Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğünde 2015/954 Esas sırasına kayıtlı alacak ve tahliyeye ilişkin takip başlatmasına rağmen, davalının bu konuda hiçbir itirazda bulunmadığını, kendisinin bu daireye ihtiyacı olması ve davalının uzun süredir kira borcunu ödememesi nedeniyle davalıdan alacağı olan 3.000,00.- TL'nin tahsili ile davalının tahliyesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı Kanunun 4/1-a maddesinde, kiralanan taşınmazların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların sulh hukuk mahkemesinde görüleceği düzenlenmiştir....

    Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, kira alacağı nedeniyle yapılan icra takibinde belirtilen alacak miktarı kadar borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Ankara 3.Asliye Hukuk Mahkemesince, taraflar arasında kira sözleşmesi bulunduğu belirtilip, görevli mahkemenin HUMK'nun 8/2. maddesine göre Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu bildirilerek görevsizlik kararı verilmiştir. Ankara 4. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, görevin dava değerine göre belirlenmesi gerektiğini bildirerek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Dava, davacının kira alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibindeki alacak miktarının 13.308,20 TL'lik bölümünden borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir....

      Asliye Hukuk Mahkemesi ise, kira ilişkisinden doğan davalarda Sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Dava, 03/02/2011 tarihinde açılmış olup dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı H.U.M.K'na göre alacak davalarında görev dava değerine göre belirlenir. Bu ana kuraldan farklı olarak H.U.M.K.’nun 8.maddesi II. Bendine göre, “dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi veya tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve buna karşılık olarak açılan davalar” dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girmektedir. Buna göre, H.U.M.K.’nun 8.maddesi II. Bendi gereğince tahliye, akdin feshi davaları ile birlikte açılan kira alacağı ve tazminat davaları Sulh Hukuk Mahkemesinde görülür. Sadece kira alacağı ve tazminat istemi halinde dava konusu alacağın miktarına göre görevli mahkeme belirlenir....

        Bendi gereğince tahliye, akdin davaları ile birlikte açılan kira alacağı ve tazminat davaları Sulh Hukuk Mahkemesinde görülür. Sadece kira alacağı ve tazminat istemi halinde dava konusu alacağın miktarına göre görevli mahkeme belirlenir. Davacı, dava dilekçesinde dava değerini 15.000 TL olarak göstermiştir. Bu davalara bakma görevi genel hükümler çerçevesinde dava değerine göre Asliye Mahkemeleridir. Her ne kadar 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nun 4.maddesinde; “...kira ilişkisinden doğan alacak davalarında değerine bakılmaksızın” Sulh Mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiş ise de 6100 sayılı HMK'nun geçici 1/1 maddesinde, “bu kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümlerinin, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış davalarda uygulanmayacağı” düzenlenmiştir. Buna göre uyuşmazlığın Salihli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir....

          Davalı vekili, davacının davaya dayanak yaptığı önceki malik ile yapılan kira sözleşmesi altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkili ise önceki malik arasında sözlü kira sözleşmesi yapıldığını ve aylık kira bedelininde 1080 TL olduğunu belirtmiş ve davanın reddini savunmuştur. Davacı vekili ise yargılama sırasında kira sözlemesi altındaki imzanın davalıya ait olmadığını kabul ettiklerini bildirmiştir. Mahkemece, bilirkişi incelemesi sonucu belirlenen kira parasından davalının takip dosyasına yatırdığı bedel mahsup edilerek, taleple bağlı kalınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacılar davada aylık kira bedelinin 6500 TL olduğunu bildirmiş, davalı ise kiracılık ilişkisine karşı çıkmayarak kira miktarı konusunda uyuşmazlık çıkarmıştır. Bu gibi hallerde davacı iddia ettiği kira parasının miktarını kanıtlamak zorundadır. ...nun 200. maddesine göre kira alacağı miktarını tanıkla kanıtlama olanağı yoktur....

