Asıl dava, ipoteğin kaldırılması, birleşen dava ise aile konutu şerhi konulmasına ilişkindir. 1- Davacının aile konutu şerhi konulmasına ilişkin davada, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesinde; İlk derece mahkemesi tarafından davacının birleşen davasında, aile konutu şerhi konulmasına ilişkin talebi hakkında, hukuki yarar yokluğu nedeni ile davasının reddine karar verilmiştir....
Ne var ki; davacının ipoteğin kaldırılmasına ilişkin talebi yanında bağımsız "tapu iptal ve tescil talebi" ve "taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulması" talebi de bulunmaktadır. Dava konusu taşınmazın davalı eş ... tarafından diğer davalı ...'e satışı sırasında davacı eşin açık rızası alınmamıştır. Davacı eşin bu talebine ilişkin davayı açmasında hakkını kötüye kullandığına (TMK.md.2) ilişkin bir delil veya veri de bulunmamaktadır. Tapu iptal ve tescil talebi yönünden, davacı Türk Medeni Kanununun 194. maddesindeki "aile konutu koruması"ndan yararlanabilecek durumdadır. O halde; davalılar ... ve ... yönünden, tapu iptal ve tescil talebinin kabulüyle, davalı ... üzerindeki tapu kaydının iptaline, taşınmazın üzerindeki mevcut ipotek ve hacizlerle yükümlü olarak diğer davalı ... adına tapuya tesciline ve tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesi gerekirken, bu talebin de reddi isabetsiz olmuştur....
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı ...' nin evli olduğunu, İstanbul ili, ... ilçesi, ... 343 Ada, 4 parselde kayıtlı A1 Blok, 3.kat, 18 nolu bağımsız bölümdeki taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığını, dava konusu taşınmaz üzerine rızası ve bilgisi olmaksızın diğer davalı banka lehine ipotek tesis edildiğini, icra yoluyla taşınmazın satış işlemlerine başladığını, tesis edilen ipotek ile davacının aile konutu üzerindeki haklarının açık rızası olmadan sınırlandırılmış olması nedeniyle ipotek işleminin geçerli olmadığını, bankanın basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünün bulunduğunu, eksperler vasıtası ile kıymet takdiri yapılırken bu taşınmazın aile konutu olduğunu bilebilecek durumda olduğunu, bu nedenle iyiniyet hükümlerinden yaralanmasının düşünülemeyeceğini iddia ederek taşınmaz üzerine banka lehine tesis edilen ipoteğin kaldırılmasına, taşınmazın satışı halinde telafisi güç ve imkansız zararlar doğabileceğinden ihtiyati tedbir konulmasına karar...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :İpoteğin Kaldırılması-Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm davalı tarafından duruşmalı olarak temyiz etmiş ise de; duruşma giderleri karşılanmadığından duruşma isteminin reddine karar verilip, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davacı davasını ispat etmekle yükümlüdür. (TMK.md.6) Davacı verilen süre içerisinde konutun aile konutu olduğunu ve ipotek alacaklısı şirketin kötü niyetli olduğunu (TMK.md.3) kanıtlayamamıştır. Mahkemece kanıtlanmayan ipoteğin kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....
HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, "Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz,” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahî aile konutudur. Eş söyleyişle, şerh konulduğu için aile konutu olmamakta, aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh “kurucu” değil “açıklayıcı” şerh özelliğini taşımaktadır....
Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle talebin münhasıran Türk Medeni Kanununun 194. maddesi uyarınca aile konutu olduğu iddia edilen taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması isteğine yönelik olup, davacı tarafından ipotek işlem tarihinde dava konusu taşınmazın eşiyle birlikte aile konutu olarak kullanıldığına dair ıspata elverişli delil sunmamış olduğunun anlaşılmasına göre sonucu itibarıyla doğru olan ret hükmünün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 136.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme...
Emsal Hukuk Genel Kurulu kararında yer alan yerel mahkemenin “Direnme gerekçesinde” açıkça belirtildiği üzere Türk Medeni Kanunu madde 194 hükmü ile eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesine göre, "Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konulunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz,” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “Konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahî aile konutudur....
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalılardan ... ile evli olup evlilik birliği içerisinde edindikleri dava konusu aile konutu olan taşınmazın davalı eşi tarafından 07.03.2019 tarihinde diğer davalı ...'e satıldığını ve müvekkilinin taşınmazda ipotek olduğunu öğrendiğini, bu işlem sırasında müvekkilinin rızasının alınmadığını belirterek "... Mah.... Sok. No.10 D.10" (... İli Pendik İlçesi ... Mahallesi, 8572 Ada, 15 Parsel, Kat.3 No.10) adresinde kayıtlı aile konutu niteliğindeki taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, tapunun iptali ile davalı ... adına tesciline, taşınmaza aile konutu şerhi konulmasına, taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP 1.Davalılar cevap dilekçesi sunmamışlardır. 2.Denizbank A.Ş....
Dava, aile konutundan kaynaklı ipoteğin kaldırılması, tapu iptal tescil ve aile konutu şerhi konulması davasıdır. İlk derece mahkemesince, davanın kabulü ile, dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkine, aile konutu şerhi konulmasına, taşınmazın davalı banka adına olan tapu kaydının iptali ile davalı T5 adına tapuya kayıt ve tesciline kayıt verilmiş, davalı banka tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
Aile konutunun öneminden dolayı, kanun koyucu Türk Medeni Kanunu' nda, aile konutu ile ilgili önemli düzenlemelere yer vermiştir. Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz (TMK m.194/1). Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi konulmuş olmasa da eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, emredici niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyecği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak " belirli olan" bir işlem için verilebilir( YHGK.nun 15.04.2015 gün ve 2013/2-2056 E.2015/1201 K. sayılı kararı )....