Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

CEVAP Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; husumetin yanlış yönlendirildiğini, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının tazminat talebinde bulunma hakkının olmadığını, davacı taraf tazminat olarak taşınmazın dava tarihi itibarıyla rayiç bedelini istemekte ise de, bu tür davalarda tazminat, taşınmazın kaybedildiği yani tapu iptali ve tescile ilişkin kararın kesinleştiği tarih itibarıyla taşınmazın cinsi ve değeri hesaplanmak suretiyle belirlenmesi gerektiğini belirterek, usul ve yasaya aykırı davanın reddini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....

    İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; dava kapsamında davaya konu taşınmazın bedelinin 4.831.414,40 TL olarak belirlendiğini, bu bedel üzerinden karar tarihi itibari ile nisbi vekalet ücreti hesabı yapılacak olursa vekalet ücretinin 136.939,14 TL olmalıyken daha düşük bir vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının yerinde olmadığını, davacının hiçbir kusuru bulunmamasına rağmen idarece açılmış tapu iptali ve tescil davasında taraf olduğunu, yargılama kapsamında masraf yapıldığını, yapılan masrafların da zarar kapsamında olduğunu, dolayısıyla davanın masraflar yönünden de kabul edilmesi gerektiğini, davaya konu taşınmazın gerçek değeri üzerinden belirlenecek maddi tazminat ile tapu iptali ve tescil davası kapsamında yapılan yargılama giderleri bakımından mevcut zararların tamamı yönünden davanın tam olarak kabulüne karar verilmesini ve bu tazminatın taraflarına tapu iptali ve tescil davasında verilen kararın kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek kamu alacakları için öngörülen en...

    Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacı, tevhit-ifraz işlemi neticesinde hisse oranının azaldığını belirterek işlemin iptali ile hissesinin 50.55 m2 olarak adına tescilini talep etmiştir. Dava dilekçesi ve davanın ileri sürülüş biçimine göre davacının iki talebi söz konusudur. Bunlardan ilki imar uygulamasına dayalı idari işlemin iptaline ilişkin olup bu talebin idari yargının görev alanında kalmaktadır. Bu talep yönünden yargı yolu yönünden davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun ise de davacının diğer talebi 2256 ada 458 parseldeki hisse oranının 50.55 m2 (5055/17917 hisse) yerin adına tesciline ilişkindir. Tapu iptali ve tescil istemi ancak adli yargıda görülebilir. Bu nedenle mahkemece, taraf delilleri değerlendirilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken tapu iptal ve tescile yönelik talep yönünden idari yargının görevli olduğundan bahisle davanın reddi hatalı olmuştur....

    İDM'ce terditli açılan tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat talebi yönünden tek hüküm kurulması gerekirken iki ayrı hüküm kurulması, tapu iptali ve tescili talebi yönünden davanın esastan reddine karar verilirken, tazminat talebi yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair karar verilmesi suretiyle hükümde çelişki yaratılması, dava dilekçesine ekli adi yazılı 1 ve 2 numaralı sözleşme içeriklerinde yer alan koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği yönünden gerekçeli kararda değerlendirme yapılmaması dairemizce usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. 22/07/2020 tarihli ve 7251 Sayılı Yasa ile Değişik HMK'nın 353/(1)-a-6. maddesinde ise; "Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması" halinde HMK 353/(1)-a-6.bendi uyarınca bölge adliye mahkemesinin, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın...

    -USD olarak gösterildiğini, fakat faiz oranının belirtilmediğini, bu nedenle ayrıca takibin ferileri niteliğindeki harçlar ve giderler de külfet olarak fahiş istenen alacak faiz oranında doğal olarak arttığını belirterek, öncelikle davalı alacaklının takipteki seçimlik hakkını TL cinsinden talep ettiğinin tespiti ile tüm takipteki asıl alacak ve ferilerinin hesaplanmasının TL cinsinden usul ve yasaya uygun olarak yapılması ile ortaya çıkacak olan fahiş ve fazla hesaplamanın tespiti ile bu oranda müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, bu talepleri kabul edilmediği takdirde davalı alacaklının takip talebinde döviz hesaı yapılacak ise bu alacağa vade tarihinden fiilen ödeme tarihine kadar Devlet Bankalarının usd ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre faiz ödeneceği gerçeği ve hesaplaması ile davalı alacaklının tajipte fahiş ve fazla hesap yağtığının tespiti ile bu oranında müvekkilinin borçlu bulunmadığının tespitine, her iki durumda da davalı alacaklının...

      Hukuk Dairesi         2016/1007 E.  ,  2016/1359 K."İçtihat Metni"Davacılar ile davalılar .. arasındaki davadan dolayı ... Asliye Hukuk Mahkemesince (Tük.Mah.Sıf.) verilen ... gün ve 2013/..-2015/.. sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... Resort Turizm ve İnş. A.Ş. vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Yanlar arasındaki uyuşmazlık nitelikli satış sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptâl, tescil ve terditli alacak istemine ilişkin olup, bu niteliğe göre kararın temyizen incelenmesi görevi Dairemize ait olmayıp, Yargıtay Yüksek 13....

        İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı/ karşı davalı erkek vekili hükmün; kısa karar ile gerekçe arasında çelişki olduğunu, kusur belirlenmesi, karşı davanın kabulü ile aleyhine hükmolunan vekalet ücreti, haysiyetsiz hayat sürmeye yönelik davanın reddi ve lehine hükmolunan tazminatların talebi doğrultusunda arttırılması gerektiği yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı/ karşı davacı kadın vekili hükmün; kusur belirlenmesi, asıl davanın kabulü, aleyhine hükmolunan tazminatlar ile reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin kabulü gerektiği yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Asıl dava; davacı/ karşı davalı erkek tarafından açılmış TMK.nun 161.maddesi(zina), olmadığı taktirde 163. Maddesi (haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle), olmadığı taktirde 166/1 maddesine dayalı terditli açılmış boşanma ve fer'ilerine ilişkindir....

        Dava geçici iş göremezlik ödemeleri yönünden terditli olarak açılmış olup,terditli davalarda iki talebin bulunduğu, ilk önce asıl talep hakkında karar verilmesinin istendiği ve bu ilk talebin reddedilmesi ihtimaline karşın, ikinci talebin ileri sürüldüğü, bu şekilde de hüküm altına alınmak istenen tek bir talebin mevcudiyeti öğreti ve uygulamada kabul edilmektedir. Bu tür davalar usul ekonomisine de uygundur. Ayrıca davacının böyle bir davayı açmada hukuki yararının bulunduğu da kabul edilmektedir. Eldeki davada ise, iş kazasının 506 sayılı Yasa’nın 27. maddesinde öngörülen süre içinde davalı işveren tarafından bildirildiği ve bu nedenle 27. madde uyarınca sorumluluğu bulunmadığına ilişkin Mahkemenin kararı yerinde ise de; aynı zamanda 506 sayılı Yasa’nın 26. maddesine dayalı olan davada; davalı işverenin anılan madde uyarınca sorumluluğu bulunup bulunmadığı konusunda bir araştırma ve inceleme yapılmaması isabetsizdir....

          O halde Mahkemece, davacıya 1219 sayılı ihdas parseli üzerinde imar uygulamaları ile oluşturulan diğer imar parselleri ve park alanıyla ilgili olarak kadastral parselin ihyasına yönelik dava açma olanağı sağlanarak bu konuda dava açmak üzere süre verilmesi, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi, toplanan ve toplanacak olan deliller çerçevesinde birlikte hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir. Ayrıca kabule göre de, ihyasına karar verilen çekişme konusu taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmemiş olması ve davada terditli tazminat talebi bulunmadığı halde bu konuda istek varmış gibi hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken karar ilam harcı ile vekalet ücretinin maktu olması gerekirken nispi olarak tayin ve takdiri de isabetli değildir....

            Temyiz Sebepleri Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, davacının kadastro tespitine itiraz davası açmadan iş bu davayı açmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası. 3....

              UYAP Entegrasyonu