CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Müvekkili bankaya yöneltilen iddiaların haksız ve hukuka aykırı olduğunu, iş bu davanın müvekkili banka yönünden reddi gerektiğini, müvekkili banka nezdinde kullandırılan kredilerde yapılması zorunlu olan sigortalar dışında hayat sigortası, konut sigortası gibi sigortaların yapılması isteğe bağlı olduğunu, yaptırılmasının zorunlu olmadığını, davacının da kredi kullandırımı sırasında ve sonrasında hayat sigortası yapma yönünden idaresinin müvekkili bankaya iletmemesi sebebiyle kendisine hayat sigortası yapılmadığını, açık rıza ve talep olmaması nedeniyle hayat sigortası yapılmadığını ileri sürerek davanın esasına ilişkin beyanları doğrultusunda iş bu haksız ve hukuka aykırı davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir....
Davacıların murisi ile davalı banka arasında imzalanın kredi sözleşmesinin 15. maddesinde, "....Müşteri açılan kredi sebebiyle banka tarafından belirlenen tutar üzerinden Kredi Hayat Sigortası yaptırmayı, bu maksatla bankanın sigorta şirketine hazırlatacağı talepnameyi imzalamayı, önceden yapılmış bir hayat sigortası bulunması halinde ilgili sigorta poliçesinde bankanın dain-i mürtehin olarak gösterilmesi ve bankanın kriterleri doğrultusunda Kredi Hayat Sigortası tanzim edilmesi yönünde gerekli değişikliğin yapılarak poliçeyi bankaya teslim edeceğini, vefatı halinde mezkur sigorta sonucu ödenecek tazminattan, o tarihte bankaya olan borcun mahsubundan sonra kalacak meblağın kanuni varislerine ödenmesini beyan, kabul ve taahhüt eder. ...." hükümlerine yer verilmiştir. Kredi sözleşmesi nedeniyle hayat sigortası yapılmasında banka ile sigortalının kredi borcunun teminat altına alınması nedeniyle menfaatleri vardır....
eksik harç yatırıldığını, dava değerinin eksik gösterilmesi sebebiyle davanın reddini talep ettiklerini, sigortalının maluliyetinden kaynaklı hayat poliçesi tazminatının talebi üzerine müvekkili şirkete tazminat dosyasını inceleyerek hesaplamalar sonucunda 26.008,95 TL ödeme yapıldığını, bu ödemenin sigortalının maluliyetine karşılık ödenmesi gereken yeterli tutar olduğunu, başkaca ödeme sorumluluğu olmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe teminatı ile sınırlı olduğunu, bu nedenlerle müvekkilinin hayat sigortası kapsamında ödeme yükümlülüğü bulunmadığından davanın reddi ile, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin de karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir....
Davacı Banka ile davalıların murisi arasında bireysel kredi sözleşmesi imzalandığı, ayrıca Banka ile Allianz Sigorta AŞ arasında dava konusu kredi nedeni ile Tüketici Kredisi Grup Hayat Sigortası sözleşmesi düzenlendiği, hayat sigortası poliçe süresinde murisin vefat ettiği anlaşılmıştır. Sigorta poliçesi ve ekleri incelendiğinde, davacı bankanın poliçede dain-i mürtehin, sigorta ettiren ve lehdar dain-i mürtehin, sigorta ettiren ve lehdar sıfatlarına yer aldığı ve Bankanın dain-i mürtehin ve dönülmez şekilde lehtar tayin edildiği, bu sıfat gereği bankanın sigorta şirketinden öncelikli olarak tazminatı alma hakkını elde ettiği tespit edilmiştir....
