Davalı vekili, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir alacak varsa bunun muacceliyet tarihinin 2007 yılı sonu olduğunu, bu tarihten sonra faiz işletilebileceğini, istifa eden üyelere ödeme yapılamamasındaki en büyük etkenin bir önceki yönetim kurulunun yolsuzluk yapmış olması ve kooperatif bütçesinin ciddi zararlar görmüş olması olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....
Mahkemece, davaya konu senette kooperatifi temsile yetkili iki imzanın bulunması kuralının gerçekleşmediği, dava dışı ...’ın tanzim tarihinde kooperatif yönetim kurulu üyeliği olmadığından, senedin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... İnş.Ltd.Şti.vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ... İnş.Ltd.Şti. vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 03.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Noterliği 19.06.2012 tarih ...-... yevmiye no ile tasdik edilen 11.06.2012 tarih 199 yönetim kurulu kararı ile 12.06.2012 tarih 200 nolu yönetim kararında temsil ve ilzam başlıklı kısmın 6. maddesinde "kooperatifi taahhüt altına sokmaya ve ilzam edecek her türlü sözleşme, senet, makbuz, çek ve belge imzalamaya, Yönetim Kurulu Başkanı ...' in yanında yönetim kurulu üyelerinden en az birisinin kooperatif unvanı üzerine atacakları iki imza ile kooperatifi en geniş şekilde temsil ve ilzam edilmesine" karar verildiğini, yine 29.06.2013 tarihinde yapılan 2012 yılı Genel Kurul Toplantısında 8. Maddesine göre Yönetim kurulu asil üyeliklerine ..., ..., yedek üyeliğe ..., ..., ...'nın oyçokluğu ile seçildiğini, 21.06.2014 tarihinde yapılan 2013 yılı Genel Kurul Toplantısının 9. Maddesine göre Yönetim kurulu asil üyeliklerine ..., ..., ..., ..., ...'...
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 506 sayılı Yasa döneminde tüzel kişiliğe haiz işverenlerin Yönetim Kurulu Üyeleri ve Genel Müdürlerin prim borcundan sorumlu olması için üst düzey yönetici, şirket temsil ve ilzam yetkisinin bulunması gerekirken 5510 sayılı Yasa'da prim borçlarından sorumlu tutulmak için Yönetim Kurulu Üyesi veya Genel Müdür olmasının yeterli bulunduğunu, 01/10/2008 tarihinden sonra borçtan sorumluluk için Yönetim Kurulu Genel Müdürünün aynı zamanda temsil ve ilzam yetkisi veya üst düzey yönetici olup olmadığı hususlarının bir öneminin olmadığını, 01/07/2008 tarihinden itibaren Kurum alacaklarından sorumluluk için Kanuni Temsilci veya Genel Müdür olmanın yeterli olduğunu, yerel mahkemece davacının Kooperatif Yönetim Kurulu Üyesi olması sebebiyle kurum alacaklarından sorumlu olduğunun kabul edildiğini, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir....
-K A R A R- Davacı vekili, asıl davada, davacının 23.06.2006 tarihli yönetim kurulu kararı ile davalı kooperatife üye olduğunu, üyelik için talep edilen 500,00 TL sermaye payını ödediğini ve kooperatif kebir defterine de kaydedildiğini, davacının kooperatif üyeliği için gerekli şartları anasözleşmenin 11. maddesine göre ikmal ettiğini, davalı kooperatif yönetiminin değişmesi sonrası davacıya karşı haksız tutum içerisine girildiğini, davalı kooperatif faaliyetlerinde davacıya yer vermediğini ve üye olarak iş verilmediğini, oy kullandırılmadığını, sözlü olarak mağduriyetinin giderilmesi için yaptığı girişimlerden sonuç alınamadığını, 30.05.2005 tarihli genel kurulun 8 nolu maddesiyle üye sayısının 45'ten 51'e çıkarılmasına karar verildiğini, üye sınırlamasının olmadığını ileri sürerek, davacının davalı kooperatif üyesi olduğunun tespitine karar verilmesini, birleşen davada ise, kooperatif genel kurulunun 02.08.2011 tarihli davacının üyelikten ihracına dair kararının iptaline karar verilmesini...
ın 2009 yılında davacı kooperatifin yönetim kurulu başkan yardımcılığını yaptığı, davalının kooperatif ana sözleşmesi hükümlerini bütün hak ve ödevleriyle birlikte kabul ettiğini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kurulunu başvurusuna dair bir belge bulunmadığı, vekaleten temsile ve vekaletnameye itiraz ettiği, ihbar olunan ... ...'...
Bu bağlamda, ilke olarak 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesinin yollaması gereğince uygulanması gereken TTK’nın 336. maddesine göre genel olarak yönetim kurulu üyeleri kooperatif adına yapmış oldukları sözleşme ve işlemlerden ötürü şahsen sorumlu değillerdir. Aynı maddede 5 bent halinde açıklanan durumlar, bu genel ilkenin istisnaları olarak gösterilmiştir. Anılan istisnalardan olan 5. bent gereğince gerek kanunun, gerekse anasözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri kasten veya ihmal sonucu olarak yapmayan yönetim kurulu üyeleri aleyhine zarar gören ortak doğrudan dava açabilir. Diğer yandan, kooperatif yöneticilerine karşı tazminat davası açılabilmesi için, davacı üyelerin öncelikle kooperatiften tazminat alma olanağının kalmadığının sabit hale gelmesi gerekmektedir. Kooperatife karşı böyle bir talep hakkı bulunduğu sürece yöneticilere karşı henüz dava açma hakkı doğmayacaktır....
a devrettiği, 12.01.2012 tarih ve 244 sayılı yönetim kurulu kararıyla davalı N.. K..'ın kooperatif üyesi olarak kabul edildiği görülmüştür. Davalı kooperatif anasözleşmesinin 17/3. maddesi, “devir halinde eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülükleri yeni ortağa geçer” hükmünü içermektedir. Ortaklığın devir biçimi yasada gösterilmemiştir. Ancak pay devrinin alacağın temliki yolu ile yapılması, temlikin de BK'nın 163. maddesi maddesi uyarınca yazılı olması gerekmektedir. Üyeliğe bağlı hak ve alacakların borçlusu kooperatif, alacaklısı ise üyeliği devir alan yeni ortaktır. Eğer devir eden ortak pay yönünden borçlu ise, borcun nakli hükümleri uygulanır (BK 173 vd), borç devir alana geçer. Ancak, pay devri için resmi şekle bile gerek bulunmamaktadır. Her ne kadar yapı kooperatifinde, ortakları mal sahibi yapmak amacı olsa bile, pay devri, bir satış vaadi de değildir. Bu nedenle, adi yazılı devir dahi geçerlidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifte bir dönem yönetim kurulu üyeliği yaptığını,ödenmesi gereken huzur haklarının ödenmediğini, yapılan görüşmelerde de bir sonuç alınmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 6.000,00 TL'nin hakediş tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı kooperatif temsilcisi, davacıya görev yaptığı süre boyunca hakettiği huzur hakkının ödendiğini, herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 06/10/2021 NUMARASI : 2020/204 ESAS 2021/369 KARAR DAVA KONUSU : Alacak (Kooperatif Yönetim Kurulu Üyeliği) KARAR : Davacı tarafından davalı aleyhine Konya 4....