Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit DAVA TARİHİ : 09/06/2022 KARAR TARİHİ : 14/06/2022 KARAR YAZMA TARİHİ : 14/06/2022 Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasında evrak üzerinden yapılan inceleme sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde; davalı takip alacaklısı vekili tarafından tarafına haciz ihbarnameleri gönderildiğini, ihbarnamelerden kapısına yapıştırılan 3. Haciz ihbarnamesine ait tebligat ile haberdar olduğunu, öncesinde gönderilen tebligatlardan haberdar olmadığı için itirazda bulunmadığını, o dönemde yıllık izinde olduğunu, diğer borçlulardan Fikri General hariç diğerlerini tanımadığını, takip yapanın bunu ispatlaması gerektiğini belirterek İİK 89/3 maddesinde belirtilen sürede takip borçlularına borçlu olmadığının tespiti ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir....

    Somut olayda;------- ara karar ile; davacı vekiline dava konusu çeke ilişkin istirdat davası açmak üzere duruşma gününe kadar süre verildiği, verilen sürede istirdata ilişkin dava açılmaz ise mahkememizce----- duruşmada davanın takip edilmemesi halinde bile bu çek yönünden davanın reddine karar verileceğine ilişkin ara kararın davacıya usulüne uygun tebliğ edildiği, dava konusu için istirdat davası açıldığına ilişkin bir belgenin mahkememize sunulmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

      Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir. Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir....

      Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir. Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir....

      Davacı taraf, davasının TBK'da düzenlenen sebepsiz zenginleşme davası olduğunu ileri sürmektedir. Bununla birlikte bir davada anlatım taraflara, niteleme ise HMK'nın 33. maddesi ışığında mahkemeye aittir. Somut olay bakımından davalı tarafça davacı aleyhine sözleşmeden kaynaklı alacak istemi ile icra takibi başlatılmış olup davacı taraf sözleşmenin feshi nedeni ile borçlu olmadıkları parayı icra baskısı altında ödemek durumunda kaldıklarını iddia etmiştir. Her ne kadar davacı tarafça huzurdaki davanın istirdat davası niteliğinde olmadığı, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince açıldığı ileri sürülmüş ise de yerleşik Yargıtay uygulaması gereğince, istirdat davasının koşullarının oluştuğu durumlarda davaların sebepsiz zenginleşme davası olarak nitelendirilmesi doğru görülmemekte olup davaya istirdat davası olarak bakılması gerektiği kabul edilmektedir. (Emsal ilamlar: Yargıtay 19....

        Şeklilik ilkesi neticesinde meydana gelen zararları bertaraf etmek ve menfaat dengesinin sağlanması amacıyla açılan menfi tespit ve istirdat davaları icra hukukunun nihai amacı olan maddi hukuka elverişli sonuca ulaşmakta temel vasıta niteliğindedir (Aşık, İbrahim/Demir, Ömer Faruk: Menfi Tespit Davasının İstirdat Davasına Dönüşmesi, DÜHFD, Cilt: 26, Sayı: 45, Yıl: 2021, s. 347). İstirdat kelime anlamıyla “verilen şeyin geri alınması” anlamına gelir ve hukukumuzda istirdat davası en yalın anlatımla bir kişinin borçlu olmadığı hâlde cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı paranın iadesi için açtığı dava olarak tanımlanır. YHGK 2019/(13)3-536 : 2022/43 " TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır....

          Şeklilik ilkesi neticesinde meydana gelen zararları bertaraf etmek ve menfaat dengesinin sağlanması amacıyla açılan menfi tespit ve istirdat davaları icra hukukunun nihai amacı olan maddi hukuka elverişli sonuca ulaşmakta temel vasıta niteliğindedir (Aşık, İbrahim/Demir, Ömer Faruk: Menfi Tespit Davasının İstirdat Davasına Dönüşmesi, DÜHFD, Cilt: 26, Sayı: 45, Yıl: 2021, s. 347). İstirdat kelime anlamıyla “verilen şeyin geri alınması” anlamına gelir ve hukukumuzda istirdat davası en yalın anlatımla bir kişinin borçlu olmadığı hâlde cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı paranın iadesi için açtığı dava olarak tanımlanır. YHGK 2019/(13)3-536 : 2022/43 " TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır....

            ibraz edenlere karşı istirdat davası açıldığı anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına, ----ait --- keşide tarihli Keşidecisi ----olan ----- seri numaralı çek yönünden ibraz edeni belli olmasına rağmen davacı vekili tarafından süresinde istirdat davası açılmadığı anlaşıldığından bu çek için açılan davanın reddine --- ait --- keşide tarihli Keşidecisi---- olan ---- seri numaralı çek yönünden bankaya ibraz edilmediği ve ilan süresinde de mahkememize müracaatta bulunulmadığı anlaşıldığından bu çek için açılan davanın kabulü ile çekin iptaline --- ait ---keşide tarihli Keşidecisi ---- bedelli --- seri numaralı çek ve --- keşide tarihli Keşidecisi ---- bedelli ---- seri numaralı çek yönünden ise muhatap bankalar tarafından çeklerin tahsil edildiği bildirildiğinden hukuki yarar yokluğundan açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir....

              Dava konusu diğer çeklerle ilgili olarak da davacı vekilince farklı mahkemelerde olmak üzere istirdat davaları açıldığına ilişkin 13/07/2023 tarihli celsede beyanda bulunulmuştur. Hasımsız iptal davası yoluyla rıza dışında elden çıkan kıymetli evrakın mahkeme tarafından iptaline karar verilebileceği anlaşılmakta ise de (TTK. 818/s maddesi delaletiyle 757 ila 763, 764. maddenin ilk fıkrası), müdahale talebinde bulunan 3. kişi vekillerinin yazılı beyanları ve ekli evraklardan da anlaşıldığına göre davaya konu çeklerin zayii olmadığı anlaşılmıştır. Kıymetli evrakın zayii olması nedeniyle hasımsız olarak açılan iptal isteminde, mahkemece yapılan ilan üzerine veya ilandan önce hamil ortaya çıkacak olursa, mahkemece hamil aleyhine istirdat davası açmak için davacıya uygun bir süre verileceği, davacının bu süre içerisinde istirdat davası açmaz ise mahkemenin hasımsız olarak açılan iptal istemini reddedeceği (TTK.m.818 yollaması ile m.758) hususu hüküm altına alınmıştır....

                Dairemiz kaldırma kararından sonra yapılan yargılama sonunda; MAHKEMECE: "...İİK'nın 89/3. maddesine göre açılan bu dava, davacı takipte haciz ihbarnamelerinin gönderildiği 3. kişinin, takip borçlusuna borçlu olmadığını ispatla yükümlü olduğu özel bir menfi tespit davasıdır. Davanın koşulları İcra İflas Kanunu'nun 89/3. maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddeye göre takip borçlusunun, alacaklı olduğu bildirilen 3. şahsa haciz ihbarnameleri gönderilip, itiraz edilmemesi üzerine 3. haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içinde, 3. şahıs tarafından bu davanın açılması gerekir. Aksi takdirde, takip alacaklısı ile 3. kişi arasında bir icra takibi varmış, bu takip kesinleşmiş ve 3. kişi bu icra takibinin borçlusu olmuş gibi bir hukuki durum doğmuş olur. Başka bir anlatımla, borç 3. kişinin zimmetinde sayılır....

                UYAP Entegrasyonu