ATM' nin.../... esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının ..., davalısının ... olduğu, davanın adi ortaklığın haklı nedenle feshi ile tasfiyesi ve ortaklık payının ödenmesine dair alacak davası olduğu, dosyanın derdest olduğu, dava tarihinin 20.12.2021 tarihi olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili ve davalı mahkememizin iş bu dosyası ile İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi' nin.../... Esas sayılı dosyasının birleştirilmesini talep etmişlerdir. Mahkememizin iş bu dosyası ile İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi' nin.../... Esas sayılı dava dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, tarafların aynı olduğu, uyuşmazlığın her iki dosyada da aynı adi ortaklığa ilişkin olduğu ve taraflar arasında tek bir adi ortaklık sözleşmesi bulunduğundan, davalardan birisi hakkında verilecek kararın diğerini etkiliyeceği, yargılamanın birlikte yürütülmesinin usul ekonomisine uygun düştüğü anlaşıldığından, Mahkememizin 2022/23 E.sayılı dosyasının, İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi' nin.../......
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun anılan kararına göre, adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararların temyiz incelemesi, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin görev alanı içerisine girmektedir. SONUÇ: Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun anılan kararına göre, dosyanın Yargıtay 3. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 03.09.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
Mahkemenin nitelendirmesine göre, uyuşmazlık; adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, hükmün temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 09.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; taraflar arasında kurulmuş olan ve davalı tarafça da kabul edilen adi ortaklığın tasfiye edilmeden, müvekkilininden alacak talebinde bulunulması mümkün bulunmadığı, mahkemece adi ortaklık ilişkisinin varlığı kabul edildiği halde, anlaşılmaz ve bilinmeyen bir şekilde, tarafların hiç bir zaman ileri sürmediği şekilde “her bir makine için ayrı ayrı adi ortaklık ilişkisi kurulduğu, ancak sekiz ayrı makinenin tamamı üzerinde ve bir bütün halinde adi ortaklık kurulduğunun söylenemeyeceği” gibi hukuka aykırı bir sonuca varılarak davanın reddine karar verildiği, ayrıca, taraflar arasında adi ortaklıktan kaynaklanan hukuki ve ticari ilişki mevcut olduğundan, ortaklığın feshinin de talep edilmesi zorunluluğunun doğmuş olduğu, taraflar arasında adi ortaklık tasfiye edilmeden tarafların birbirlerinden alacak-borç talebinde bulunamayacakları, taraflar arasındaki ticari ilişkide konsinye satışın söz konusu olmadığı, davalı satıcının...
Somut olayda uyuşmazlık adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Adi ortaklık, 6098 sayılı TBK.'nun 620. vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Adi ortaklık sözleşmesi; iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir (TBK. 620/1 md.) Adi ortaklık sözleşmelerden kaynaklanan davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine dair yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Adi ortaklıktan kaynaklanan bir davanın (nispi) ticari dava olarak kabul edilebilmesi için iki tarafın da tacir olması ve adi ortaklığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gereklidir....
Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanmaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanununda "Adi şirket" ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda "Adi ortaklık sözleşmesi" başlıkları altında yapılan tanımlarda adi ortaklık, "iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir" şeklinde tanımlanmıştır. Adi ortaklık sözleşmesi geçerlik şekli olarak herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ispat şekli bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Ayrıca adi ortaklık ilişkisinde, bir ortak tarafından açılan alacak talebine ilişkin dava , ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemini de kapsar. Somut olayda; taraflar arasındaki ortaklığın fiilen ve hukuken son bulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Ortaklık son bulduğuna göre, tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir. Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir....
Baskı, İstanbul, 2016 sf 126-133) Her halükarda adi ortaklık sözleşmesinde taraf edimleri arasında mübadele ilişkisi bulunmadığı yani tarafların bu sözleşmeyi akdederken birbirlerine karşı alacak hakkı kazanmak amaç ve iradesini taşımadıkları belirtilmelidir. Madem ki adi ortaklık sözleşmesinin yapılması ile taraflar birbirlerine karşı klasik bir alacak hakkı iktisap etmeyi hedeflememekte, ortak amaç doğrultusunda işbirliği yapmayı birbirlerine taahhüt etmektedirler o halde; klasik alacak haklarının ispati bakımından 200/1. maddede öngörülen senetle ispat zorunluluğu da adi ortaklık sözleşmelerine uygulanmamalıdır. (bu bentte yapılan alıntı için bkz....
Davalı vekili duruşmada, hak düşürücü süreye tabi olan davada harcın yasal süre içinde tamamlanmadığını, ayrıca adi ortaklık adına ortakları tarafından dava açılması gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ : İlk derece Mahkemesince 01.03.2023 tarihli duruşmada 07.07.2011 tarih ve .... Y. sayılı adi ortaklık sözleşmesinden ("... Ltd. Şti.-.... San. ve Tic. A.Ş.-.... Ltd. İş Ortaklığı" arasındaki "..." ile ilgili) kaynaklanan alacağa ilişkin davanın tefriki ile ayrı esasa kaydedilmesine karar verilmiş; Yeni esasa kaydedilen davada İlk derece Mahkemesince; "Davanın adi ortaklıktan kaynaklanan alacağın iflas masasına kaydedilmesinden kaynaklanması ve adi ortaklığın tüzel kişiliğinin bulunmayıp, ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı mevcut olması nedeniyle adi ortaklığın ortaklarından ... yönünden iş dava yönünden muvafakatini sunmak üzere davacılar vekiline 2 haftalık kesin süre verilmesine, verilmiştir....
DAVA : Alacak (Adi Ortaklık Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 22/12/2021 KARAR TARİHİ : 23/12/2021 GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 24/12/2021 Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılar arasında....Mevkide bulunan elma bahçesinin diğer ortaklar tarafından işletilmesi, bakımı, onarımı ve iyileştirme yapılması ve bunun karşılığında elde edilen gelirin paylaşılması amacıyla bir adi ortaklık sözleşmesi kurulduğunu, davalıların adi ortaklık sözleşmesi kapsamında elma bahçesinden gelir elde ettiklerini, elde ettikleri gelirin davalılar aralarında paylaştıklarını müvekkilin payına düşen kısmın hiçbir şekilde verilmediğini ileri sürerek adi ortaklık nedeniyle 2020 yılına ait elde edilen gelirden müvekkilin payına düşen kısımdan şimdilik hakları saklı kalmak kaydı ile 100 TL'nin davalıların payları oranınca dava tarihinden itibaren ey yüksek mevduat faizi...
Bu nedenle, adi ortaklığın taraf olduğu davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklığa karşı açılan dava, ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir. Para borçlarında, adi ortaklardan her biri borcun tamamından sorumlu tutulabileceğinden ortaklardan birine karşı adi ortaklığın borcundan dolayı takip yapılabilir, dava açılabilir ise de, dava adi ortaklığa karşı yöneltilmiş olup bu durumda adi ortaklığı oluşturan her iki şirkete ayrı ayrı dava dilekçesinin tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması gerekmektedir. Dava dilekçesi adi ortaklık için belirlenen adrese tebliğ edildikten sonra davalı .... vekili olarak cevap dilekçesi sunan vekil, cevap dilekçesi ekinde adi ortaklık ile davalı ... şirketi adına düzenlenmiş vekaletnamelerini de sunmuş, ikinci cevap dilekçesini ise adi ortaklık adına hazırlayarak mahkemeye vermiştir....