Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : 2019/658 Esas KARAR NO : 2021/57 DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 17/10/2019 KARAR TARİHİ : 29/01/2021 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın ... A.Ş, ......

    Tüm dosya kapsamı ile 15.05.2006 tarihli Sözleşmeden kaynaklanan bakiye yüklenici alacağının 416.871,95-TL olduğu sabittir. Asli müdahale davasına konu temlik sözleşmeleri ile 15.05.2006 tarihli Eser Sözleşmesinden kaynaklanan doğmuş ve doğacak 467.600 USD alacak temlik edilmekle bu alacakla ilgili 145.000 USD ödeme yapıldığı kabul edilse bile bakiye 322.600 USD karşılığı 470.996,00-TL temlik sözleşmesine konu alacağın bulunduğunun kabulü gerekir. Asli müdahale davasında ise davacı tarafın talebi 416.871,95-TL'dir. Asli müdahale davası bakımından talepte dikkate alınarak davanın kabulü gerekir. Asıl davaya konu taleplere gelince, alınan bilirkişi ve bilirkişi ek raporu, temlik sözleşmeleri ve temlik sözleşmesine konu alacak miktarı dikkate alındığında, bakiye asıl davaya konu talep edilebilecek bir alacağın bulunmadığı anlaşılmakla, asıl davanın reddi gerektiği sonucuna varılmıştır....

      Bir tanımlama yapmak gerekirse alacağın temliki alacaklı (yüklenici) ile onu devralan üçüncü şahıs (davacı) arasında borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliğini taşıyan şekle bağlı bir akittir. Alacağın temlikinden söz edebilmek için hiç kuşkusuz orta yerde geçerli bir alacağın varlığı bulunmalıdır. Somut olay bakımından, geçerli alacağın varlığı demek davalılar arasında arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin bulunması bu sözleşmeyle yüklenicinin arsa sahibinin maliki olduğu bir arazi üzerine sözleşmeye fen ve amaca uygun bir bina yapıp ona teslim etmesi bu şekilde şahsi bir hak kazanması kazanacağı bu hakkını üçüncü bir kişiye devretmesi demektir. Kısaca vurgulamak gerekirse arsa sahibi ile yüklenici arasında arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi olmadan ve bu sözleşmenin varlığı ve sözleşme uyarınca edimlerin yerine getirildiği kanıtlanmadan arsa sahibinden ifa istenemez....

        Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan iş bu terditli davada davacının birincil talebi satış sözleşmesinden kaynaklanan (yüklenicinin temlikinden) tapu iptali ve tescil, ipoteğin fekki istemine ilişkin olup uyuşmazlık taşınmazın aynına yöneliktir. Dosya içerisinde mevcut satış sözleşmesinden davacı ile davalı Doğan İnşaat-Ramazan Doğan arasında satış sözleşmesi imzalandığı, dava konusu taşınmaza ait tapu kaydının incelenmesinde 3.kat 7 bağımsız bölüm nolu mesken niteliğindeki taşınmazın davalı YDN İnşaat .....Şti. adına kat irtifakı tesisi edinme sebebine istinaden 14/04/2021 tarihinde tapuya tescil edildiği ve halen bu şirket adına tapuda kayıtlı olduğu, taşınmazın tapu kaydında haciz şerhleri ile davalı T.C.Ziraat Bankası AŞ.'nin alacaklı, davalı YDN inşaat...Şti.'...

        Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; taraflar arasındaki uyuşmazlığı davalı Belediye ile dava dışı Osmanlı Park Kent mobilyaları arasında imzalanan sözleşmeden değil, temlik alan müvekkil davacı şirket ile temlikten doğan alacağı ödemeyen davalı Belediye arasındaki temlikten doğan alacağın ödenmemesinden kaynaklandığını, sözleşmenin ifa yeri ve temlik sözleşmesindeki kayıtlara göre takip ve davanın yetkisinde hukuksal bir sorun olmadığını belirterek, istinaf isteminin kabulü ile kararın ortadan kaldırılmasına ve davanın esastan incelenmesi talebinde bulunmuştur. Dava, sözleşmeye konu alacağın temlikinden kaynaklı başlatılan takibe vaki itirazın iptali isteğine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince HMK'nın 17. maddesinden ve davalı ile alacağı temlik eden arasında yapılan sözleşmenin 42. maddesinde hüküm altına alınan münhasır yetkiden bahsedilerek yetkisizlik kararı verilmiştir....

