Davalı vekili, davacının davaya dayanak yaptığı önceki malik ile yapılan kira sözleşmesi altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkili ise önceki malik arasında sözlü kira sözleşmesi yapıldığını ve aylık kira bedelininde 1080 TL olduğunu belirtmiş ve davanın reddini savunmuştur. Davacı vekili ise yargılama sırasında kira sözlemesi altındaki imzanın davalıya ait olmadığını kabul ettiklerini bildirmiştir. Mahkemece, bilirkişi incelemesi sonucu belirlenen kira parasından davalının takip dosyasına yatırdığı bedel mahsup edilerek, taleple bağlı kalınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacılar davada aylık kira bedelinin 6500 TL olduğunu bildirmiş, davalı ise kiracılık ilişkisine karşı çıkmayarak kira miktarı konusunda uyuşmazlık çıkarmıştır. Bu gibi hallerde davacı iddia ettiği kira parasının miktarını kanıtlamak zorundadır. ...nun 200. maddesine göre kira alacağı miktarını tanıkla kanıtlama olanağı yoktur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kira alacağı, kiralanan aracın teslimi, aracın tesliminin mümkün olmaması halinde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davalılardan ...'e yönelik davanın husumetten reddine. Davalı .... yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkemece, "Dava kira akdi ile ilgili olup Sulh Hukuk Mahkemesinin görevi dahilinde bulunduğundan Mahkemenin Görevsizliğine dava dilekçesinin bu yönden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. HUMK.nun 8. maddesinin 2. fıkrasına göre dava konusu olan şeyin değerine bakılmaksızın kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi veyahut tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davalar sulh hukuk mahkemesinin görevi içindedir. Ancak davacı tarafından 23.06.2005 havale tarihli dava dilekçesinde tahliye, akdin feshi veya tespit talebinde bulunulmaksızın kira sözleşmesi hükümleri gereğince ödenmesi gereken kira paralarının tahsili istenmiştir. Bu durumda davanın sadece kira alacağının tahsiline yönelik olduğu açıktır. Kira alacağı davası bağımsız olarak açıldığında görevli mahkeme kira alacağı miktarına göre tayin edilir. Davacının talebi 10.036.76....
Taraflar arasında 09.10.2019 tarihinde iş makinası kira sözleşmesi akdedilmiş olup, kira sözleşmesi şoförlü olmakla hizmet akdi de içerdiğinden mahkememiz görevli kabul edilmiştir. Her ne kadar davacı 14.11.2019-12.12.2019 tarihleri arası kira alacağı istemininde bulunmuş ise de ,kira sözleşmesi 14.11.2019 tarihinde feshedilmiş olmakla sözleşmenin 10. Maddesi gereği 15 günlük cezai şart alacağı doğduğundan ve bu cezai şart sözleşmeden dönme cezai şartı olduğundan artık bakiye kira alacağından bahsedilemeyeceği için davacının bu süreye takabül eden kira alacağı istemi yerinde görülmemiştir....