            Mahkemece, "Dava kira akdi ile ilgili olup Sulh Hukuk Mahkemesinin görevi dahilinde bulunduğundan Mahkemenin Görevsizliğine dava dilekçesinin bu yönden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. HUMK.nun 8. maddesinin 2. fıkrasına göre dava konusu olan şeyin değerine bakılmaksızın kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi veyahut tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davalar sulh hukuk mahkemesinin görevi içindedir. Ancak davacı tarafından 23.06.2005 havale tarihli dava dilekçesinde tahliye, akdin feshi veya tespit talebinde bulunulmaksızın kira sözleşmesi hükümleri gereğince ödenmesi gereken kira paralarının tahsili istenmiştir. Bu durumda davanın sadece kira alacağının tahsiline yönelik olduğu açıktır. Kira alacağı davası bağımsız olarak açıldığında görevli mahkeme kira alacağı miktarına göre tayin edilir. Davacının talebi 10.036.76....

              Ancak,hüküm altına alınan alacak cezai şart alacağı olup,3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1.maddesinde gösterilen KDV'ye tabi mal ve hizmet üretimi ile teslimi işlemlerinden kaynaklanmadığı açıktır. Bu durumda cezai şart alacağı hesaplanırken kira parası+KDV toplamı üzerinden hesap yapılması doğru olmayıp,KDV'siz kira alacağının cezai şart hesabında esas alınması gerektiği bu defaki incelemeden anlaşılmakla davalının karar düzeltme isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. ./.....

                -Davalı vekilinin cezai şart hesabına (KDV eklenip eklenmeyeceğine) ilişkin karar düzeltme taleplerine gelince; Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında düzenlenen 25/.../2008 başlangıç tarihli kira sözleşmesi uyarınca davalının ... ......de kiracı olduğunu,sözleşmenin kira başlıklı .... nci bölümünde kira bedelinin asgari kira bedeli ve hasılat kirası olmak üzere iki bölümde ödeneceğinin düzenlendiğini, kira bedelinin aylık asgari kira bedeli ile aylık net satış hasılat üzerinden hesaplanan hasılat kirası bedelinden yüksek olanının ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalının kira sözleşmesinin ........... ncü madde sinde “kira kaybına neden olacak şekilde belgesiz hiçbir satış yapmamayı kabul, beyan ve taahhüt“ ettiğini, maddenin devamında “tespit edilmesi halinde bu husus müstakilen akdin esaslı unsurlarına muhalefet halini oluşturacağının ve bu durumda, kiracının ayrıca ......

                  Dairemizce de birleşen davaya ilişkin hüküm, birleşen davalının sair temyiz itirazları reddedilerek, kira alacağı talebi yönünden ıslahla artırılan kısma ilişkin birleşen davalının zamanaşımı def'i değerlendirilmek üzere bozulmuştur. Dönemsel edim niteliğindeki kira bedeli alacağı, TBK’nın 147. maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabi olup birleşen davaya konu diğer alacak kalemleri yönünden on yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesince; davalının zamanaşımı def'i kapsamında yalnız kira bedeli alacağı yönünden beş yıllık zamanaşımı süresi esas alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, dönemsel edim niteliğinde olmayan ve on yıllık zamanaşımı süresine tabi diğer alacak kalemleri yönünden de kira sözleşmesinden kaynaklandıkları gerekçesiyle beş yıllık zamanaşımı süresi uygulanarak karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

                    Dairemizce de birleşen davaya ilişkin hüküm, birleşen davalının sair temyiz itirazları reddedilerek, kira alacağı talebi yönünden ıslahla artırılan kısma ilişkin birleşen davalının zamanaşımı def'i değerlendirilmek üzere bozulmuştur. Dönemsel edim niteliğindeki kira bedeli alacağı, TBK’nın 147. maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabi olup birleşen davaya konu diğer alacak kalemleri yönünden on yıllık zamanaşımı süresi uygulanacaktır. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesince; davalının zamanaşımı def'i kapsamında yalnız kira bedeli alacağı yönünden beş yıllık zamanaşımı süresi esas alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, dönemsel edim niteliğinde olmayan ve on yıllık zamanaşımı süresine tabi diğer alacak kalemleri yönünden de kira sözleşmesinden kaynaklandıkları gerekçesiyle beş yıllık zamanaşımı süresi uygulanarak karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu