Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İş Mahkemesinin 08.07.2014 tarihli 2013/278 esas ve 2014/310 karar sayılı kararının, Dairemizce muvazaa yönünden eksik araştırma yapıldığı gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş ise de, temyiz incelemesinde, davacının daha önce muvazaa iddiasına dayalı olarak açtığı işe iade ve alacak davaları sonucunda verilen kararların varlığının gözden kaçtığı ve dolayısıyla söz konusu kararlardaki muvazaa kabulünün, eldeki davada hüküm altına alınan alacakların hesaplanmasına esas alınan çalışma süresi bakımından kesin hüküm etkisinin değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Davacının, davalıya karşı daha önce muvazaa iddiasına dayalı olarak açtığı işe iade ve alacak davalarında İş Mahkemelerince verilen kararlarda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayalı olduğu kabul edilmiştir....

    İş Mahkemesinin 08.07.2014 tarihli 2013/282 esas ve 2014/314 karar sayılı kararının, Dairemizce muvazaa yönünden eksik araştırma yapıldığı gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş ise de, temyiz incelemesinde, davacının daha önce muvazaa iddiasına dayalı olarak açtığı işe iade ve alacak davaları sonucunda verilen kararların varlığının gözden kaçtığı ve dolayısıyla söz konusu kararlardaki muvazaa kabulünün, eldeki davada hüküm altına alınan alacakların hesaplanmasına esas alınan çalışma süresi bakımından kesin hüküm etkisinin değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Davacının, davalıya karşı daha önce muvazaa iddiasına dayalı olarak açtığı işe iade ve alacak davalarında Kırıkkale İş Mahkemelerince verilen kararlarda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayalı olduğu kabul edilmiştir....

      İş Mahkemesinin 08.07.2014 tarihli 2013/279 esas ve 2014/311 karar sayılı kararının, Dairemizce muvazaa yönünden eksik araştırma yapıldığı gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş ise de, temyiz incelemesinde, davacının daha önce muvazaa iddiasına dayalı olarak açtığı işe iade ve alacak davaları sonucunda verilen kararların varlığının gözden kaçtığı ve dolayısıyla söz konusu kararlardaki muvazaa kabulünün, eldeki davada hüküm altına alınan alacakların hesaplanmasına esas alınan çalışma süresi bakımından kesin hüküm etkisinin değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Davacının, davalıya karşı daha önce muvazaa iddiasına dayalı olarak açtığı işe iade ve alacak davalarında Kırıkkale İş Mahkemelerince verilen kararlarda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayalı olduğu kabul edilmiştir....

        İş Mahkemesinin 08.07.2014 tarihli 2013/285 esas ve 2014/317 karar sayılı kararının, Dairemizce muvazaa yönünden eksik araştırma yapıldığı gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş ise de, temyiz incelemesinde, davacının daha önce muvazaa iddiasına dayalı olarak açtığı işe iade ve alacak davaları sonucunda verilen kararların varlığının gözden kaçtığı ve dolayısıyla söz konusu kararlardaki muvazaa kabulünün, eldeki davada hüküm altına alınan alacakların hesaplanmasına esas alınan çalışma süresi bakımından kesin hüküm etkisinin değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Davacının, davalıya karşı daha önce muvazaa iddiasına dayalı olarak açtığı işe iade ve alacak davalarında Kırıkkale İş Mahkemelerince verilen kararlarda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayalı olduğu kabul edilmiştir....

          Dosya kapsamına göre, İş Mahkemesinin 08.07.2014 tarihli 2013/287 esas ve 2014/318 karar sayılı kararının, Dairemizce muvazaa yönünden eksik araştırma yapıldığı gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş ise de, temyiz incelemesinde, davacının daha önce muvazaa iddiasına dayalı olarak açtığı işe iade ve alacak davaları sonucunda verilen kararların varlığının gözden kaçtığı ve dolayısıyla söz konusu kararlardaki muvazaa kabulünün, eldeki davada hüküm altına alınan alacakların hesaplanmasına esas alınan çalışma süresi bakımından kesin hüküm etkisinin değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Davacının, davalıya karşı daha önce muvazaa iddiasına dayalı olarak açtığı işe iade ve alacak davalarında Kırıkkale İş Mahkemelerince verilen kararlarda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayalı olduğu kabul edilmiştir....