Dairemizce de birleşen davaya ilişkin hüküm, birleşen davalının sair temyiz itirazları reddedilerek, kira alacağı talebi yönünden ıslahla artırılan kısma ilişkin birleşen davalının zamanaşımı def'i değerlendirilmek üzere bozulmuştur. Dönemsel edim niteliğindeki kira bedeli alacağı, TBK’nın 147. maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabi olup birleşen davaya konu diğer alacak kalemleri yönünden on yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesince; davalının zamanaşımı def'i kapsamında yalnız kira bedeli alacağı yönünden beş yıllık zamanaşımı süresi esas alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, dönemsel edim niteliğinde olmayan ve on yıllık zamanaşımı süresine tabi diğer alacak kalemleri yönünden de kira sözleşmesinden kaynaklandıkları gerekçesiyle beş yıllık zamanaşımı süresi uygulanarak karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
Dairemizce de birleşen davaya ilişkin hüküm, birleşen davalının sair temyiz itirazları reddedilerek, kira alacağı talebi yönünden ıslahla artırılan kısma ilişkin birleşen davalının zamanaşımı def'i değerlendirilmek üzere bozulmuştur. Dönemsel edim niteliğindeki kira bedeli alacağı, TBK’nın 147. maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabi olup birleşen davaya konu diğer alacak kalemleri yönünden on yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesince; davalının zamanaşımı def'i kapsamında yalnız kira bedeli alacağı yönünden beş yıllık zamanaşımı süresi esas alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, dönemsel edim niteliğinde olmayan ve on yıllık zamanaşımı süresine tabi diğer alacak kalemleri yönünden de kira sözleşmesinden kaynaklandıkları gerekçesiyle beş yıllık zamanaşımı süresi uygulanarak karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
Ancak,hüküm altına alınan alacak cezai şart alacağı olup,3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1.maddesinde gösterilen KDV'ye tabi mal ve hizmet üretimi ile teslimi işlemlerinden kaynaklanmadığı açıktır. Bu durumda cezai şart alacağı hesaplanırken kira parası+KDV toplamı üzerinden hesap yapılması doğru olmayıp,KDV'siz kira alacağının cezai şart hesabında esas alınması gerektiği bu defaki incelemeden anlaşılmakla davalının karar düzeltme isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. ./.....
-Davalı vekilinin cezai şart hesabına (KDV eklenip eklenmeyeceğine) ilişkin karar düzeltme taleplerine gelince; Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında düzenlenen 25/.../2008 başlangıç tarihli kira sözleşmesi uyarınca davalının ... ......de kiracı olduğunu,sözleşmenin kira başlıklı .... nci bölümünde kira bedelinin asgari kira bedeli ve hasılat kirası olmak üzere iki bölümde ödeneceğinin düzenlendiğini, kira bedelinin aylık asgari kira bedeli ile aylık net satış hasılat üzerinden hesaplanan hasılat kirası bedelinden yüksek olanının ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalının kira sözleşmesinin ........... ncü madde sinde “kira kaybına neden olacak şekilde belgesiz hiçbir satış yapmamayı kabul, beyan ve taahhüt“ ettiğini, maddenin devamında “tespit edilmesi halinde bu husus müstakilen akdin esaslı unsurlarına muhalefet halini oluşturacağının ve bu durumda, kiracının ayrıca ......
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ; İlk Derece Mahkemesince; davacı alacaklı tarafından takip talebinin 148,345,46 TL kira alacağı, 7.746,62 TL pazarlama fonu alacağı, 9.988,24 TL ortak alan gideri alacağı ile 9.579,34 TL elektrik tüketim ve ilaçlama gideri alacağı olarak açıklandığı, davacının kira sözleşmesine itiraz etmemekle aralarında bulunan kira ilişkisi kabul edilmiş ise de, davacının kira alacağı dışındaki alacaklarının İİK gereği belgeye dayandırılmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 148.346,46 TL asıl alacak yönünden itirazın kaldırılmasına, bakiye alacak yönünden davanın reddine karar verilmiştir....
Mahkemece, az yukarda belirtilen ilgili sözleşme hükmü gereğince, davacının tahliyeden sonraki döneme ilişkin sorumlu olması gereken kira miktarının, aylık kira bedelinin yarısı üzerinden hesaplanarak depozitodan mahsubu gerekirken, aylık tam kira bedeli esas alınarak karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 3-Davacı, davalıya gönderdiği Beşiktaş 11. Noterliği’nin 26.07.2002 tarihli ihtarnamesi ile, Mayıs 2002 ve Haziran ayından 7 günlük kira bedeli alacağı ile kira sözleşmesinin 13. maddesinin (iii) bendi uyarınca iki aylık (Haziran- Temmuz 2002) kira bedelinin yarısı tutarında kira alacağı olmak üzere toplam 10.121.413.292 TL’nin (6.031 ABD Doları) mahsubundan sonra kalan 23.969 ABD Doları depozitonun iade edilmesini istemiştir....