Kaldırma kararı sonrası, mahkemece tanıklar Emin Adıgüzel ve Mehmet Sait Biçen'in hizmet cetvelleri dosyaya kazandırılmış olup, neticesinde davanın kabulü ile, 90 ve 17 sigorta sicil numarasının 2 TC Kimlik Numaralı ,Osman ve Emine'den olma ,04/05/1945 doğumlu davacı T1 ait olduğunun tespiti ile, davacıya ait 88 nolu sicil numarası ile birleştirilmesine, karar verilmiştir. IV.İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, resmi belgelerin aksinin tanıkla ispatının mümkün olmadığını, çalışmanın açıkca ortaya konulması gerektiğini, dava açılmasına müvekkili sebebiyet vermediğinden aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, kararı istinaf etmiştir. V.GEREKÇE: Dava, aidiyetin tespiti istemine ilişkindir. Aidiyet ve tespit davalarında gerçeğin tam olarak saptanması için, işin kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde etraflıca araştırılması gereği ortadır....
Bu tür aidiyet ve tespit davalarında gerçeğin tam olarak saptanması için, işin kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde etraflıca araştırılması gereği ortadır. Vazgeçilemez ve devredilemez nitelikteki temel haklardan olan sosyal güvenlik hakkının yaşama geçirilmesine yönelik tespit ve aidiyet davalarının kamu düzenine ilişkin davalardan olduğu gözetilerek, davacının iddiasının gerçekliğinin resen araştırma ile saptanması gereklidir. Eldeki davada,davacının 08/01/1976-01/03/1976 arasındaki bildirimin kendisine ait olduğunun tespitini istediği, davacı 1954 d.lu ...’in baba adının ... olduğu, aidiyetin tespitini istediği hizmetin işlendiği kişinin davacının babası olan 1914 d.lu...,olduğu, davacının babasının baba adının ...olduğu, davacının babası adına işlenen hizmetin kendisine ait olduğunu iddia ettiği, davacının babasının 2007 de öldüğü, Mahkemece dinlenen tanık beyanlarına göre aidiyet tespitine karar verildiği anlaşılmaktadır....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/713 esas sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesi davacını açtıklarını, taraflardan T2, T4 ve T3 vekillerinin 2.celsesinde Muhtesatın Aidiyetinin Tespiti davasını açtıkları için taraflarına süre verilmesini talep ettiklerini, 3.celsede yazılı bayanla T4 ve Hatice Darılmaz'ın aidiyet iddiasını kabul ettiklerini, T2 aidiyet iddiasını kabul etmediklerini, taraflardan T1'nun mahkeme aşamasında aidiyet iddiası olmadığı için T1 açısından beyanda bulunmadıklarını, 3.celsede verilen süre nedeniyle Muhtesatın Aidiyetinin Tespiti davasının açıldığını, açılan davaya süresi içerisinde verdikleri cevapta taşınmazların mülkiyetinin tarafların murisi Nevriye Gün'e ait olmak üzere taraflardan T4 T1, T3 evleri yaptırdıklarını, muhtesat iddialarının kabul ettiklerini, T2 aidiyet iddiasını kabul etmediklerini, ön inceleme duruşmasında müvekkillerinden T9 cevap dilekçesinde kabul ettikleri hususları tekrarladığını, davacıların evleri yaptırdıklarını kabul ettiklerini, müvekkillerinin...
sorununu çözümünün mahkememize ait olmayışı, tarafların Hukuk Mahkemelerine başvurması halinde aidiyet konusunda karar verilebileceği anlaşıldığından, adli emanette kayıtlı Samsung Galaxy S4 marka cep telefonunun dosyada delil olarak saklanmasına, tarafların Hukuk Mahkemelerine başvurmakta muhtariyetlerine," ilişkin cümlenin çıkartılarak yerine "Adli Emanetin 2014/7263 sırasında kayıtlı suça konu Samsung Galaxy S4 marka cep telefonunun sanığa iadesine" cümlesinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.10.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Dava, kadastro çalışmaları sırasında yayla olduğu saptanan 126 ada 180 parsel sayısını alarak özel siciline bu niteliği ile kaydı yapılan taşınmazın aidiyet belirlemesine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın yayla olduğunda tarafların bir uyuşmazlıkları yoktur. Uyuşmazlık, 180 parsel sayılı yaylanın taraf köylerden hangisine ait olacağı noktasındadır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 25/son maddesi hükmünce yenilik doğurucu hüküm almayı gerektirdiğinden, aidiyet belirleme kadastro mahkemesinin görev alanı dışındadır. Böyle olunca, mahkemenin çekişmenin esası incelenerek sonucuna uygun belirleme kararı vermesi yerine yazılı bazı gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 02.07.2007 gününde oybirliği ile karar verildi....
ın dava konusu taşınmaz üzerindeki yapıya ilişkin aidiyet iddiası eldeki davanın davalısı, ... vekili tarafından kabul edilmemesi üzerine, ... tarafından eldeki muhtesatın aidiyeti davası açılmıştır. Eldeki davada, davalı vekili 06/11/2015 tarihli ön inceleme duruşmasında dava konusu aidiyeti istenen evin davacıya ait olduğunu kabul ettiğini beyan ettiği görülmüş ise de ortaklığın giderilmesi davasında aidiyet iddiasının kabul edilmemesi sebebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Saptanan bu olgular kapsamında; davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiği ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiği kuşkusuzdur. Buna göre, yargılama sonucunda hüküm altına alınan nispi karar ve ilam harcı ile aynı şekilde 6100 sayılı HMK'nin 326/2. maddesi uyarıca yargılama giderinden yukarıda ifade edilen ilkeler doğrultusunda davanın açılmasına sebebiyet veren davalının sorumlu olması gerekirken yargılama gideri ve harçtan davacının sorumlu tutulması doğru olmamıştır....
Davacı, hizmetlerinin bir kısmının davalı ... adına kaydedildiğini ve onun hizmetinde göründüğünü belirtmek suretiyle, bu hizmetlerin aidiyetinin tespiti ile sonrasında yaşlılık aylığı bağlanmasını istemektedir. Mahkemece yapılan araştırma sonrasında, işe giriş bildirgeleri üzerindeki tutarsızlıklar ve tahribatlar olması, davalı ...’un, ... ve ... sicil nolu T......
sicil no.lu işyerinde çalıştığının tespiti ile Kurum kayıtlarında ...olarak görünen isminin ..., ... olarak gözüken baba adının da Taceddin olduğunun tespiti talep edilmiş olup mahkemece davanın kabulüne ilişkin hükmü eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. 2.Buna göre, gerek sigortalı çalışmanın gerekse kayıtların düzeltilmesi talebine yönelik gerçeğin tam olarak saptanması için, öncelikle mahkemece dava konusu çalışmanın geçtiği belirtilen ......
Dava, aidiyet tespiti istemine ilişkin olup, bu tür davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır....
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Öte yandan aidiyet davaları da kamu düzeni ile ilgili olduğundan çalışmaların başka bir sigortalıya ait olup olmadığı noktasında titizlikle inceleme yapılması ve toplanan delilerle hiçbir kuşku ve duraksamaya yol açmayacak şekilde hizmetin gerçekte kime ait olduğunun saptanması gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.09.2007 gün ve 2007/21-600E,2007/604K....