahakkukta yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; ortaklara dağıtılmayıp işletmede kullanılan karın 1999 yılında dağıtılması sonucu oluşan kur farkından kaynaklanan zararın kanunen kabul edilmesi gereken bir finansman gideri olduğu ileri sürülerek bozulması istenmiştir....
Mahallesi 323 ada 8 parselde kayıtlı taşınmazının davalı lehine doğmuş ve doğacak tüm borçlarının ödenmesinin teminatı olarak ipotek edildiğini, taraflar arasında 03.07.2008 tanzim tarihli 15.10.2008 vadeli 63.130 USD bedelli 15.08.2008 vade tarihli 70.350 USD bedelli ve 15.09.2008 vade tarihli 62.500 USD bedelli üç adet senetten dolayı alacak-borç ilişkisi doğduğunu bu senetler için davalının başlattığı her üç icra takibinde de dosya borçlarının müvekkilince ödendiğini, takipler infaz edilmekle borcun kalmadığını ancak ipoteğin kaldırılmadığını ileri sürerek ipoteğin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Davacının, faktoring işlemi kapsamında müvekkilime ödeme aracı olarak tevdii ettiği döviz cinsindeki çekin tahsilatı sırasında meydana gelen kur artışı sebebiyle herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunamayacağını bildiğini, nitekim davacının özgür iradesi ve sözleşme serbestisi kapsamında imzaladığı 29.08.2016 tarihli faktoring sözleşmesi uyarınca davacının kur artışından kaynaklanan alacak talebinde bulunamayacağını bilmesi gerektiğini, 2- Üstelik icra takibi öncesinde davacının göndermiş olduğu ihtarnamelere karşı müvekkili şirket tarafından tüm açıklamaların yapıldığını, kendisine sözleşmenin ilgili maddeleri uyarınca kur artışından kaynaklanan herhangi bir alacak talep edemeyeceğinin izah edildiğini, 3- Bu kapsamda davacının icra takibine konu alacağının bulunmadığını bildiğini, buna rağmen haksız ve kötü niyetli olarak müvekkili şirket aleyhine icra takibine giriştiğinin, dolayısıyla %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesi...
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davacının, faktoring işlemi kapsamında müvekkilime ödeme aracı olarak tevdii ettiği döviz cinsindeki çekin tahsilatı sırasında meydana gelen kur artışı sebebiyle herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunamayacağını bildiğini, nitekim davacının özgür iradesi ve sözleşme serbestisi kapsamında imzaladığı 29.08.2016 tarihli faktoring sözleşmesi uyarınca davacının kur artışından kaynaklanan alacak talebinde bulunamayacağını bilmesi gerektiğini, 2-Üstelik icra takibi öncesinde davacının göndermiş olduğu ihtarnamelere karşı müvekkili şirket tarafından tüm açıklamaların yapıldığını, kendisine sözleşmenin ilgili maddeleri uyarınca kur artışından kaynaklanan herhangi bir alacak talep edemeyeceğinin izah edildiğini, 3-Bu kapsamda davacının icra takibine konu alacağının bulunmadığını bildiğini, buna rağmen haksız ve kötü niyetli olarak müvekkili şirket aleyhine icra takibine giriştiğinin, dolayısıyla %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesi gerektiğini...
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Davacının, faktoring işlemi kapsamında müvekkilime ödeme aracı olarak tevdii ettiği döviz cinsindeki çekin tahsilatı sırasında meydana gelen kur artışı sebebiyle herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunamayacağını bildiğini, nitekim davacının özgür iradesi ve sözleşme serbestisi kapsamında imzaladığı 29.08.2016 tarihli faktoring sözleşmesi uyarınca davacının kur artışından kaynaklanan alacak talebinde bulunamayacağını bilmesi gerektiğini, 2- Üstelik icra takibi öncesinde davacının göndermiş olduğu ihtarnamelere karşı müvekkili şirket tarafından tüm açıklamaların yapıldığını, kendisine sözleşmenin ilgili maddeleri uyarınca kur artışından kaynaklanan herhangi bir alacak talep edemeyeceğinin izah edildiğini, 3- Bu kapsamda davacının icra takibine konu alacağının bulunmadığını bildiğini, buna rağmen haksız ve kötü niyetli olarak müvekkili şirket aleyhine icra takibine giriştiğinin, dolayısıyla %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesi...
Davalı vekili, aracın satış bedeli toplamının 58.000.000.000.TL olduğunu, bu bedelin içinde KDV'nin bulunduğunu, alınan araca karşılık 17.000.000.000:TL' bedelli aracın, 13.000.000.000.TL'lık peşinat senedinin 20.000.000.000.TL'lık 10.7.2004 vade tarihli 8.000.000.000.TL bedelli 15.12.2004 vade tarihli senetlerin verildiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur....
Karşı davaya yönelik olarak da; davacının vade farkından kaynaklanan alacağının bulunmadığını, taraflar arasında davanın reddine karar verilmesini istemiştir....