Mahkemece, kredi sözleşmesi kapsamında yapılan 477,52 TL’lik hayat sigortası priminin de davacıya iadesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, davalı bankanın kredi borçlusuna hayat sigortası ve sözleşme ile sigorta yaptırmasındaki asıl amacının, kredi borcunu teminat altına almak olduğu ve anılan sigorta ile kredi borçlusunun belli bir prim ödeme borcu altına girdiği anlaşılmakla birlikte, sigortası kapsamına alınmasında davacı sigortalının da bir menfaatinin olduğu açıktır. Hal böyle olunca, sözleşme kapsamında davacıdan tahsil edilen sigorta primlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
Mahkemece, kredi sözleşmesi kapsamında yapılan konut sigortası primlerinin de davacıya iadesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, davalı bankanın kredi borçlusuna hayat sigortası ve sözleşme ile ipotek alınan konuta sigorta yaptırmasındaki asıl amacının, kredi borcunu teminat altına almak olduğu ve anılan sigortalar ile kredi borçlusunun belli bir prim ödeme borcu altına girdiği anlaşılmakla birlikte, sigortası kapsamına alınmasında davacı sigortalının da bir menfaatinin olduğu açıktır. Hal böyle olunca, sözleşme kapsamında davacıdan tahsil edilen konut sigorta primlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 25,20 TL harcın istek halinde iadesine, 04/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, tüketici kredisi sözleşmesinden kaynaklanan alacak sebebiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Dosya incelendiğinde davalılar murisinin davacı bankadan 09/10/2013 ve 15/01/2014 tarihli tüketici kredisi sözleşmeleriyle toplam 13.000,00 TL kredi kullandığı, kredi hesaplarının kat edilerek her iki kredi hesabından ferileriyle birlikte toplam 11.934,58 TL bakiye borç üzerinden mirasçılar hakkında takip başlatıldığı, davalı mirasçıların borca süresinde itiraz ettikleri, davalıların bilirkişi raporuna itirazlarında kredi sözleşmesi ile birlikte hayat sigortası da yapılmış olduğunu, sigorta şirketinden tahsilat yapılıp yapılmadığının araştırılmasını istediklerini belirttikleri, ancak mahkemenin bilirkişi hesabı doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verdiği anlaşılmaktadır....
Davacılar murisi ile davalı banka arasında 08/03/2016 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığı, 09/03/2016 tarihinde sübvasiyonlu bitkisel üretim işletme kredisi kullandırıldığı, ayrıca 47983979 numaralı 09/03/2017- 28/08/2017 dönemlerini kapsayan yıllık hayat sigortası poliçesi düzenlendiği dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın temelini hayat sigortası poliçesi oluşturmaktadır. Davalı sigorta şirketi, 6502 sayılı Kanunun 3. maddesindeki tanımlar uyarınca hizmet sunan, davacılar murisi tüketici, dava konusu sigorta poliçesinin de tüketici işlemi olduğu anlaşılmaktadır. 6502 sayılı Kanunun 73. maddesi uyarınca tüketici ile hizmet sağlayıcı arasındaki uyuşmazlıkların görüm ve çözüm yerinin tüketici mahkemeleri olduğu kuşkusuzdur. Yargıtay 17....
Davacılar murisi ile davalı banka arasında 08/03/2016 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığı, 09/03/2016 tarihinde sübvasiyonlu bitkisel üretim işletme kredisi kullandırıldığı, ayrıca 47983979 numaralı 09/03/2017- 28/08/2017 dönemlerini kapsayan yıllık hayat sigortası poliçesi düzenlendiği dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın temelini hayat sigortası poliçesi oluşturmaktadır. Davalı sigorta şirketi, 6502 sayılı Kanunun 3. maddesindeki tanımlar uyarınca hizmet sunan, davacılar murisi tüketici, dava konusu sigorta poliçesinin de tüketici işlemi olduğu anlaşılmaktadır. 6502 sayılı Kanunun 73. maddesi uyarınca tüketici ile hizmet sağlayıcı arasındaki uyuşmazlıkların görüm ve çözüm yerinin tüketici mahkemeleri olduğu kuşkusuzdur. Yargıtay 17....
ye kredi çekerken her bankanın yaptığı gibi hayat sigortası yaptırması gerektiğinin söylediğini ve bunun üzerine 29/05/2018 tarihli ... numaralı poliçe ile ... için bu kredinin teminatı olmak üzere bankanın çalıştığı sigorta acentesi tarafından hayat sigortası yapıldığını, kredi borçlusu ...'nin 01/10/2018 tarihinde vefat ettiğini ve bununla birlikte ...'...