Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Adi ortaklığın tasfiyesinde, borçlar ödendikten sonra kalan ortaklık malvarlığından önce ortaklardan herbirinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç payları oranında ortaklara paylaştırılmalıdır. Bu husus dikkate alınmadan, davacının ortaklığa koymuş olduğu sermayenin tasfiye yapılırken ortaklık malvarlığından düşülüp sonra kazanç payı belirlenmesi gerekirken sermayeye alacağına ve kara ilişkin alacağa ayrı ayrı hükmedilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur. B....

    Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava, adi ortaklıktan kaynaklanan kar payı alacağına ilişkindir. Mahkemece istem kabul edilmiş, kararı davalı temyiz etmiştir. Davacı, davalı ile 03.02.1999 tarihli noterde yaptıkları ortaklık sözleşmesi ile %50'şer oranda kâr ve zarar ortağı olduklarını, davalının 2002-2006 yılları arasında kâr payı ödemesi yaptığı halde 2007 ve 2008 yılları için herhangi bir ödemede bulunmadığı gibi işletme faaliyetleri ve geliri konusunda da bilgi vermediğini ileri sürerek hissesine düşen kâr payının tahsilini istemiştir....

      Davada, asıl talep adi ortaklığın tasfiyesi ile davacının kar payı ve ortaklık payının tahsili talebine ilişkin olup tedbiren ortaklık malvarlığının ve dava dışı ortaklık konusu işin yapıldığı İstaç firmasındaki ortaklık alacağı üzerine ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir tedbir konulması ile davalının ortaklık girişimindeki yetkilerinin kısıtlanması istenildiğinden,iş ortaklığı olan adi ortaklık bazında değerlendirme yapılması gereklidir. Davacı iş ortaklığındaki hakedişin %30 unun davacıya ödenmesi gerekirken halen davalı tarafça ödenmediğini ileri sürmüştür. 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)'nın 389/1. Maddesi, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir, şeklindedir....

        Bölge adliye mahkemesince; taraflar arasındaki 31/08/2015 tarihli sözleşmenin bazı hükümlerini tadil eden 22/01/2016 tarihli protokolün 4. maddesinde teminat olarak davacının, davalıya 01/04/2017 tarihli 260.000,00 TL senet vereceğine dair hükmün bulunduğu, aynı sözleşmede teminatın adi ortaklık anlaşmasına istinaden verildiğinin açık olduğu, tarafların ortaklık fesih beyanlarının bulunduğu da görülmekle, bunun adi ortaklık fesih edilse bile, fesih sonrası tasfiye işlemlerinden sonra değerlendirilmesi gerektiği, adi ortaklıkta teminat amaçlı olarak davacının aldığı paraya karşılık ortaklığa ilişkin davalıya verdiği bononun teminat fonksiyonunun halen devam ettiği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, taraflar arasında düzenlenen ortaklık sözleşmesi kapsamında verilen bonodan dolayı menfi tespit istemine ilişkindir....

          Mahkemece, adi ortaklık sözleşmesine göre kar payının dağıtımının yapılması için işin bitmesinin gerektiği ve iş bitiminden sonra işin yapımı ile ilgili tüm maliyetlerin işin toplam gelirinden düşülmesi neticesi elde edilecek brüt kar miktarına göre kar payının belirlenmesi gerektiği, bir ortak tarafından adi ortaklığa ilişkin kar payının istenmesi aynı zamanda ortaklığın feshini ve tasfiyesini kapsamakta ise de; dava dilekçesinde açıkça adi ortaklığın tasfiye edilmeden kar payının dağıtılmasının talep edildiği, talebin dışına çıkılamayacağı, adi ortaklık sözleşmesi hükümleri, Ankara 12 Asliye Ticaret Mahkemesinde alınan bilirkişi raporu bir arada değerlendirildiğinde davaya konu ana sözleşmedeki tüm parsellerdeki inşaatların tamamlanmaması, bazılarına henüz başlanmaması sebebi ile alınan bilirkişi raporu da gözetilerek inşaatlar tamamlanmadan kar payı tespit edilemeyeceğinden, davacı da açıkça adi ortaklığın tasfiyesi yapılmaksızın kar payı talep ettiğini belirttiğinden tasfiye hükümlerine...

            üzere asıl alacak ile ilgili bir karar verilmesi değil, tasfiye sonucunu ve müvekkilin kar payı talebini boşta bırakacak taşınmaz devirlerinin önlenmesi amacıyla tedbir talep edildiğin iileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. ......

              Somut davada; davacı vekili tarafından davalıya adi ortaklık kapsamında para verildiği ve bu verilen para karşılığında dava dilekçesinde belirtilen dava dışı şirketlere davacının da hisse sahibi olacağının davalı tarafından vaad edildiğinin iddia edilmesine rağmen davalı tarafça açılan yeni şirketlere davacının hissedar yapılmadığını ve bu nedenle davalıya verilen paraların iadesinin talep edildiği beyan edilmiştir. Davacı vekili tarafından ayrıca taraflar arasında adi ortaklık olduğu, bu adi ortaklık kapsamında dava konusu paraların davalıya verildiğini, ancak davalı tarafça açılan yeni şirketlere davacının hissedar yapılmadığını beyan etmiştir. Taraf vekillerinin beyanları ve Mahkememizce tarafları tacir olup olmadığına ilişkin yazılan müzekkerelere verilen cevaplarda tarafların her ikisinin de tacir olmadığı anlaşılmıştır. Adi ortaklık 6102 Sayılı TTK'nda düzenlenmeyip 6098 Sayılı TBK'nun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir....

                AVM'den 2 dükkan kiraladığını, ortaklık başladıktan sonra dükkanlardan biri zarar edince 3. kişiye devredildiğini, 40.000 TL devir bedeli ile ortaklığa ilişkin borçların temizlendiğini, anlaşmaya göre kar eden işletmenin ise daha rahat koşullarda devredileceği ve elde edilen kârın paylaşımı ve tasfiye yapılacağının kararlaştırıldığını, ancak davalının kâr eden işletmeye haksız ve hukuka aykırı el koyduğunu ileri sürerek, 5.000 TL adi ortaklık tasfiye payı alacağı (ıslah ile 17.500 TL) ile 1.000 TL (ıslah ile 3,442 TL) mahrum kalınan tasfiye payına isabet edecek kâr payı (kazanç kaybının) davalıdan tahsilini talep etmiştir....

                  Davacı eldeki dava ile, davalının bu ortaklık payı için ödemiş olduğu ortaklık katılım (sermaye) payını, kar payı alacağını ve işletme yeri için ödenen depozito bedelini talep etmekte olduğundan, artık taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin sona erdiğinin kabulü gerektiği kuşkusuzdur. Nitekim dava konusu adi ortaklığın yaklaşık üç aylık bir işletme süresi sonunda iş yerinin kapatılması suretiyle sona erdiği ve iş yerindeki demirbaşların davalı tarafça satıldığı her iki tarafın da kabulündedir. buna göre fiilen sona eren adi ortaklıkta davacının talebinin adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkindir ve tasfiyenin mahkemece bizzat yapılması gerekmektedir. Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nın 639.maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir....

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen adi ortaklıktan kaynaklanan tespit ve alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, davalılar ile arasındaki adi ortaklık sözleşmesi gereği ödenmesi gereken kar payının davalılarca ödenmediğini ileri sürerek, adi ortaklıktaki payının tespiti ile ödenmeyen ortaklık payı alacağının tahsilini, bunun mümkün olmaması halinde ise adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile tasfiye payı alacağının tahsilini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 10....

                      UYAP Entegrasyonu