            İş Mahkemesi'nin 08.07.2014 tarihli 2013/283 esas ve 2014/315 karar sayılı sayılı kararının, Dairemizce muvazaa yönünden eksik araştırma yapıldığı gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş ise de, temyiz incelemesinde, davacının daha önce muvazaa iddiasına dayalı olarak açtığı işe iade ve alacak davaları sonucunda verilen kararların varlığının gözden kaçtığı ve dolayısıyla söz konusu kararlardaki muvazaa kabulünün, eldeki davada hüküm altına alınan alacakların hesaplanmasına esas alınan çalışma süresi bakımından kesin hüküm etkisinin değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Davacının, davalıya karşı daha önce muvazaa iddiasına dayalı olarak açtığı işe iade ve alacak davalarında Kırıkkale İş Mahkemelerince verilen kararlarda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayalı olduğu kabul edilmiştir....

              Dosyadaki deliller ve özellikle de iş müfettişince tespit edilen muvazaa olgusu ile işverence bu tespitin iptaline dair açılan dava sonucunda verilen ret kararı neticesinde davalı işverenler arasında muvazaa olduğu kesinleşmiştir. Davacı ve arkadaşlarının gerçek/fiili ve hukuki işvereni bu nedenle davalı ...Ş. olup davacı ve arkadaşlarının bu şirkete iadesine karar verilmelidir. Bununla birlikte işe iadenin maddi sonuçlarından davalıların birlikte sorumluluğu cihetine gidilmelidir. Hal böyle olunca, davalı işverence yapılan fesih işlemi geçerli nedene dayanmadığı, sendikal nedenlerle fesih yapıldığı, muvazaa nedeniyle davacının baştan beri davalı ...Ş. işçisi olduğu, bu şirkete iadesine karar verilmesi gerektiği, maddi sonuçlardan ise davalı şirketlerin birlikte sorumlu olduklarına dair karar vermek gerekmiştir....

                İcra Müdürlüğü'nün.... sayılı dosyasından düzenlenen sıra cetvelinde paranın 1. sıradaki alacaklıya ödendiğini, müvekkilinin haciz tarihinin daha önce olmasına rağmen 3. sıranın bize verildiğini, davalının borçlu...alacağının bulunmadığını, davalı ile borçlu arasındaki alacak ve takibin muvazaa olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptail ile davalıya isabet eden payın müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava dilekçesinin vekile tebliği gerekliyken asile tebliğinin usule uygun olmadığını, müvekkilin haciz tarihinin daha önce olduğunu, müvekkilinin alacağının çeke dayalı olup takibin de kesinleşmiş olması sebebiyle gerçek bir alacak olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının muvazaa iddiasının yerinde olmadığı, davacının davasının ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir....

                  Hüküm sonucunda muvazaa tespiti talebinin, hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiş olmasına rağmen, karar gerekçesinde esasa yönelik değerlendirmede bulunulması suretiyle, gerekçe ile hüküm sonucu arasında çelişki meydana getirilmesi hatalı olmuştur. Ne var ki, asıl işveren-alt işveren arasındaki ilişkinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı veya muvazaaya dayalı olup olmadığı hususu, zaten işçilik alacaklarına yönelik tefrik edilmiş davada ele alınarak tartışılacağından, muvazaa tespitinin ayrı bir talep şeklinde ileri sürülmesinde hukuki yarar bulunmamaktadır. Bu halde, muvazaa tespiti talebi bakımından hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi, sonuç itibariyle doğrudur....

                    - K A R A R - Davacı vekili, dava dışı borçlu hakkında takip başlatıldığını, borçluya ait taşınmazın alacağa mahsuben davalıya satıldığını, icra müdürlüğünce düzenlenen sıra cetvelinde davalının 1. sırada yer aldığını, davalı alacağının muvazaalı olduğunu gerçekte böyle bir alacak olmadığını ileri sürerek davalının sıra cetvelinden çıkarılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sıra cetvelinde paylaşıma konu bedel olmadığını, ihalenin alacağa mahsuben yapıldığını bu nedenle davanın dava açmakta hukuki yararı olmadığını, kötü niyetin ispatlanması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının takip tarihinin davacının çekleri keşide tarihinden daha önce olduğu, bu durumda davalı alacağının daha önce doğduğu, sonraki alacak yönünden muvazaa yaratılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu