Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

K. sayılı kararıyla anılan parselin orman niteliğiyle ... adına tesciline karar verildiğini, müvekkillerinin bu şekilde ortaya çıkan zararından, TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu belirterek, anılan parselin rayiç bedelinin belirsiz alacak yoluyla tespit edilip, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davalı ... dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili isteğiyle ve davanın harca esas değerini 10.000,00.-TL göstererek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesine dayalı tazminat isteğine ilişkindir....

    Davacılar vekili, 26.12.2014 tarihli dilekçesinde, öncelikle tapu iptal tescil, olmadığı takdirde davacılar.....ödedikleri satış bedelinin 01.03.2014 tarihinden itibaren reeskont faiziyle ödenmesini, ayrıca davacılardan ....’nin taşınmaza yaptığı masrafların yapıldığı tarihten itibaren tahsilini talep ederek asıl davayı terditli olarak olarak ıslah etmiştir. Mahkemece, asıl dava ile birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davacılar vekilinin aşağıda yazılı nedenler dışındaki tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Dava, tapu iptali tescil mümkün değilse tazminat istemine ilişkindir. Davacılar vekili 26.12.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile asıl davada terditli olarak tazminat talebinde bulunmuştur....

      Adına tescil edildiği, davacının sonraki malik olduğu, taşınmazın 3402 Sayılı Kadastro Kanunu 22/A maddesi gereğince yenileme kadastrosu işlemine tabi tutulmakla yüzölçümünün bu kez 6046,55 m2 olarak ölçüldüğü ve kayden düzeltme işleminin kesinleştiği, davacının eksilen 853,45 m2'lik fark kapsamında huzurdaki davayı açtığı sabittir. Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; 1960 yılında yapılan tapulama çalışmalarında 6900 m² olarak tespit ve tescile tâbi tutulan taşınmazın, sonradan yüzölçümünün 3402 sayılı Kanunun 22/2- a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosunda azalması nedeniyle oluşan zararın da kadastro işlemlerinden kaynaklandığı ve TMK'nın 1007. maddesi anlamında tazmini gerektiği muhakkak olup, davanın kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır. (bknz. Yargıtay 20. H.D. 2015/9986- 2016/1002 E.K....

      Dava, TMK’nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. ......18.340 m2 yüzölçümlü taşınmaz 1957 yılında yapılan tapulama tespitine itiraz sonucunda düzenlenen ek tutanak mucibince 14.5.1955 tarih ve.....nolu tapu kaydı uygulanarak ...... adına tespit edilmiş, tespite Orman Yönetimi ve Hazinenin itiraz etmesi üzerine açılan .... Karar sayılı davası ile taşınmazın tahdid içinde ve Hazine adına tapuda orman vasfıyla kayıtlı alanda kalması nedeniyle taşınmazın orman olarak aktarılmasına karar verilmiş, hüküm Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 18.04.1972 tarih ve 1972/400-2876 sayılı kararı ile onanmış, karar düzeltme yoluna başvurulmadan 27.01.1974 tarihinde kesinleşmiştir. TMK’nın 1007. maddesinde düzenlenen tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan dolayı açılacak davalar için kanunda özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir....

        Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir: “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.” 3....

          İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davanın TMK'nun 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin düzgün tutulmamasından kaynaklandığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş ise de tapu müdürlüğü işleminin, tamamıyla belediyenin yapmış olduğu imar düzenlemesinden kaynaklı olduğunu, tapu müdürlüğünün belediyece yapılan ıslah çalışmasını aynen tescil etmek zorunda olduğunu, mahkemece imar düzenlemesi yapan belediyenin ihmal ve kusurunun dikkate alınmadığını ileri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava TMK'nun 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir. 4721 sayılı TMK'nun 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devlet kusursuz olarak sorumludur....

          Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/49 E., 2017/347 K. sayılı dosyası ile TMK'nun 1007. maddesi uyarınca tazminat davası açılmış, anılan yerel mahkeme kararı Yargıtay 20. HD.'nin 2017/7627 E., 2017/6515 K. sayılı kararı ile onanmıştır. Söz konusu karar örnekleri UYAP sisteminden dosyaya alınmıştır. Dairemizce emsal taşınmazın tapu kaydı, emsal resmi satış sözleşmesi sureti, imar durumu ve dava tarihi itibariyle belediye arsa metrekare rayiç bedeli takdir komisyonunca belirlenen m2 birim değeri tapu müdürlüğü ve belediyeden celp edilmiş olup mezkur emsalin somut emsal olarak alınmasında ve değere yönelik denetime elverişli 03.10.2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunun hükme esas alınmasına bir hata görülmemiştir. Ne var ki tapu kaydında yer alan hacizlerin bedele yansıtılması gerekirken bu yönde hüküm kurulmaması doğru görülmemiştir. (Yargıtay 5....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: 6100 sayılı HMK'nun 355/1 maddesi uyarınca, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Dava, muarazanın giderilmesi ve bu talep kabul edilmediği takdirde uğranılan zararın giderilmesine yönelik tazminat davasıdır. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle; davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İlk derece mahkemesince verilen 2017/688 Esas, 2018/765 Karar sayılı ve 30/11/2018 tarihli davanın reddine ilişkin karar, Dairemizin 2019/413 Esas, 2019/1420 Karar sayılı ve 07.10.2019 tarihli kararı ile; "Mahkemece hükme esas alınan denetime elverişli bilirkişi raporu nazara alındığında; muarazanın giderilmesine ilişkin istinaf talepleri yerinde değil ise de; dava, terditli dava olarak açılmış olup, muarazanın giderilmesi talebi kabul edilmediği takdirde sözleşmenin yapılmaması sebebiyle uğranılan zararda talep edilmiştir....

          Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesine dayalı tazminat isteğine ilişkindir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davacılara yükletilmesine 27/06/2019 gününde oy birliği ile karar verildi....

            TMK'nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren TBK'nın 125. maddesine (eski 146.madde) göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 başvuru nolu 25.07.2017 tarihli, 29.09.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan... kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararı nazara alındığında; Hukuk Genel Kurulu kararı ile TMK'nın 1007. maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiştir. Hukuk Genel Kurulu karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolanlar açısından dava açılmasını mümkün kılacak makul süre içinde TMK'nın 1007. maddesine dayanarak dava açılmalıdır....

              UYAP Entegrasyonu