        Bir davada bilirkişiye başvurulmasına rağmen davacı dava açarken alacak miktarını belirleyebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamaz. Kategorik olarak, belirli bir tür davanın veya belirli kişilerin açtığı davaların baştan belirli veya belirsiz alacak davası olduğundan da söz edilemez. Her bir davaya konu alacak bakımından, belirsiz alacak davasına ilişkin ölçütlerin somut olaya uygulanarak, belirleme yapılması gereklidir. Hakime alacak miktarının tayin ve tespitinde takdir yetkisi tanındığı hallerde (Örn: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu md 50, 51,56), hakimin kullanacağı takdir yetkisi sonucu alacak belirli hale gelebileceğinden, davacının davanın açıldığı tarih itibariyle alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin imkansız olduğu kabul edilmelidir....

          Asliye Ticaret Mahkemesi’nin --- esas sayılı dosyası üzerinden ---- Tasdiki davası açtığını, Mahkemenin --- tarihinden başlamak üzere 1 yıllık kesin mühlet kararı verdiğini------- sayfasında ilan edildiğini, davalıdan olan alacakları için------teminat mektubundan kaynaklanan----- teminat mektubundan kaynaklanan------- karnesinden kaynaklanan--- --- alacaklı olduklarını bildirdiklerini ve ----defterine alacak kaydımızın yapılmasını talep ettiklerini,---- heyetince alacağın ----- kısmının kayıtlara alındığı, diğer alacakların kabul edilmediğini, tüm bu nedenlerle --------- itibariyle davacı---- reddedilerek çekişmeli hale getirilen nakti alacağın İİK.m.308/b uyarınca mevcudiyetinin tespiti ile davalı borçludan konkordato projesi kapsamında tahsiline karar verilmesini, ------------------ alacağın depo edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL alacak talebinde bulunmuş ancak saklı tuttuğu alacak miktarını açıklamamıştır. Dava dilekçesinde açıklanan olaylar ile alacağın kaynağını oluşturan sözleşme ekinde sunulan teminat senedi, cari hesap ekstresi ve diğer belgelerden alacak miktarının temyiz kesinlik sınırı altında kalmadığı anlaşılmaktadır. Bu hususu hakimin ön inceleme aşamasında da tespiti mümkündür. Nitekim davacı vekili 06.06.2016 tarihli temyiz dilekçesinde davalının borçlu olduğu miktarı yüzbinlerce USD olarak ifade etmiştir. Mahkemece davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle tümden reddine karar verilmiş olup, temyize konu dava değerinin davacı yönünden kesinlik sınırı altında kaldığından söz edilemeyeceğinden davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan saygıdeğer çoğunluğun temyiz isteminin reddi kararına muhalifim.27.03.2018...

              Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, ----- sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinden kaynaklanan 10.000,00 TL alacağın dava tarihi olan 10/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, davalının sözleşme dışında kullandığı ve adına tescil ettirdiği markalardan kaynaklandığı beyan edilen 30.000,00 TL alacak talebinin reddine, davalının dava ---- tarihli kira sözleşmesi gereğince dava dışı şirkete ödenen kira bedelinden kaynaklanan kira alacağına ilişkin usulune uygun dava açılmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurması sonucunda, İstanbul BAM ------ Karar sayılı ilamıyla ----- açısından usule ilişkin istinafı olmakla öncelikle davalı yanın bu istinaf talebinin incelenmesinin gerektiği, dosyada bir örneği bulunan ve imzaları inkar ---göre davacı şirketin davalı ile olan akdedilmiş/akdedilecek sözleşmeler...

                Esas sayılı dosyasına konu alacağın, davalının icra takibine yapmış olduğu haksız itirazı nedeniyle ancak 18/11/2021 tarihinde tahsil edilebildiğini, işbu davanın icra dosyasına konu alacağın geç tahsili nedeniyle faiz ve karşılanamayan zararın tahsili amacıyla başlatılan kısmi alacak davası olduğunu, her ne kadar icra dosyasına konu alacak kira sözleşmesinden kaynaklansa da davaya konu uyuşmazlığın alacağın geç ödenmesinden kaynaklanan munzam zarar alacağı olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL'nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği, Mahkemece, uyuşmazlığın kira bedellerinin geç ödenmesinde oluşan temerrüt nedeniyle uğranılan munzam zarara ilişkin olduğu gerekçesiyle Sulh Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verildiği, HMK 4/a maddesi gereğince "kiralanan taşınmazların İcra İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrı konulmak üzere kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak...

                  UYAP Entegrasyonu