Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmünü öngörmüştür. 6183 sayılı Yasanın 35. maddesinde ise, “Limited şirket ortakları şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar” hükmü öngörülmüş iken, öngörülen istisnaları dışında 06.06.2008 tarihinde yürürlüğe giren Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 04.06.2008 tarih 5766 sayılı Kanun’un 3....

    Davacı vekili; davalı Belediye Başkanlığının davacı ......ya 6183 sayılı yasa kapsamında gerçek ve tüzel kişiden oluşan 50 kişilik bir liste göndererek Belediye'ye borçlu olan bu şahısların mevduatına alacak ve fer'ilerini karşılayacak kadar haciz konularak Belediye adına bloke edilmesini talep ettiğini ayrıca Belediye'den cevap alınmadıkça mudilere hiçbir meblağ ödenmemesini, aksi takdirde 6183 sayılı yasa 6 ve 79. maddeleri gereğince yasal işleme başlanacağının bildirildiğini, ...... tarafından süresinde cevap verilmemesi nedeni ile bildiride belirtilen alacakların kanunen davacı ...... nezdinde sayıldığını, ...... kayıtlarına göre sadece dava dışı borçlu İbrahim Sayın'ın vadesiz hesaplarında toplam 616,27 TL bulunduğunu, bundan başkaca diğer borçluların ......dan hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını belirterek bu durumun tespitine karar verilmesi isteminde bulunmuştur....

      bütün muamelelerin tarihleri ne olursa olsun hükümsüz olduğunun ifade edildiği ve iptale tabi olduğu belirtildiğinden iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. 6183 Sayılı ...’nun 25 maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır....

        Kurum alacağı için 6183 sayılı Kanunun 55.maddesi uyarınca düzenlenip, tebliğ edilen ödeme emrine karşı borçlu, anılan Yasanın 58.maddesi uyarınca 7 gün içinde iş mahkemesine itiraz davası açabilir....

          Diğer taraftan, 6183 sayılı Yasanın 55. maddesi kapsamında davacı adına düzenlenmiş ve anılan Yasanın 58. maddesi uyarınca usulünce tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin ya da başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması halinde ise, yapılan bu tebligatın ödeme emri niteliğinde olmayıp davalı kurum tarafından davacıya gönderilmiş bir borç bildirim yazısından ibaret bulunması nedeniyle, davanın Kuruma karşı borçlu olunmadığının tespiti davası olarak kabul edilip, davacının temsilcilik konumuna göre 506 sayılı Yasanın 80’inci maddesi kapsamında sorumluluğunun bulunup bulunmadığının irdelenmesi ile tespitinde de engel yoktur....

            Öte yandan süresinde ödenmeyen prim ve diğer kurum alacaklarının bizzat Kurumca cebren takip ve tahsil edilebileceği 506 sayılı Yasa'nın açık hükmü gereğidir. Cebren tahsil ve takip esasları 6183 sayılı Yasa'da gösterilmiştir. 6183 sayılı Yasa'nın mükerrer 35. maddesinde tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen ve tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerinin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerince tahsil edileceği bildirilmişse de 506 sayılı Yasa, 6183 sayılı Yasa'ya nazaran özel bir yasa olup uygulanma önceliğine sahiptir. Davaya konu ödeme emrinin ilişkin olduğu prim borçlarının ait olduğu dönemde davacının,borçlu ......

              Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Mahkemece 1999 yılında yapılan tasarruflar yönünden 6183 sayılı yasanın 26. maddesi uyarınca 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi, 2001 yılında yapılan tasarrufun ise aynı yasanın 27. maddesi uyarınca ödeme müddetinden geriye doğru 2 yıllık sürenin geçmesi ve davalılar hakkındaki davanın sübuta ermemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Somut olayda borçlu davalı ... dava konusu taşınmazın 1/3 payı 09.11.1999 tarihinde davalı ...’a, 1/3 payını 09.11.1999 tarihinde davalı ... ...’a onun tarafından 10.04.2000 tarihinde davalı ...’a, 1/3 payı 09.05.2001 tarihinde ...’a satılmış, ... taşınmazın tamamını 17.01.2005 tarihinde tekrar ...’a, ... tarafından ... ve ...’a onlar tarafından da 24.09.2008 tarihinde çıplak mülkiyeti davalı ... Uluslar arası Nakliyat San. ve Tic. Ltd. Şti.ne satılmıştır....

                "İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Hukuk Hakimliği Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, 6183 Sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun'un 74. maddesine dayalı olarak açılmış olup, davacının davalıya 2.146,57 TL borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir....

                  Mukavelenin düzenleme şeklinde olması şart olmayıp, alacaklı tahsis dairesi tarafından düzenlenen mukavelenin borçlu ve kefili tarafından imzalanıp notere tasdik ettirilmesi yeterlidir. Açıklanan şartları taşıyan kamu borçlusunun kefili de 6183 sayılı Kanunun 57. Maddesinde yer alan “Kefil ve yabancı şahıs veya kurumların mümessilleri bu kanun hükümlerine göre ve aynen asıl borçluların tabi tutuldukları usullerle takip olunur.” Hükmü uyarınca asıl borçlunun tabi tutulduğu usullerde takip olunmalıdır. Bir başka deyişle; hakkında takibe geçilerek ödeme emri tebliğ edilmelidir. Eldeki davada, davacının kamu borçlusu dava dışı şirketin kuruma olan borçları nedeniyle kuruma karşı verdiği 22.05.2000 tarihli taahhütname ile 6183 sayılı Yasanın 11. ve 57. Maddeleri kapsamında ve 28.06.2000 tarihli muvafakatname ile de 6183 sayılı Yasanın 10 ve 56....

                    Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı hakkında uygulanan idari para cezasının tahsili amacıyla 2015/11237 ve 2015/11238 takip no ile icra takibi başlatıldığı ve 6183 sk uyarınca düzenlenen iki adet ödeme emrinin davacıya 27/04/2015 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde, Kurum alacakları yönünden tebliğ edilen ödeme emrine karşı açılacak davalar iş mahkemelerinde görülecektir. Somut olayda davacı, 6183 sayılı Yasa uyarınca aleyhine yapılan icra takibinin ve devamındaki ödeme emrinin iptali ile, ödeme emrinde belirtilen miktarda borcu olmadığının tespitini istediğine göre; uyuşmazlığın belirgin bir biçimde 5510 sayılı Yasanın 88. ve 6183 sayılı Yasanın 58. maddelerinden kaynaklandığı açıktır. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın çözüm yerinin İdari Yargı olmayıp, alacaklı ... Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi olduğu ortadadır....

                      UYAP Entegrasyonu