WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda da kefalet sözleşmesi yazılı olarak düzenlenmiş olup kefalet limitinin de gösterilmesi nedeniyle, sözleşme geçerli ve bağlayıcı niteliktedir. Bu nedenle müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı bulunan davalı, asıl borçlunun borcundan (asıl borçlunun temerrüdü dahil) kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sorumludur. Davalı vekili, kefalet sözleşmesinin TBK'nın 20 ve devamı maddeleri gereği genel işlem koşulları kapsamında denetlenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davaya dayanak kefalet sözleşmesi ise 6098 sayılı TBK'nın yürürlük tarihinden önce imzalanmıştır. Bu nedenle söz konusu sözleşmenin, 818 sayılı BK'da bulunmayan ve sonradan yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK'da düzenlenen genel işlem koşulları denetimine tabi tutulması mümkün değildir. Bu itibarla davacı vekilinin kefalet sözleşmesinin şekil şartlarına aykırı ve genel işlem koşulları bakımından geçersiz olduğu yönündeki istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR - Davacı vekili, davalı şirket ile dava dışı ...AŞ. arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinde müvekkilinin müteselsil kefil sıfatıyla yer aldığını, müvekkili tarafından kredi borcunun bankaya ödendiğini, kefalet sebebi ile ödenen bedelin rücuen tahsili için başlatılan icra takibinin davalıların itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket davaya cevap vermemiş duruşmalara da katılmamıştır. Davalı ... terekesine mümessil atanan ... davanın reddini istemiştir....

      E. sayılı dosyası üzerinden örnek 7 ödeme emri göndermek suretiyle 18.09.2019 tarihinde ilamsız icra takibine başlamış, ödeme emrinde; 78.789.50-TL Asıl alacak, 775.82-TL İşlemiş faiz, 38.79-TL Faizin % 5 gider vergisi olmak üzere 79.604.11-TL Toplam alacak talebinde bulunduğu, davalı borçlu vekili icra dosyasına sunduğu 25.09.2019 tarihli itiraz dilekçesi ile, borcun tamamına itiraz ettiği, takibin durduğu anlaşılmıştır. Genel Kredi Sözleşmesi: Davacı banka ile Dava dışı .... arasında 27.07.2017 düzenleme tarihli 300.000-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmış, sözleşme limiti 22.08.2017 tarihinde 300.000.-TL artırılarak toplam limit 600.000-TL’ye yükseltilmiştir. Sözleşmeyi Davalı ... 750.000-TL Kefalet limitli olarak. müteselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır. 6098 sayılı TBK kefalet hükümleri doğrultusunda kefalet tarihi, kefalet türü ve kefalet limiti el yazısı ile yazılmıştır....

        yoksun iddialarda bulunmuş ise de davalının kendi el yazısının yer aldığı ve kanunda tanımlanan şekil şartlarına uygun kefalet sözleşmesi imzalandığı dosyaya sunulan sözleşmeler ile sabit olduğunu, davalı taraf istinaf dilekçesinde, sözleşmenin kefalet sözleşmesi olduğunu bilmediği yönünde iddiada bulunduğunu, davalı kefil ...'...

          Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere kefalet sözleşmesinde, borçlunun borcunu ifa etmemesi riskine karşı üçüncü bir kişi tarafından alacaklıya kişisel teminat sağlanmaktadır. TBK'nın 582. Maddesine göre ise kefalet sözleşmesi, mevcut ve geçerli bir borç için yapılabilir. Kefalet sözleşmesinin geçerli olması için, kefaletle teminat altına alınan bir borcun mevcut ve geçerli olarak bulunması gerekir. Bu yönüyle kefalet sözleşmesi, geçerli bir asıl borca bağlıdır. Aynı kanunun 583. maddesine göre Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz....

            Maddesine göre, kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. TBK'nın 582. Maddesine göre de kefalet sözleşmesi, mevcut ve geçerli bir borç için yapılabilir. Ancak gelecekte doğacak veya koşula bağlı bir borç için de bu borç doğduğunda veya koşul gerçekleştiğinde hüküm ifade etmek üzere kefalet sözleşmesi kurulabilir....

              Davalıların vekilinin mahkemeye sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile : Müvekkillerin imzaladığı müşterek borçlu ve müteselsil kefalet sözleşmesi geçerli olmadığını, Kefalet özleşmesi yasa gereği yazılı yapılması ve kefalet tarihide belirtmek zorunda olduğunu, dosyaya sunulan kefalet sözleşmesine bakıldığında kefalet tarihinin belirtilmediği ve birçok kısmının boş bırakıldığını, kefalet için eş rızası da alınmadığını, bu doğrultuda Yargıtay kararlarının mevcut olduğundan kefalet sözleşmesinin geçersiz olacağından davanın reddinin gerekmekte olduğunu, ayrıca kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafça talep edilen 450.000,-EURO ve diğer gayri nakdi alacağın depo edilmesi yönündeki talebi de hukuki dayanaktan yoksun olup Bu yönde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2018/19- 689K.2018/1624K....

                Kefalet sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu'nun 581 inci maddesinde “kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşme” şeklinde tanımlanmıştır. Kanunda yer alan bu tanıma göre kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. 6098 Sayılı TBK 583.Maddesinde ; "Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır....

                  Kefil bu sözleşme ile asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememe tehlikesini kişisel olarak üstlenmekte, oluşan zarardan şahsen sorumlu olacağını taahhüt etmektedir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 581.maddesine göre “Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir.” Kanunda yer alan bu tanıma göre kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. Bu durumda davalı tarafından imzalanmış olan kefalet sözleşmelerinin geçerlilik koşullarına bakıldığında. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 583.maddesine göre” Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz....

                    Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır" düzenlemesinin getirildiği, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu azami miktar ve kefalet tarihine ilişkin ibarelerin davalı kefilin eli mahsulü olmadığının tespit edildiği, kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu, davacının anılan sözleşmeye istinaden davalıdan alacak talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine, sözleşmedeki kefalet imzasının davalıya ait olması ve davacının takipte kötüniyetinin tespit edilememiş olması nedeniyle davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu